Ülkenin güvenliğinden sorumlu, daha doğrusu kendilerini rejimin sahibi ve sorumlusu sayan güçlerin bize acılar çektire çektire ölümlerden ölüm beğendirme, camilerimizi bombalama, çocuklarımızın ziyaret ettiği müzeleri havaya uçurma hayatımızı zindana çevirecek ağır darbe planları yapma gibi gündemlerle karşılaşınca eşiğinde olduğumuz büyük bir tehlikeyi daha iyi anlıyoruz. İslam düşmanlığı üzerine şekillenen hastalıklı rejimin dinsizlik üzerine bina edilen varlığının idamesi için yapılan çılgınlıkları ve oynanan çirkin oyunları ibretle izliyoruz.
Kemalist elitin iktidarı ele geçirdiği ilk yıllarda katlettiği insan sayısının yüz binlere dayandığını bizzat rejim destekçilerinin kitaplarında bulmak mümkün. Hiç kimsenin hesabını sormadığı/soramadığı katliamlardan doymayan rejim, her gününü kan dökmelerle ve katliamlarla doldurmak için düşman kategorisine yerleştirdiği halka acı üstüne acı yaşatıyor.
Vazifeleri ülkeyi dış düşmandan koruma olan askerler bir araya gelince, geleceği insan öldürme üzerine programlamaya çalışıyorlar. Kanlı askeri baskınlarla insanlarımızı nasıl öldüreceklerini, nasıl köleleştirecekleri ve nasıl etkisizleştirecekleri hakkında kafa yoruyorlar. Kudretlerini devam ettirmek, sermayelerini korumak ve keselerine hesapsızca akan paranın devamını sağlamak için esir/köle muamelesi yaptıkları insanımızın başından bir an olsun sopayı eksik etmediler.
Son yıllarda art arda deşifre olan darbe planları, özellikle de “Balyoz” darbesi, kan üzerine bina edilmiş hastalıklı Kemalist rejimin mantığını ve çehresini bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Vahşilerin iktidarı olduklarının ispatı olan darbe planları insanı dehşete düşürüyor. Dünyanın en vahşi ve en barbar rejimlerinin ibadet yerlerine saldırmayı tasvip etmediği dünyamızda, ülkenin güvenliğini korumakla vazifeli askerler camilerimizi kan gölüne çevirmek için en maharetli ve en apoletli generalleriyle aylarca süren toplantılar yapıyor, insanlığa ibret olacak nitelikte darbeler tasarlıyorlar. Koca ülkenin generallerinden hiç biri halkın ibadet yerlerini bombalamaya ve halkı katliamdan geçirmeye karşı tavır alacak zerre kadar vicdanlı çıkış yapmıyor.
Dünyanın başka yerlerinde bu derece vicdansızlar ve insanlıktan nasibini almamış yaratıkların yaşadığını duymadım. Örneğin basınımızda sıkça zikredilen Afrika’nın geri kalmış ülkelerinden diktatörlerce yönetilenlerden hangisinin ordusu halkını ibadethanelerde topluca öldürebiliyor.
Darbecilikte yıllardır rekoru ellerinde tutan paşalar Cannes rekorlar kitabına girmeyi çoktandır hak ettiler. Dünya kurulalı beri kendi halkından binlercesini ibadet yerlerinde öldürmeyi tasarlayan başka bir ordunun olduğuna tarihin içerisinde rastlamak mümkün değil. Gelecekte de böyle bir şeyin olacağını zannetmiyorum. Dolayısıyla rekor hep paşalarda olacak. Afrika’da insan eti yediği iddia edilen yamyamlar bile ibadet yerlerinde insanları öldürecek kadar vahşileşmemişler.
Hainlerin, zalimlerin ve barbarların plan ve tuzaklarını yakından izleyen Allah Teala, kudretlerine rağmen cuntacıların oyunlarını bozmakta, insanlığın önünde reziller ve sefiller durumuna düşürmektedir. İnsanların hukukunu çiğneme ve gününü karartmanın dışında başka bir şeyden anlamayan bu güçler aşağılık mahluklar deryasında sefilleri oynuyorlar. Rezilliklerinden başlarını bile kaldıramıyorlar. Her biri nefret edilen ve aşağılanan birer çehreye dönüşmüş.
Tavır ve hareketleriyle çetelerin, cuntaların ve darbelerin üssü konumundaki genelkurmayın tepesindeki adam ne kadar da acınacak vaziyette. Konuştukça daha fazla batıyor. Halkın canına susamış çetelerin ve cuntaların hesabını sorması gerekirken bütün mesaisini kirli işleri ve barbarca planları deşifre edenleri cezalandırmak için kullanıyor. Ordunun kirli işlerini ihbar ettiklerinden şüphelenilen çok sayıda subayı zindanlara doldurtmuş bile.
Zalimlerin aşağılanması Allah Teala’nın lütuf ve kereminin göstergesidir. Allah Teala, hak taraftarı kullarının uyanması, direnmesi ve mücadele etmesi için düşmanlarını aşağılayarak Müslümanlara lütufta bulunmakta, hayırlı kapılar ve hayırlı zeminler açmaktadır. Anı en güzel şekilde değerlendirmek, zamanı ve ortamı İslam’a dönüştürme sorumluluğundaki Müslümanların gelişmeleri en iyi şekilde okuyup zulmedenlere karşı el ele, omuz omuza vererek birlikte hesap sormaları gerekir. Zulmedenlerin saltanatlarının çatırdamaya başladığı günümüzde Müslümanlar, bütün güçlerini İslami mücadele uğruna sarfetmelidirler. Hz. Ali’nin buyurduğu gibi, fırsatlar bulutlar gibidir, geçtikten sonra bir daha ulaşma imkanı olmayacak!
M. Emin ÇELİK
|