Kalplerine imandan bir parça düşmüş, hayatın yeryüzü vadisinde kulluğun çelikten halatlarına yapışarak yaşamaya tutunan âşıklara sesleniyorum… Allah’ı ve Allah yolunda mücadeleyi hayat yolunun en önemli köşe taşı sayan, i’layıkelimetullah için çırpınan, bu yoldaki koşuşturmada iki günleri eşit olunca yürekleri kanayan duyarlı insanlara sesleniyorum… Kalplerindeki imanı perdeleyen dünyalıklarla haşir neşir olup Allah’ın davasına hizmet edememenin verdiği sıkıntıdan bunalan, aşk ateşinden yükselen alevlerden bunalmış kalplerinin dünyaya meftun yüzünü harekete geçirmekten yoksun kalan, pişmanlığın yılgın çehresinin yüzlerinde yuvalandığı, ürkek bakışlarla etrafı süzüp kurtuluş yolu arayanlara sesleniyorum… Allah’ın dinini biricik hayat yolu kabul ettikleri halde hayatın farklı yönlerinden çarpan fırtınalarla bir yerlere sürüklenip menzilden uzaklaşan, zaman zaman içten içe harekete geçen iman cıvıltısının beyinlerine kurşun gibi çarptığı tokatlarla sarsılıp pişmanlık atmosferinde bir hayat nefesi arayanlara sesleniyorum… Kısacası Allah (CC)’ı Rabb, Muhammed’i (sav) peygamber kabul edenlere sesleniyorum… Karanlıkların gövdesinde aşk ateşinin aydınlığında yol almak için çabalayanlar… İslam’a gönül vermekten, İslam’ı yaşamaktan ve İslam’ın hayatlara yerleşip insanlarımızın çehresinde hayat bulması için çabalamaktan başka bir yolumuzun olmadığı gerçeğini duyduktan ve kabul ettikten sonra sözlerime kulak verin… Bir kanser tümürü gibi toplumumuza yerleşen İslam’a aykırı hayatın insanımızı kimliksizleştirdiği, ahlaksızlaştırdığı, insanilikten ve İslamilikten uzaklaştırdığı bir dünyada kalplerinde imandan küçücük bir kıvılcım bulunan hiç kimse rahat ve huzur içinde yaşayamaz. Her geçen gün daha fazla bozulmalara ve yozlaşmalara yol açıp Müslüman toplumun ölümüne sebep olan hezimetler bizi içten içe kemirdikçe Allah’ı Rabb olarak tanıyan Müslümanların değer biçtikleri en güzel imkânlarını Allah yolunda feda etmenin dışında hiçbir geçerli yolları yoktur. Değerli varlıkların harcanması gereken en geçerli yer ölüme doğru hareket halinde olan toplumun kurtuluşu adına verilen mücadeledir. Tehlikenin farkında olan Müslümanlar her şeyleri Allah’a vakfeden veli kullar gibi meydanlara inip kilim dokuyan becerikli yaşlı eller gibi bozgun rüzgârların önünde yalpalanan kalpleri dokuyup kirlerden arındırmak için seferber olmalıdır. En yakınlardan başlayarak, fitne ve bozgunun bulaştığı bütün alanları ilahi renkle boyayarak çehrelerini değiştiren birer ressam gibi fırçayı ve boyayı alıp meydanlara inme zamanıdır. Kalplerimizde coşkun fırtınalara dönüşen iman aşkının bedenimizdeki tezahürünü harekete geçirerek etrafımızdakileri iman ruhuyla, yani Allah’ın boyasıyla boyamak için adım atma zamanının en önemli noktasındayız. Gençlerimizin dudaklarından, evlerimizden, sokaklarımızdan, caddelerimizden ve şehirlerimizin meydanlarından Batının şirk damlayan gürültüleri yerine Kur’an nağmelerinin göklere doğru halkalandığı vaktin gelmesi için gayretleri bütün güç ve kudretle harekete geçirme aşamasındayız. Ellerimizin yetiştiği her alanı Medine-i Nebi’ye dönüştürmek amacıyla küçük büyük demeden bütün insanlarımızla harekete geçip, intihara sürüklenen toplumun bir yerlerinden tutup kurtuluşuna vesile olmak zorundayız. Ev ev sokak sokak dolaşıp insanları sarmalayan şirk kalıplarını parçalayıp gönüllere tevhid ruhunu aşılayan Muhammed-i Emin (sav)’in varisleri olarak aynı evler ve aynı sokaklar bizi bekliyor. O zaman gönüller şirkin öldürücü ruhundan arındırılıp İslam’a yönlendirilirken, bugünkü gönüller İslam’ın üzerini kaplamış İslami olmayan kalıbın yırtılmasından sonra İslam’la buluşacak. O zamanki gönüller şirkle kaplıyken, bugünkü gönüllerde sadece imanı kuşatan kirli perdenin yırtılmasıyla insanlar fıtratlarına kavuşacak. İmanın üstünü çelikten zırh gibi kuşatan bu perdeler yırtılmadıkça Allah’a kulluğun yolu açılamaz. Bunlar parçalanmadıkça günahlara açılan kapılara kilit vurulamaz. Bu perdeler yok edilmedikçe bozulmaya başlayan toplumun İslamileşmesi mümkün olamaz. İmanın üzerini örtüp insanımızı Allah’a kulluktan alıkoyan bu çirkin perdeler birileri tarafından parçalanmalı! Ancak bu perdeler her gün biraz daha kalınlaşırken cılız uğraşıların dışında ciddi çabaların görülmüyor. Ufak tekef çabalar bu perdelerin yırtılmasına imkân vermiyor. Daha büyük gayretler, daha güçlü adımlar ve daha muhkem darbeler gerekiyor. O halde zamanı ve diğer değerleri Allah’a pazarlama gibi büyük ve eşsiz bir ticarete yönelmeliyiz. Peygamberlerin, salihlerin ve muttakilerin yöneldikleri ticaret kapısı buydu. Akıllılar, onurlular ve ticaret sanatını iyi bilenler tercihleri hep bu yönde yaptılar. Öyleyse kararımızı verip yatırımımızı en karlı ticarete yönlendirmemiz en mantıklı ve çıkar yol değil mi? Gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler, yaşınız, işiniz ve kültürel seviyeniz ne durumda olursa olsun bu İslami yürüyüşte yerinizi almak için harekete geçmelisiniz. İ’layıkelimetullah uğruna tarihte nam yapmış kahramanlar gibi fedakârlıklarınızı ortaya koymalısınız. Toplumumuzu sarmalayan günah bulutlarını dağıtıp bozguncu hayatı yok etmek için gecenizi gündüzünüze katıp çabalamak zorundasınız. Akıllı ve ergin her Müslümanın sorumlu olduğu bir zorunluluktur bu… O halde içinde yaşadığımız günün üzerine halen güneş doğuyorsa, nefes alıp vermeye devam ediyorsak ve görevimizin bilincindeysek toplumumuzda gün geçtikçe artan bozulmaların sebebi nedir? Neden çabalarımız ve ortaya koyduğumuz İslami hayat çirkefliklerin ve bozulmaların önünü alamıyor? Neden gençlerimiz İslami olmayan rüzgârlara kapılıp sonu fecaat olan ve cehenneme sürükleyen yollarda çürümeyi tercih ediyorlar? Yoksa vazifemizi icrada yetersiz mi kalıyoruz. Kendimizi yüzde yüz İslam’ın emrine vermiyor muyuz? Hayatımızı seferber etmede cimri mi davranıyoruz? Davranışlarımızın üzerine tembellik isimli bir musibet mi çöreklenmiş? Kalplerindeki iman aşkıyla yola çıkıp Allah için çalışmaya azmetmiş Müslümanlar! Bulunduğunuz yeri bir sıçrama alanı tayin edip büyük bir coşkuyla harekete geçin. Bu andan sonra atacağınız her adım geçmişteki gevşeklikleri de telafi eden büyük bir kurtuluşun başlangıcı olsun. Bütün hayatınızı seferber edip harekete geçin! Dünya ve ahiret mutluluğumuzun biricik yolu çalışmak, çalışmak ve yine çalışmaktır. M. Emin ÇELİK |