Aylardır dünya gündeminden düşmeyen İran’da, İslam İnkılâbının yıkılmakla yüz yüze olduğu haberleri üzerine gözler, İslam İnkılâbının 31. yıldönümünün kutlanacağı 11 Şubat’a kilitlenmişti. İran televizyonları bir gün öncesinden Tahran’daki inkılâp kutlamalarının yapılacağı güzergâhlardan haber veriyordu. Bu yılki kutlamalar, kısa zaman içinde yıkılacak hesapları yapılan İran İslam İnkılâbına halkın bağlılığının onayı anlamına geliyordu aynı zamanda. Dışarıdan 300’ün üzerinden habercinin kutlamaları izlemek için hareket ettiği İran’a yerli basından katılan gazeteciler 500’ün üzerindeydi.
Sabahın erken saatlerinde kutlamaların merkezi Azadi Meydanı’na gitmek için yola çıkarken, sokak ve caddelerin ağzına kadar dolu olduğu, ellerinde rengârenk dövizlerle halkın Azadi’ye doğru yürüdüğüne tanık olduk. Geçen yıllarda rahatlıkla göze çarpan halkın yüzündeki yorulmuşluk ve gevşeklikten eser kalmamıştı. Yumruklarını havaya kaldırıp slogan atan gençler, küçücük çocuklara rengârenk elbiseler giydirip başlarına bandajlar takarak kucaklarında taşıyan ya da bebek arabalarıyla kutlamalara eşlik eden anne-babalar, caddelerin kenarlarında İranlıların “Salavati” dedikleri halka parasız yiyecek ve içecek dağıtan koca duraklar, üzerinde inkılâpla ilgili yazılar bulunan dev balonlar, İran’ın son günlerde fırlattığı uyduların koca maketleri, yürüyüşçülerin büyük çoğunluğunun elinde bulunan İmam Humeyni ve Ayetullah Hamaney’e ait fotoğraflar, tepeden halka gül yağdıran helikopterler, bütün dünyanın nefesini tutarak konuşmasına kilitlendiği Ahmedinejad’ın emperyalist dünyaya meydan okuyan konuşması İnkılâbın yıldönümü kutlamalarında en fazla göze batan manzaralardandı.
Bu coşku, bu büyük katılım, 2500 yıllık diktatörlüğü yıkıp inkılâbını gerçekleştiren bir halkın var olduğunu haykırdığı büyük bir günü gösteriyordu. Bütün yollardan, bütün caddelerden su gibi insan akıyordu. 18 kilometrelik İnkılâp Caddesinde yoğun kalabalıktan neredeyse yürümek mümkün değildi. Etraftaki cadde ve sokaklar tamamıyla doluydu. Kutlamaların merkezini şehrin batı taraflarında yer alan Azadi Meydanı oluştururken, halkın oluşturduğu insan seli koca Tahran’ın doğu taraflarında yer alan İmam Hüseyin meydanına kadar uzanmıştı.
Bütün Tahran’dan Azadiye doğru akan tam 7 ana caddede yürüyüşler vardı. Halk en fazla “İnkılâp, Özgürlük, İslam Cumhuriyeti”, “Allahuekber”, “Kahrolsun Amerika” “Kahrolsun İsrail” “Kahrolsun İngiltere” “Kahrolsun Münafıklar”, “Canım Rehbere Feda Olsun”… gibi sloganları dillendiriyordu.
Caddeler boyunca onlarcasına rastladığımız daha sonra sayılarının 500 üzerinde olduğunu öğrendiğimiz yola bakan tarafları açık büyük çadırlarda İslam inkılâbıyla ilgili resim sergileri, kültürel etkinlikler, yiyecek-içecek dağıtım yerleri, ilk yardım yerleri gibi yerler İnkılâp Caddesinde her adımında göze çarpıyordu.
Marşlar ve sloganlar eşliğinde halkın Azadi Meydanına doğru akımı devam ederken Meydanın üzerinden helikopterler uçmaya başladı. Ardından giydikleri İran bayrağı rengindeki elbiseleriyle beliren paraşütçüler, Amerika ve İsrail bayraklarını ayaklarıyla çiğnedikten sonra paraşütlerle meydana inmeye başladılar. Paraşütçülerin hareketleri halk arasında yoğun sevgi gösterilerine sebep olmuştu.
Dağ taş adam dolmuştu. Nihayet, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad konuşmasını yapmak için kürsüye çıktığında halkın yoğun coşkusu ve sloganlarıyla adeta yer yerinden oynuyordu. “Kahrolsun İsrail, Kahrolsun Amerika…” sloganları uzun süre Cumhurbaşkanının konuşmasına izin vermedi. Nihayet konuşmasına başlayan Ahmedinejad, böyle büyük bir güne ulaştırdığı, Müslümanları aziz, İslam düşmanlarını da zelil ettiği için Allah Teala’ya hamd ederek sözlerine başladı.
İslam İnkılâbının Müslüman halklara getirdiği özgürlüklerden ve yeniliklerden bahseden Cumhurbaşkanı, istikbar güçlerinin bu ilahi inkılâbı yıkmak için yıllardır çalıştıklarını, ancak Allah’ın yardımıyla Müslüman İran halkının her fırsatta düşmanın karşısında durduğunu, bugün olduğu gibi inkılâba bağlılığını her fırsatta haykırdığını dile getirdi.
Konuşmasında Emperyalizme ve Siyonizme meydan okuyan Ahmedinejad, İslam İnkılâbının 31 yıllık tarihinde büyük işler başardığını, teknolojide büyük mesafelerin kat edildiğini, ekonomi alanda da ciddi çalışmaların yapıldığını, yeni bazı programların devreye sokulmasıyla kısa zamanda önemli mesafelerin kat edileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı, 20 haneden fazla olan köylerin tümünün elektriğe kavuşturulduğunu, yakında bunun kutlamalarının gerçekleştirileceğini dile getirdi.
Halkın nefesini tutup beklediği haber ise İran’ın uranyumu zenginleştirme faaliyetleriyle ilgiliydi. Nihayet Ahmedinejad beklenen haberi verdi ve İran bilim adamlarının uranyumu % 20 zenginleştirmeyi başardıklarını bildirdi. Bu haber, sel gibi yatağından kopup gelen halkın coşmasına ve tekbirlerin dalga dalga gökyüzüne yükselmesine neden oldu.
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, uranyumu nükleer bomba için gerekli olan % 80 oranında zenginleştirme kapasitelerinin bulunduğunu, ancak nükleer bomba yapma gibi bir niyetlerinin olmadığını, buna karşı olduklarını ifade etti. Nükleer bomba gibi bir niyetlerinin olması durumunda bunu açıkça ilan edecek cesarete sahip olduklarını ve hiç kimseden korkmadıklarını sözlerine ekledi.
Ahmedinejad’ın Batıya meydan okuduğu konuşmasından sonra program devam ediyordu. Besice bağlı 22 bin (İnkılâbın zafere ulaştığı 22 Behmen’den dolayı 22 bin sayısı tercih edilmiş) öğrenciden oluşturulan koro, İran bayrağının renkleri olan kırmızı, beyaz ve yeşil renkli elbiseleriyle meydanı adeta renk cümbüşüne döndürmüşlerdi. Bu büyük koronun dillendirdiği inkılâp marşları Tahran semalarını adeta çınlatıyordu.
Ardından Azadi Meydanında kurulan platformdan İslam İnkılâbının 31. yıldönümü bildirisi okundu. İstikbarın bütün engellemelerine rağmen 31 yıldır ayakta durmayı başaran İslam İnkılâbının istikbarı me’yus ettiğini, bundan sonraki büyük gelişmeleriyle istikbar güçlerinin uykularını kaçıracağı ve ümitsizliğe gömeceği vurgulandı. İstikbar güçlerinin İran’ı karıştırmak için yaptıkları faaliyetlerin lanetlendiği konuşmada, Müslüman İran halkı olarak inkılâplarını korumak için sonuna kadar direnecekleri dile getirildi.
Kutlamalar tekbirler ve sloganlar eşliğinde sona erdi. Ancak, bu yılki kutlamalar geçen yıllara nazaran çok daha farklı görüntülere sahne olmuştu. Son aylarda baş gösteren fitne hareketlerinden rahatsız olan İran halkı, inkılâp kutlamalarına yediden yetmişe büyük bir katılım göstererek inkılâbın arkasında olduğu mesajını veriyordu.
Geçen yıllardaki kutlamalarda rahatlıkla göze çarpan ilgisizlik, halkın yüzündeki yorgunluk ve gevşeklikten eser yoktu. Halk daha canlı, daha atak ve daha hareketliydi. Büyük katılım inkılâbın yapıldığı ilk yılların resmini yansıtır gibiydi. Sloganları bilinçlice atan halk, yumruklarını sıkarak var gücüyle haykırıyordu. Bu büyük kutlamalara tanık olunca Batının boşuna çabaladığını, İran İslam İnkılâbının basit fitne hareketleriyle yıkılamayacağını yakınlardan izleme imkânı bulmuştuk. Dikkatimizi çeken önemli noktalardan biri de, Tahran’da caddelerinde rahatlıkla göze çarpan çarşaflı sayısındaki azlığa rağmen Tahran’daki kutlamalarda milyonlarca çarşaflı kadının yer almasıydı. Tahran’da bu yoğunluktaki çarşaflı kadının varlığı ve inkılâp kutlamalarına katılımı şaşırtmıştı.
Akşama doğru günün yorgunluğunu üzerimizden atıp İran televizyon kanalları arasında gezinirken, aynı yoğun katılımın köylerden büyük kentlere kadar İran’ın bütün yerleşim alanlarında olduğunu, onlarca milyon İranlının İslam İnkılâbı yıldönümünü kutlamak için ayağa kalktığını gösteriyordu. Azerilerin yaşadığı Azarbaycan, Erdebil ve Zencan, Kürdlerin yaşadığı Kürdistan ve Kermanşah, Arapların yaşadığı Huzistan, Beluçların yaşadığı Sistan-u Belucistan ve İran’ın diğer eyaletlerinde yediden yetmişe bütün İran ayaktaydı ve 31 yıl sonra İnkılâba bağlılığını haykırıyordu.
M. Emin ÇELİK |