Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

MÜSLÜMAN HALKLARIN KIYAMI

Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya son zamanlarda yaşanan olaylar hiç kimse tarafından öngörülmeyen ve beklenmeyen bir zamanda alev aldı. Bazı Arap ülkelerinde İslami hareketlerin uzun yıllar devam eden çabaları baskı ve zor kullanılarak bastırılmış, diktatör rejimlerin Müslümanlar üzerindeki baskı ve zulümleri aralıksız devam etmişti. Ardı ardına gelen baskılar yıllar içinde İslami hareketlerin yıpranmasına, zayıflamasına ve güçlerini büyük oranda yitirmesine yol açmıştı.

Bu ülkelerden Mısır’da İslami hareketin köklerinin eskiye dayanmasına ve güçlü olmasına rağmen geç kalmış inkılâp her zaman Müslümanların gündemini işgal ederken, diktatörlüklerin geçerli olduğu diğer Arap ülkelerinde kıyam ihtimalinin sözü bile edilmiyordu. Çağdaş Firavunların diktatörlüğündeki Mısır’da İhvan-ı Müslimin her zaman rejimin hedefiydi. Bu hareketin mensupları hiçbir zaman baskı, zindan, hicret ve idamlardan kurtulamadılar.

Cezayir’de ise sandığa giden halk, İslami partiyi destekleyip iktidar yolunu açmıştı. Halkın bu tercihine darbeyle karşılık veren laik diktatörler, ülkenin tepesine kâbus gibi çökerek Müslüman halkı yıllarca baskı altında tuttular. Cezayir tecrübesinden sonra halkın önüne sandık koymaktan korkan diğer Arap ülkeleri, zor ve dayatmalarla bastırma ve istedikleri hükümetleri atama yoluna gittiler.

Tunus, Yemen ve Suriye’de darbeyle başa gelen yönetimler, rejimlerini cumhuriyet olarak adlandırdılar. Zaman zaman seçim için halkı sandığa çağırdılar, ancak kendilerinden başkalarının adaylığına izin vermediler. Oylar açık kullanıldığından seçimlerde bu ülkelerdeki diktatörlerin aldığı oy hiçbir zaman % 99’un altına inmedi.

Irak, işgalden aldığı ağır darbelerin derin izlerini kapatamadığından ve bu ülkede Amerika işgali devam ettiğinden, elinden hiçbir şey gelmeyen Irak halkı işgalcilere kin ve nefretle bakmaktan öte bir şey yapamamakta. Başından beri işgalcilere karşı eylemlerde bulunan küçük gruplar, büyük eylemler gerçekleştirmede yetersiz kaldılar. Şii-Sünni çatışmasını körükleme ve Müslümanları birbirlerine kırdırma saldırılarında çok sayıda Müslüman’ın kanı akıtılmakta. İşgalle gücünü yitirmiş ve yeterince yorulmuş halkın kırılan direncini toparlayıp işgalcileri topraklarından atması bugünkü şartlarda zor görünmektedir.

Batının çıkarları doğrultusunda Arap dünyasında bazı ailelere bahşedilen iktidarlar vasıtasıyla emperyalist güçler sömürgelerinin altın çağını yaşadılar. Buralarda uzun yıllar halkın katılımını gerektiren seçimlere ihtiyaç duyulmadı. Ancak, halkın kabaran öfkesini dindirmek için bazı yerlerde göz boyama babından seçimler yapılıyordu. Seçilen üyeler krallığın isteklerini onaylama noterliğinden öteye bir irade taşımıyorlardı.

Özellikle Fars körfezindeki küçük ülkeler kralların aile şirketine dönüştürülmüştü. Ellerindeki petrolü emperyalist güçlere peşkeş çeken krallar, arkalarına aldıkları Batı desteğiyleistedikleri gibi halkı yönetiyor, iktidar, para ve silah gücünü kullanarak muhalefeti bastırıyorlardı.

Tunus’ta kendisini yakan seyyar satıcı gencin ateşlediği kibrit, kıvılcıma dönüşüp faşist Arap rejimlerini tutuşturan büyük bir yangına sebep oldu. Bu ülkede halkın öfkesine birkaç gün dayanabilen diktatör fazla direnç gösteremeden kaçmak zorunda kaldı. Çağın Firavunluğunu ustaca yürüten Hüsnü Mübarek, halkın kıyamına 18 gün dayanabildi. 42 yıldır diktatörlüğünü sürdüren ve halka zulümlerin envai türünü tattıran Kaddafi, petrol dolarlarıyla kurduğu paralı ordusuyla, zulme karşı duran halkına karşı kanlı bir savaş başlattı. Dünyanın gözü önünde, ciddi tepkilerle karşılaşmadan binlerce insanın kanını akıttı. Gözü dönmüş caninin daha büyük katliamlar yapmasından korkuluyor.

Diğer Arap rejimleri de sarsılmaktan nasiplerini aldılar. Rejimin bütün engellemelerine rağmen Yemen halkı kıyamını sürdürme kararlılığını her platformda ortaya koydu. Diktatörün tepkileri dindirme amaçlı girişimleri hiçbir netice vermedi. Müslüman Yemen halkı, özgürlüğün kapılarını aralayıncaya ve diktatörden kurtuluncaya kadar kıyam etme kararlılığını sürdürüyor.

Öte yandan İslam dünyası için büyük öneme sahip Arabistan’da kral, bazı alanlarda ekonomik iyileştirme sözü verdi. Halkın tepkisini dindirmek için kesenin ağzını açtı. Ancak, yıllardır bastırılan, gösterilerine ve sıradan protestolarına izin verilmeyen Arabistan halkı, özgürce yaşama isteğini gösterileriyle deklare etti. Kralların zorbalığı altında izzet ve şerefleriyle oynanmasına son verilmesini isteyen halk, bundan sonra daha özgür ve daha yaşanılır bir ülke için kıyamı sürdüreceğini ortaya koymaktadır.

Bugünlerde silah zoruyla halkını evlerinde tutmak için uğraşan Cezayir, Fas ve Suriye rejimleri yoğun çaba harcamaktadırlar. Halkın tepkisini dindirmek için göz boyama babından bir dizi söz verdiler. Ancak, korku duvarlarını yıkan ve şereflice yaşamak isteyen Müslüman halk, özgürlüğe kavuşana dek bu işin peşini bırakmaya niyetli görünmüyor.

Körfez beyliklerinden Bahreyn halkının kıyamı erken başladı. Lu’lu meydanını dolduran halk, diktatörlükten kurtulmayı ve ülkenin özgürleşmesini istiyor. Zor kullanan diktatör Bin Halife halkın kıyamını bastırmada başarılı olamadı. Ancak bu küçük beyliğin ABD için taşıdığı önem işi farklı boyutlara itti. ABD’nin askeri üssünün bulunduğu Bahreyn’in diktatörün yönetiminden çıkması ABD’nin menfaatleriyle çelişiyordu. ABD’nin isteği üzerine Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerine bağlı güçler diktatörü halktan kurtarmak amacıyla Bahreyn toprağına girdiler. Halkın protestosunu kan dökerek bastırmaya çalıştılar. Çok sayıda insan hayatını kaybetti. Bundan sonra halkın kabaran öfkesinin önünde ne Bahreyn, ne Suud ve ne de Birleşik Arap Emirlikleri diktatörleri durabilecek. Ödenen her bedel halkın hedeflerinin gerçekleştirilmesinde motor gücüne dönüşecek ve zalimlerin saltanatlarının sarsılıp yerle bir olmasına yol açacak.

Fars Körfezinin boğazında bulunan Umman Sultanlığı diğerlerinden farklı özelliklere sahiptir! Bu ülkenin bütün bakanlıkları sultanın şahsında toplanmış. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, içişleri, dışişleri, savunma kısaca her şey sultanın şahsında bir araya getirilmiş. Bakanlıkların tepesindeki görevlilerin işi sultana müşavirlik yapmak! Umman Sultanlığı, kabileleri birbirlerine düşürerek ve aradaki ihtilafları körükleyerek ciddi sıkıntılarla karşılaşmadan bugüne kadar varlığını sürdürmeyi başardı.

Umman halkı tarihinde ilk defa sokaklara çıkıp diktatörü protesto etti. Halkın gösterileri karşısında şaşkınlık yaşayan emniyet güçleri zor kullanarak halkı durdurmaya çalıştılar. İlk karşı koyma girişimiyle halktan altı kişinin ölümüne sebep oldular.

Oysa Umman halkı; sandığa gitme, siyasi hayata ortak olma ve kendi yöneticilerini seçmek için sokağa çıkmıştı. Ekonomik sıkıntılarının giderilmesini, ülkede çalıştırılan yabancı işçilerin yerine kendilerine iş verilmesini talep ediyordu.

Kuveyt’te kesenin ağzını açan kral halkı parayla susturmaya çalışıyor. Bu ülkedeki kıyam yeni yeni filizlenmeye başladı! Ancak Kuveyt halkının diğer halklar gibi parayla susturulması mümkün görünmüyor.

Arap dünyasındaki hareketleri yakından izleyen, elindeki el-Cezire televizyonuyla halkın kıyamında etkin rol oynayan Katar, halkın katılımıyla gerçekleştirilecek seçimlerle ilgili bir sürü söz vererek itirazları cevaplandırmaya çalışıyor. Ancak, somut bir şey göremeyen Katar halkı, çevredeki ülkelerin kıyamlarını yakından izlerken, meydanlara ısınmaya ve kıyam idmanları yapmaya çalışmaktadır.

Emperyalist güçlerin işgalinden sonra parsellenen İslam dünyasındaki Müslüman halklar son asrı baskı ve zulüm altında geçirdiler. Özellikle Müslüman Arap halkı, topraklarındaki petrole kurban edilerek küçük küçük parçalara bölünüp emperyalist güçlerin kuklaların diktatörlüğünde tarihinin en büyük zulmüne tabi tutuldu. Onlarca yıldır hem petrolleri götürüldü hem de kukla diktatörlerin zulmü altında zor şartlara mahkûm edilerek aşağılandı. Örneğin Filistin topraklarının işgali ve Siyonist rejimin kurulmasının sebeplerinin en büyüğü Müslüman Arap topraklarındaki kukla diktatörlerin varlığıydı.

İletişimin hızla ilerlediği, kısa sürede çok sayıda insanla iletişimin kurulabildiği günümüzde demir perdeler oluşturarak halkı baskı ve zor kullanarak yönetme gerilerde kaldı. Halkı kuşatan korku duvarları bir bir yıkılmaya başladı. Ne Firavun’un zindanları ve darağaçları ne Kaddafi diktatörünün halkın başına yağdırılan bombaları, ne de diğer diktatörlerin kurşunları halkı korkutma, susturma ve evine kapatma başarısını gösteremiyor.

Müslüman Arap halkları, kaynaklarını sömüren, ülkelerinin tepesine kabus gibi çöken diktatörleri destekleyen Batı’dan nefret etmekte, yaşadıkları musibet ve belaların Batı’dan kaynaklandığına inanmaktadır. Bu mazlum halkların gözünde Batının şirin görünme çabaları kısa dönemde etkili görünse de uzun zamanda hiçbir sonuç getiremeyecek. Mazlum ve mustazaf halkların sorunlarını çözecek ve mutluluk kapısını aralayacak biricik sistem İslam’dır. Müslüman halklar gün geçtikçe daha fazla bu gerçeğin farkına varmaktadırlar. Belki geçişler sancılı olacak, büyük bedeller ödenecek ancak, Müslüman Arap dünyasının geleceğinde biricik söz İslam’ın olacak. İslami olmayan hiçbir görüş ve düşünce taraftar bulamayacak ve hayatiyet kazanamayacak.

Gelişmeler külli olarak göz önüne alındığında Müslüman Arap dünyasındaki kıyamlar, İslam’ın yeryüzünün önemli bölümünde yeniden iktidara geleceğinin işaretlerini vermektedir. Artık Müslüman halklar, huzur ve mutluluk kaynağının İslam olduğunu anlamaya başladılar. Bugün ayağa kalkan Müslüman Arap halkları, ellerinden alınan izzet ve şereflerine İslam’la ulaşacaklarına inanmakta ve enerjilerini bu alana yönlendirmektedir. Engelleme çabalarına rağmen Müslüman Arap dünyasının geleceğini İslam belirleyecek. İşte bu gerçek, şimdiden zalim ve müstekbirleri büyük endişelere sürüklemekte ve kara kara düşündürmektedir.

M.Emin ÇELİK

Diger Basliklar
   ÜMMETİN SABRINI TAŞIRMAYIN!
   TÜRKİYE'NİN ÇIKMAZLARI VE ALTERNATİFLER
   ZİNDANDAKİ MÜSLÜMAN HASTALAR VE CUMHURBAŞKANININ VİCDANI
   DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE MÜSLÜMAN KATLİAMI
   KANLA BESLENEN OYUN
   MUSTAZAFLAR HAREKETİ'NE UZANAN SÜREÇ
   İSLAM'A TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN SON ŞEKLİ
   ÖNEMLİ BİR AŞAMA...
   NASIL BAŞARABİLİRİZ?
   SOSYAL MEDYA FELAKETİ
   KUDÜS KÜRDİSTAN'IN NERESİNDE?
   HİZBULLAH'IN KARDEŞLİK ÇAĞRISI
   BEŞ GÜZEL İNSAN
   HİZBULLAH NASIL OLMALI?
   HİZBULLAH'IN MANİFESTOSU VE İSLAMİ KESİM
   ŞEHİD REHBER VE KAÇIRILAN FIRSATLAR
   BİR HALKIN ACISI
   KÜRDLERİN HAKLARI
   KÜRDLERİN ÖZE DÖNÜŞ ZAMANI
   ÇOCUK KATİLİ!
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git