Marksizm en müzmin hastalıklardan biridir. İnsanın belleğine yerleşince temizlenmesi için uzunca zaman uğraşmak gerekir. Kamil manada Allah’a tövbe etmeden bu hastalıktan kurtulma imkanı yok. Allah’a tövbe edilerek geçmiş günahlarının affedilmesinin imkanı doğabileceği gibi, insanın kendisini değiştirme imkanı doğabilir. Aksi taktirde değişim ve dönüşüm iddiaları fazla bir anlam ifade etmez.

Kürd halkı İslami tebliğin Arabistan coğrafyasının dışına çıkmasıyla İslam’ı kabul etti. Fıtratına uygun gördüğü İslam’a gönüllüce yapıştı. O günden sonra İslam’a bağlı kaldı. Müslüman olduğundan hiçbir zaman pişman olmadı. Başkaları menfaatleri uğruna dinlerinden yüz çevirebilirken Kürdler buna yanaşmadılar. Ancak, hiçbir zaman rahat bırakılmadılar. İslam’la aralarına mesafe koymak için düşmanları boş durmadı.

Ülkede Müslüman Kürdlerle başa çıkamayan Kemalist rejim sindirme hareketine girişti. Kürd gençlerini İslam’dan uzaklaştırmak için Komünist düşüncenin farklı versiyonlarının Kürd coğrafyasında zemin bulmasına imkan tanıdı. Faşizm üzerine bina edilen Köy Enstitülerinden başlayarak Kürd çocuklarını Komünistleştirilmeye çalışıldı. 1950’li yıllarda Kürd bölgelerinde yeşermeye başlayan Komünist hareketleri bu çabaların ürünüydü. 1970’lerin sonunda İslamsızlaştırma politikalarında PKK de yerini aldı. Küçücük bir grupken büyüdü ve bugünlere kadar getdi.

Kürdlerin Türkçü olmaları mümkün değildi. İslam’dan uzaklaştırılmaları için Komünistleştirilmeleri gerekiyordu. KUK, TİKKO, DDKD, Partizan gibi çok sayıda Komünist örgüte bölgede faaliyet yürütme imkanı tanındı. PKK, bu örgütlerin temeli üzerine bina edildi. Kavga, gürültü, eylem ve boykotlarla Kürd halkı sürekli meşgul edildi. Öldürerek, köyleri yakarak ve aşağılayarak PKK taban bulmaya çalıştı.

Rejim Kürdleri İslam’dan uzaklaştırmayı hedefliyordu. Belki de bu, rejimi aşan uluslararası bir plandı. Allah Teala, bu tür hainane planlara pirim vermeyip boş çıkardı. Ancak Kürd halkının dini duygularında büyük yıpranmalara yol açmayı başarmışlardı.

İşte İslam’a düşman yetiştirme projesinin ürünü olan eski solcular ve PKK, coğrafyanın asıl sahibi Müslümanların varlığına tahammülde zorlanmaktadır. Büyük bedeller ödeyerek bu coğrafyanın asıl sahibinin Müslümanlar olduğunu hayatlarıyla ortaya koyan Hizbullah’i Müslümanları her platformda topa tutmaktan çekinmemektedirler. Ellerinden gelse Hizbullah’i Müslümanları bir kaşık suda boğmaktan kaçınmayacaklar. Zaten yıllarca önce bunu denediler, ancak ağır darbeler yiyince vazgeçmek zorunda kaldılar.

Kürd halkının asıl kimliği olan İslam’a yönelişine tahammül edemeyen en demokratları bile, durup dururken saldırganlaşmaktadır. Ustaca kullandıkları muhbirlik silahını ateşleyip Hizbullahı rejime ihbar etmekten çekinmezler. Uluslararası arenada birilerine mesaj gönderip destek görmek için “Hizbullah’ın Hamas’la işbirliği yapıp Yahudileri vuracağı” yalanını uydururlar. Ardından Kürd bölgelerinde Hizbullah’a yer olmadığını da eklemeden geri durmazlar. Hani derler ya “Dinime söven bari Müslüman olsa!” Sorarlar adama, siz kim oluyorsunuz? Esas mesleğiniz olan ajanlık hastalığından ne zaman kurtulacaksınız? Kimin silahşorluğuna oynuyorsunuz?

Hizbullah, bin dört yüz yıldır Kürd halkının kalbinde yer alan İslam’ın tezahürüdür. Düşünce, ideoloji ve inanç olarak Kürd halkı bin dört yüz yıldır Hizbullahidir. Aslında Kürd coğrafyasında Laiklerin, Kemalistlerin ve Komünistlerin yeri yoktur. Sonradan türemeler son demlerini yaşıyorlar. Tahammülsüzlükleri saldırganlığa yol açmakta, öfkelerinden patlama noktasına gelmekteler.

Hizbullah’ın Mücadele çizgisi, Müslüman halka dayatılan zulme karşı çıkıp halka özgürce bir ortam oluşturma üzerine bina edilmiştir. Hamas’a veya başka güce ihtiyacı yoktur. Kendi bölgesinde, insanlarının içinde adaleti ikame etmeye ve halkına insanca yaşama imkanını oluşturmaya çalışmaktadır. Müslüman Kürd halkının insani ve İslami kimliğini kabul etmeyen ve buna tahammül etmeyenler Kürd halkının içerisinde tutunamayacaklar. En iyisi başka kapılara baksınlar…

M. Emin ÇELİK