Kan gövdeyi götürmeli. Cadde kenarlarında yürürken akan kandan geçmek için paçalar ardına kadar sıyrılmalı. İnsan cesetleri yerleri doldurmalı. Yaşlı genç, kadın erkek, çoluk çocuk demeden herkes namlulara hedef olmalı! Her gün köy ve şehirlerden düzinelerce ceset kaldırılmalı! Vurulan her insan vatanın bölünmez bütünlüğüne feda edilmeli! Vatan için ölmeli ve öldürülmeli!

Annelerinden yeni doğan çocuklara ilk öğretilen kelime “kan” olmalı! Bebelerin ilk elbiseleri kan renginden seçilmeli! Çocuk odaları kan rengiyle döşenmeli. Gün geçtikçe büyümeye başlayan çocuklar kandan başka renk tanımamalı. Kan zihinlerinde yer eden kutsal bir çehreye dönüşmeli. Ulusal bütünlüğün sembolü olmalı.

Bütün devlet daireleri kan rengiyle boyanmalı! Asfaltlar ve kaldırımlar kan renginden döşenmeli. Belediye otobüsleri, metrolar, gemiler, uçaklar kısaca bütün araçlar kan rengiyle renklenmeli. Ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlayan, tek renk, biricik renk kan rengi olmalı.

Bütün okullara tek tip elbise mecburiyeti getirilmeli. Bütün öğrenciler baştan aşağıya kan rengi elbiseye bürünmeli. Okul çantaları, kitapları, defterleri, kalemleri, silgileri ve açacaklarına kadar her şey kan renginden olmalı. Okul müdürünün arabasının rengi kandan olmalı!

Bütün partilerin bayrakları kan rengine bürünmeli! Kan rengini kabul etmeyenler siyasetten men edilmeli! İbret-i âlem olsun diye kandan elbiselerle cezalandırılmalı ve kandan boyanan zindanlarda yıllarca hapsedilmeli. Kanı en çok seven, bütün ülkenin baştanbaşa kanla kuşatılmasını isteyen Bahçeli ve Baykal ülkenin biricik yöneticileri seçilmeli. Kanı en çok seven, varlığını kan edebiyatına borçlu olan Bahçeli ömür boyu cumhurbaşkanı olmalı! Kan üzerine kurulu tek parti zihniyetinin biricik temsilcisi Baykal ülkenin ömür boyu başbakanı seçilmeli.

Varlığını kana borçlu olan komuttanlar yığılı cesetlerden kurulu basamaklardan yürürken, kafaları havada kibrin en zirvesini yakalamalı. Emir kulu, varlığını kana borçlu olan elit sınıfın köleleri, hizmetten başka hiçbir özellikleri olmayan Mehmetçikler ölüm makinelerine dönüşmeli ve sürekli öldürmeli, kan dökmeli, kandan nehirler akıtmalı. Dökülen her kan, öldürülen her can askeri cenahın zirvelerinde yeni terfilere yol açmalı. Vatanın bölünmez bütünlüğüne ve ulus-devletin kale gibi duruşuna hizmet edecek tek enerji oluk oluk akan kanlarda aranmalı.

İslam’dan yüreklerine düşen birkaç kelime uğruna evlatlarını Peygamber ocağına (!) hizmet için gönderdiğini zanneden zavallı halk sonuna kadar kan edebiyatıyla kandırılmalı. Hizmet aşkıyla tutuşan gencecik askerlere köleliğin en koyusu tattırılmalı. İnsanlık kamusunda yer almayan an aşağılık hakaretlere tabi tutulmalı. İşleri bittikten sonra da insanlık dışı yöntemlerle kanları akıtılıp vatana feda edilmeli ve “vatan şehidi” aldatmasıyla askeri zevatın zevkine kurban edilen cesetler ailelerine postalanmalı.

Kan dökülmeli, Laik Kemalist rejimin varlığını sürdürmesi için kanlar oluk oluk akıtılmalı. Kandan beslenen bir grup vahşinin zevk-u sefasını sürdürmesi için kan edebiyatı sonuna kadar kullanılmalı. Seksen yıldır akıtılan kanlar Kürtleri adam etmemişse, Müslümanlara boyun eğdirmemişse daha çok akıtılmalı. Daha çok adam öldürülmeli. Kan imparatorluğunun kralı Bahçelinin söylediği gibi daha çok kanın akıtılması için “Dağlara çıkılmalı” ya da “Anadolu yeniden fethedilmeli”

İnsanlar Kürtçe konuşmamalı, yazmamalı, birbirlerini Kürtçe isimlerle çağırmamalı! Müslüman halk Müslümanca yaşamamalı, giyinmemeli, düşünmemeli… İnsanlar tek tip olmalı! Herkes kendini Türk ve laik kabul etmeli. Aksi takdirde kanları akıtılmalı! Kutsal vatana feda edilmeli bütün insanlık! Kan akıtılmalı! Elitlerin, tepedekilerin, sırçalı köşklerde oturanların aydınlık geleceği için insanlar sürekli birbirlerini öldürmeli. Ne de olsa ölen de öldüren de kendileri olmadığından ülkenin çocukları birbirlerini boğazlamalı. Akıtılan her kan tepedekilerin köşklerinin temellerini daha da sağlamlaştırdığından insanlar birbirlerinin kanlarını akıtmak için en acımasız silahlardan istifade etmeli. Yüreklerinde ve dillerinde dualar eksik olmayan Türk ve Kürt annelerinin çocuklarının birbirlerine sıktıkları her kurşun Kemalist rejimin varlığını bir gün daha uzattığından sürekli kan akıtılmalı.

Kanın en iyi akıtılmasına yol açanlar işleri idare etmeli. Kan imparatorluğunu en iyi idare eden Veli Küçükler ve Mehmet Ağarlar yeniden göreve getirilmeli. Bu ülkede sırçalı köşklerde oturanların iki dudağının arasından çıkan söz kanun hükmü sayıldığından bütün alanlar kan akıtmak için meşru sayılmalı. Nasıl olsa öldürmesi gerekenlerin dayılarının sırçalı köşklerdeki bir işareti kanunları altüst ettiğinden, kan akıtan çocuklar hiçbir sınırı gözetmemeli. Düşman sayılan unsurların tavukları bile yaşamamalı. Önlerine çıkan her canlının kanı akıtılmalı.

Seksen yıldır kanla idare edilen ülkede birileri kanın akıtılmamasını, insanların eşit şartlarda kardeşçe yaşamasını, siyah ve beyazın dışında da renklerin olduğunu dillendirmeye çalışınca kanla beslenen zevatın kandan naraları ve seksen yıllık varlığında kan edebiyatını aşmayan ordunun tepesindekilerin kan edebiyatından aşağı inmemeleri, çağdaş dünyanın geldiği noktaya rağmen ilkel kabile insanları gibi kandan beslenen siyasi ve askeri zevatın varlığını sürdürmesi utanç kaynağı olmaya devam etmektedir. İnsanlarımız gerekli cesareti göstermeden, bir araya gelip zalimlerin ve eli kanlıların karşısında durup örgütlenmeden, onlarca yıllık kanlara dur demeden kanların sonu gelmeyecek. Her şey cesarete, yürekliliğe, toplumsal başkaldırı ve direnişe düğümlenmiş. Bu düğüm çözülmeden kandan kurtulmak oldukça zor olacak.

Kanların akıtılmadığı, insanlarımızın özgürce yaşamını sürdürdüğü ve adaletin sonuna kadar geçerli olduğu bir ülkede yaşama dileğiyle…

M. Emin ÇELİK