Bir orman tutuştuğu zaman envai türden ağaç ve ot türleri kül olur. Burada yaşayan canlılar için cehenneme dönüşür hayat. Karıncadan kuşa, tavşandan yılana kadar bütün canlılar en büyük felaketi yaşarlar. Ana karnındaki öksüzler gibi, ananın ölmesiyle acıklı ölüm onları da kuşatıverir. Acımasız ateş her şeyi küle çevirerek göklere savurur dumanlarını. Yerde kül tabakasından başka hiçbir şey baki kalmaz. Ormanı tutuşturan yangınlar gibidir ambargolar. Toplumların nefes borularını birer birer tıkayıp yaşanmaz kılarlar hayatı. En çok da toplumdaki zayıflar etkilenir ambargolardan. En büyük felaketi çocuklar, yaşlılar ve hastalar yaşar. Gazze’yi dünyanın en büyük zindanına çeviren şiddetli ambargolar en büyük zararı çocuklara, yaşlılara ve hastalara vermektedir. Gıda ve ilaç yokluğu insan hayatının sona ermesiyle noktalanır. Adaletsiz dünya sisteminde her şey egemenlerin menfaatlerine ve arzularına göre düzenlenir. Kimyasal ve biyolojik silahlar geliştirip nesilleri yok edici bombalar üretmeyi hakları olarak görürler. Nagazaki, Hiroşima ve Gazze’ye en ölümcül silahlarını yağdırırlar. Küçük bir tepkiyle karşılaşmadıkları gibi Birleşmiş Milletler denen yapay kurumdan en ufak bir kınama bile almazlar. Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların faaliyeti, egemenlerin haksızlıklarını ve zulümlerini sicillendirme ve meşrulaştırmakta görevini üstlenir. Güçlü oldukları için kendilerini hep haklı görürler. Batı çizgisinin dışına çıktığı, bağımsızca yaşamaya karar verdiği günden beri İran, Batının en büyük düşmanıdır. Batı kuklası Şah rejiminin yıkılıp yerine İslam’ın hakim kılınmasıyla İslam dışı güçlerin bütün silahları buraya yönlendirildi. Modern çağda İslam’ın bir ülkeyi yönetemeyeceğinin ispatlanması gerekiyordu. Böylece Batıya bağlı olan sömürge durumundaki ülkelerin Müslüman halklarının İslami sistem hayalleri ortadan kaldırılabilecekti. Başından beri İran İslam Cumhuriyetinin aleyhinde en çirkin propagandalar yapılır. İran’daki İslami sistem barbar ve vahşi olarak nitelendirilir. Propaganda araçlarıyla kamuoyunda İslam’a karşı genel bir nefret uyandırılmaya çalışılır. İnkılâbını gerçekleştirdiği günden beri İslam Cumhuriyeti ilk hedefi oluşturur. Dünyanın en acımasız savaşlarından biri olan İran Irak savaşı özgürce yaşamak isteyen bir halkı yeniden köleleştirmek için dayatılmıştı. Savaş ve fitne oyunları tutmayınca İran’ın etrafındaki ülkeler işgal edilip fiili kuşatma başlatıldı. Irak ve Afganistan’ın işgalinden sonraki adımda İran’a öldürücü darbe vurulacaktı. Ancak, hesaplar tutmadı ve işgal toprakları işgalciler için koca bataklığa dönüşüverdi. İran’a saldırma bir yana, işgal ettikleri yerlerde varlıklarını sürdürmekten yoksun duruma düştüler. İşgal ettikleri ülkelerde aşağılananlardan oldular. İran’a öldürücü darbeyi vurma imkânını bir kere daha yitirdiler. Ardı arkası kesilmeyen tehditler sürekli devam etti. Netice vermeyince nefes borularını tıkayıp hayatı çıkmaza sokmak için ambargo silahını devreye soktular. Son günlerde dördüncüsünü onaylanan ambargo, hiçbir gerekçeye dayanmayan, keyfi, sadece Siyonist rejimin arzularını okşamaya yönelik bir girişimdi. Önceki ambargolarda olduğu gibi bu ambargoyla sisteme ciddi zarar verilemeyecek. Bütün ambargolarda olduğu gibi zarar yine halkın hanesine yazılacak. Toplumun zayıf kesimleri etkilenecek. En büyük darbe çocuklara, yaşlılara ve hastalara vurulacak. Çünkü Siyonist rejim böyle istemişti. Gazze’de çocukları öldürdüğü gibi İran’da da çocukları öldürmek istiyordu. Müslüman halkı hedef alan ve cezalandıran ambargolar, Batı vicdanını, insafını ve insanlığını gözler önüne serer. Kendilerini her zaman beyaz, diğerlerini zenci görürler. Boyun eğenler uysal, eğmeyenler ise çocuklarıyla, kadınlarıyla ve yaşlılarıyla öldürülmesi gereken zencilerdir. Üstelik muhatap Müslümanlar olunca, Batının savunduğu değerlerin yerinde yeller eser. Vurulacak en uygun damga terörizmdir. Onlarca yıldır nesilleri yok eden, çocukları öldüren, ekinleri harap eden, öldürücü silahlarla toplu katliamlar yapan Siyonist rejim barışçı olarak nitelendirirken, başlarına bomba yağdırılan, evlerinden, tarlalarından ve şehirlerinden sürülen ve çocukları öldürülen Filistinliler, terörist görülürler. Korkunç saldırılar ve ağır ambargolar Batının Müslümanları tanımaktan yoksun olduğunu bir kere daha ortaya koymaktadır. Saldırılar ve ambargolar bir taraftan hayatta zorluklara yol açarken diğer taraftan Müslümanların uyanışına, gaflet örtülerinden kurtulmalarına ve güçlerini birleştirerek zalimlerin karşısına topluca dikilmelerine sebep olmaktadır. Bilinçsizce kararlarıyla çocuklara ve hastalara zarar veren Batı, Müslüman öfkelerin kabarmasına, ayrılıkların giderilmesine ve çelikten kaleler gibi birbirlerine dayanıp direniş cephesi oluşturmalarına yol açmaktadır. Gazze’ye, İran’a ve başka yerlere uygulanan her ambargo İslami bilinci zirveye tırmandırırken, egemenlere olan kin ve nefretin artmasına ve dünyanın dört bir yanında direniş güçlerinin harekete geçmesine meydan hazırlamaktadır. Her zorluk ve sıkıntı Müslümanları öze dönüşe biraz daha yaklaştırırken, zalimlerin saltanatlarının dayanaklarının sarsıntı sesleri uzaklardan da olsa kulaklarımızın zarına çarpmaya, yıkılışlarının çok da uzak olmayan bir gelecekte olduğunu haber vermeye başlamıştır. M. Emin ÇELİK
|