Tabiatın ölüme teslim olduğu en zor mevsimin adıdır kış. Meyvelerin altında iki büklüm muhteşem ağaçlar çırılçıplak soyunup ölü mevsimin kollarına teslim olurlar çaresizce. Ölü ağaçlara, ölü tabiata ve ölü mevsime can verecek büyük inkılâp beklenmektedir. Muhteşem inkılâp yaşanmadan ölmüş yeryüzünün yeniden dirilmesi mümkün görünmemektedir. Allah’ın işleyen kanunları gereği büyük inkılâp gerçekleşir. Yeryüzünün bütün noktaları birbiriyle sözleşmişçesine harekete geçip ölü kabuğundan sıyrılmaya başlarlar. Yeniden can bulur hayat. Mezarda kemikleri toza dönüşmüş ölüler gibi kışın ölüm yorganının altındaki tabiat, mezarından sıyrılıp ayağa kalkar ve kaybettiklerine kavuşarak cennetten bir köşeye dönüşür.
Tabiat gibidir insanlar. Ölümle yüzleşmeleri iki şekildedir. En belirgin olanı takdir edilen ömürlerinin sona ermesiyle dünyadaki hayatlarının son bulmasıdır. Ahiret'te dirilip yeni bir yaşamın kollarında hayata başlarlar.
İkincisi ise bedensel hayatları devam ettiği halde insanların ruhsal ölüme teslim oluşlarıdır. Bedenleri var, ancak hareket eden ölülere dönmüşler. Manevi özelliklerini bir bir yitirmiş, boş bir kütüğe dönüşmüşler. Mekke cahili toplumu gibi vahşilik kaplamış çehrelerini. Parayı, makamı ve mevkii kutsallaştırmışlar. Kimliklerini yitirmiş, gafletin kolları arasında büyük bozguna uğramışlar. Cahili Mekke’de sadece taştan yontulmuş putlar kutsallaştırılmışken, bugünkü toplumda kutsallaştırılan varlıklar enflasyonu baş döndürmektedir. İşte böyle bir çöküşün, yok oluşun ve çürümüşlüğün diplerine kadar kuşattığı bir zamanda Mekke’nin karanlıklarını yarıp ölü mevsimi bahara çeviren Muhammedi sevda inkılâbı güneş gibi doğmaya başladı. Seniye Tepelerinden Medine’yi aydınlatan Muhammedi aşk, Batının putçu fırtınasına teslim olan ve yelkenlerini indirmiş memleketi yeniden ayağa kaldırdı. Muhammedi sevda, büyük doğuş ve büyük diriliş güneşi gibi doğdu üzerimize.
Geçmişlerde O’nun elleriyle cennete dönen coğrafyamız, bugün O’nun sevdasına cennette dönüşmeye başladı. Bu aşkı ve bu sevdaya ram olan insanımız kışın ölü yorganından sıyrılır gibi meydanlara inmekte, yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle memleketin ruhunun Muhammedi sevda ile attığını, ruhumuzun mayasının bu sevdadan neş’et ettiğini haykırmaktadır.
Cahili güçlerin ruhundan arındırmak ve öldürmek için onlarca yıldır çabaladığı Memleket, Muhammedi sevda ile kaybettiği ruhuna kavuşmaya başladı. Yıllardır yeşermeyen, meyve vermeyen ve gaflet atmosferinde şiddetli kışlara teslim olan coğrafyamız büyük baharın arifesinde şehirlerin en büyük meydanlarına inip Muhammedi sevda haykırışlarıyla öze dönüşün ve doğuşun müjdesini vermektedir.
Coşkun ırmaklara dönen bu sevda seli susamış kalplere özgür ve onurlu bir hayat sunmaktadır. Gelecekte, çok yakın gelecekte Muhammedi sevda ruhuyla ayağa kalkan halkımız kaybettiği muhteşem baharına yeniden kavuşacak. Bu büyük sevda yeni bir hayatın doğuşuna ve coğrafyamızın Asr-ı Saadet gibi insanlığa olgu olacak büyük değişimi yakalamasına yol açacaktır İnşallah.
M. Emin ÇELİK
|