Edebiyatımızda, şiirlerimizde, sohbetlerimizde, düşüncelerimizde ve rüyalarımızda bile Müslüman halkların zalim ve diktatör rejimlere başkaldırılarından konuşurduk. Dua ederken Allah’tan bunu sürekli isterdik. Yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl başta olup milleti kölesi ve ülkeyi babasının çiftliği gören diktatörleri gördükçe içimiz sızlardı. Bunlara öfke ve nefretle bakardık. Yıkılmaları ve yaptıklarının hesabını ödemeleri için bazen gece yarılarında, bazen şafak vakitlerinde dua ederdik. Bizim halkımız da zamanında ağır zulümlerle yüzleştiğinden, Müslüman Arap halklarının sıkıntılarını çok iyi bilirdik. Müslüman Kardeşler, Müslüman Arap toplumlarına İslami bilinç kazandırarak değişime uğratmak için yoğun çabalar sarf etti. Başta Mısır olmak üzere faşist Arap rejimleri Müslüman Kardeşleri biricik düşmanı gördüler. Faaliyetlerini yasakladılar. Mısır’da Müslüman Kardeşlere üye olma uzun yıllar zindana atılmayı gerektiriyordu. Suriye’de Müslüman kardeşlere üye olmanın cezası idamdı. Sadece bu harekete üye olduğu için çok sayıda insan ipe çekildi. Mısır ve Suriye’de Müslüman Kardeşler üyesi olduğu için binlerce insan yıllardır zindanlarda tutulmaktadır. Mısır’ın faşist diktatörleri 60 yıl boyunca Müslüman Kardeşler tehlikesini dile getirip, yalan ve iftiralarla bu hareketi vahşi ve barbar göstererek koltuklarını korudular. 30 yıllık yalancı diktatör yıkılırken büyük sabır ve metanetle yoluna devam eden Müslüman Kardeşler, bugün Mısır’ın en büyük örgütlü gücünü oluşturmaktadır. Ve aynı zamanda Müslüman halkın biricik umuduna dönüşmüştür. Temelleri çatırdamaya başlayan diğer Arap ülkelerinde de İslami hareketler Müslüman halkların biricik umudu konumundadır. Hiç kimsenin sol ya da sağ ideolojileri yansıtan sloganlar attığı görülmemektedir. Bütün halk emperyalist ve Siyonist karşıtlığını çekinmeden dile getirmektedir. Yıllardır çektikleri sıkıntıların büyük ölçüde Batıya dayandığını bilen Müslümanlar, Batı sistemine de şüphe ve nefretle bakmaktadır. Batının sistemini yansıtma cilveleri hiçbir karşılık bulamamaktadır. Dünün yasaklanmış, yargısız infaza tabi tutulmuş, taraftarları iplere çekilmiş İslami hareketleri bugünün İslam dünyasında halkların göz nuruna dönüştüler. Emperyalistlerin engellemelerine rağmen halkın gönlünden kopup gelen ve inancının yansıması olan İslami hareketler ipi göğüsleyecekler ve inşallah bu çağ İslam’ın çağı olacak. Ülkemizde İslami parti ve gruplarla yıllardır devam eden düşmanlığına rağmen rejimin bunlarla bir arada yaşamaya razı olduğu görünmektedir. Daha doğrusu sürekli kendini tehlikede hisseden rejimin bunların tümünü içine çekip dönüştürmeyi başardığına tanık oluyoruz. Dolayısıyla bu gelişmeler, rejimin bütün bu İslami oluşumların muhalefet ruhunu öldürmeyi başardığını göstermektedir. Ancak Hizbullah’ı potasında eritmeyi ve dönüştürmeyi başaramayınca son aylarda görüldüğü gibi bütün gücüyle yüklendi. Müslümanlara karşı adeta terör estirildi. Yargısız infazlar yapıldı. Halkın sevgi ve muhabbetini engellemek için faşist Mısır, Suriye ve Ürdün rejimlerinin Müslüman Kardeşlere uyguladığı yöntemlerin aynısı uygulandı. Yalan ve iftiralarla Hizbullahi Müslümanları her alanda karalayıp mahkum etmeye çalıştı. Bütün bunlar İslami mücadelenin süreçlerindendir. Arap ülkelerinde İslami hareketler aynı musibetleri yıllarca yaşadılar. Diktatör rejimlerin siyaset haline getirdikleri yalan ve uydurmalarla Müslüman halkı sürekli kandırmalarının mümkün olmadığı anlaşıldı. Yalancının mumunun sürekli yanmayacağı görüldü. Hiç kimsenin hakikatleri her zaman perdelemeye muktedir olamayacağı ortaya çıktı. Allah Teala’nın zalimlere her zaman müsaade etmeyeceğini, yaptıklarını burunlarından getireceğini, er ya da geç hakikat ışığının büyük bir nur gibi ortaya çıkacağını son günlerde Ortadoğu’daki gelişmeler açıkça gösterdi. Bugün Ortadoğu’da büyük değişimlere ve gelişmelere tanık oluyoruz. Yıllardır çile çeken Müslüman halkların yüzünün güleceği günlerin fazla da uzakta olmadığı görünmektedir. Onlarda olduğu gibi bizde ve başka yerlerde de zulüm gören Müslümanların yüzünün güleceği günler gelecek. Zulüm hiçbir yerde ve hiçbir zaman sürekli olmayacak. Önemli olan Allah Teala’nın açtığı hayırlı zamanlara ve kapılara hazırlıklı olmak ve Müslüman halkı buna hazır hale getirmek. Müslümanlar nerede olurlarla olsunlar, çalışma temposunu iki-üç katına çıkararak, halkı İslami hakikatlerle tanıştırarak ve İslami bilince kavuşturarak büyük değişimin önünü açmalıdırlar. Allah Teala hiçbir çaba ve gayreti boşa çıkarmayacak. Bugün toprağa atılacak tohumlar büyük çınarlar misali dört tarafa serpilerek açılacak ve Allah’ın izniyle değişim günlerinin kapısını aralayacak. M. Emin ÇELİK |