Batı dünyası bozguncu ve lanetli düşünceleri son nesillerde büyük tahribatlara yol açtı. Dini inançları vicdanlara sıkıştıran, vicdanların dışına taşmasını yasaklarla engellemeye çalışan Batının göz kamaştıran şehvet yüklü hayatı toplumları derinden etkiledi. Teknolojiden faydalanarak insan onurunu zedeleyen bozguncu ahlak ve geleneğini dünyanın dört bir yanına yaymayı başardı. İnsanların binlerce yıllık çabalarıyla geliştirdikleri kökleri derinlere dayanan kültürlerini çarçur edip bunların yerine insani değerlerden yoksun, menfaate dayanan, günü gün etme üzerine bina edilmiş, zevk ve şehvetten başka hedefi bulunmayan bozuk kültürünü bina etti. Bütün bu gelişmelerden rahatsız, İslam’ın sınırları çerçevesinde yaşamaya çalışan bazı Müslümanlar, Batıdan neşet eden hasta ve muzır kültürün önünde durup hem kendilerini muhafaza etme hem de çevrelerindekileri bu bozuk kültürün avucundan kurtarmak için yoğun bir çaba içerisindedirler. Bir taraftan yeni teknolojiyi Truva atı olarak kullanan Batı kültürü sınırları zorlayıp derinden etkileyeme çalışırken, buna karşın Mü’minlerin teslimiyet kabul etmeyen çabaları her geçen gün güçlenerek devam etmektedir. İşte bu arada Mü’min kullarını yalnız bırakmayan Allah Teâla lütfedip rahmet kapılarını açıyor. Ramazan gibi bir hidayet ve kurtuluş kaynağını Müslümanlara sunarak on bir ay boyunca İslam’dan alınan mesafeler, inanç ve ahlakta meydana gelen bozulmalar ve İslami hayatta yaşanan çözülmeler bu mübarek ayın kanatları altında onarılmaya çalışılıyor. Renkli hayatın koridorlarında yönlerini kaybedenlerin bir kısmı nispi de olsa kendilerine gelebiliyor, yanlışlarının farkına varıp gündüz oruçlarıyla gece dualarıyla yıpranan, çözülen ve bozulan yönlerini tamir etmek için çabalıyorlar. İslam’ın gönüllü davetçileri olarak on bir ay peşinde koşup yakalayamadığımız büyük fırsatlarla karşılaşıyoruz. Ramazanın rahmet rüzgârının insanımızı kuşatması önümüze büyük kapılar açıyor. İşlerinden, uğraşılarından ve içine gömüldükleri dünyalıklarından dolayı bizi dinleyecek zamanları ve takatleri olmayan insanlar, can kulağıyla dinlemeye başlıyorlar. İşte Allah Teâla, bir ay boyunca devam eden bu güzel saatlerle toplumun asli kimliğine dönüşünü, inancında dirilişini ve İslami kimliğinde ortaya çıkışını arzulayan Mü’minlere olağanüstü fırsatlar sunuyor. Böylece on bir ay şikâyet edip insanların dinlemediğinden yakınanların hiçbir bahanesi kalmıyor. Mü’minlerin layıkıyla istifade edecekleri altın fırsat hiçbir zahmete katlanmadan ve bedel ödemeden istifadelerine sunuluyor. Efendimiz Hz. Peygamber (sav)’in Hayber Gazvesinde Hz. Ali’ye yaptığı tavsiyeler bu alanda büyük bir projektör gibi ünümüzü aydınlatıp bize yol gösteriyor : “Bil ki senin vasıtanla Allah'ın tek bir kişiyi hidayete erdirmesi, senin için birçok kızıl deveye sahip olmaktan daha hayırlıdır” Bu güzel ay, Batının hasta ve muzır medeniyetinden kurtulup İslam medeniyetine yeniden yönelmenin temellerinin atılacağı Allah Teala’nın bereketli ve seçkin saatlerini barındırmaktadır. Duaların bolca kabul edildiği bu güzel zamanlarda Allah için atılacak her adım, yapılacak her tebliği, ihlasla işlenecek salih ameller güçlü şekilde karşılığını bulacak, bu güzel çabaların neticesi diğer zamanlara da kök salacak. Eş, çocuk, anne ve baba, akraba ve dostlarımızla el ele verip Ramazanı bir başlangıç, bir mihenk taşı yaparak harekete geçmeli ve hayatımızın en büyük seferberliğini başlatmalıyız. Bu uğurda tek hedefimiz insanları İslam’ın hakikatleriyle yüzleştirmek. Batının hasta ve bozguncu medeniyetinin rüzgârlarından etkilenip uzaklara düşen insanımızı İslam’ın baharına uyandırmak. Başkalarının gündemi, boş ve anlamsız tartışmalar, etrafta bize yöneltilen ve faaliyetlerimizin verdiği rahatsızlıklardan dolayı engelleme ve bir yerlere yönlendirme amaçlı çağrılara aldırmaksızın bizim için kutsi bir değere sahip tebliğ görevini hiçbir şeyle değiştirmeden ve hiçbir engel tanımadan hakkıyla yerine getirmek için çabalayacağız. İşimiz, yaşımız ve kültürel seviyemiz ne olursa olsun bu alanda hepimizin yapacağı işler vardır. Allah Teala’nın insanların içerisinden iyilerini elçileri olarak gönderdiği ve onları, insanları Allah’a çağırmakla görevlendirdiği bu kutsal ve seçkin meslekte görev almak ve peygamber mesleğini icra etme gibi üstün bir meslekle uğraşma imkanı veren Allah Teala’nın bu lütfuna mazhar ve layık olmak ve karşılığını en iyi şekilde vermek için bütün güç ve imkanımızla çalışma zamanıdır. Öyleyse ne duruyoruz? M. Emin ÇELİK |