Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

ESMA-ÜL HÜSNA - 12

Allah’ın adıyla!
ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ

EL KAHHAR
Bu ismi şerif; istediği şeyi, istediği her şeye ve istediği şekilde yapabilecek olan, her şeye boyun eğdiren, kuvvet ve kudretiyle her şeye galip ve hâkim olan anlamlarına gelmektedir.
Kahr; hor, hakir ve helak edecek surette galip anlamındadır. Dolayısıyla Kahhar; istediğini hor, hakir ve helak edecek surette galip olan demektir.

“O, kulları üzerinde Kahhar olandır…..” (En’am 61)

“Yerin başka bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar olan Allah'ın huzuruna çıka(rıla)caklardır” (İbrahim 48)

Allah’ın (cc) her ismi şerifinin bir tecellisi vardır. Her canlının rızıklanması O’nun Rezzak isminin, insanın varlığı O’nun Halik isminin, her birisinin diğerinden ayrı şekil ve özelliklerde olması O’nun Musavvir isminin tecellisi olduğu gibi, helak ve kahredici azaplar da O’nun Kahhar isminin tecellisidir.

Dikkat edilecek olursa, Kur’an’ı Kerim’de çeşitli azaplarla helak edilmiş kavimlerden bahsedilir. Kimi kasırgalarla, kimi toprağın altını üstüne getiren depremlerle, kimi gökten yağdırılan balçıktan taşlarla, kimi suların altında kalmakla, kimi çok yüksek çığlıkla ve hakeza...Bunlar; kendilerine verilen onca nimetlere, ilahi vahye ve uyarılara rağmen hak dinden yüz çevirerek Allah’a baş kaldırmışlar ve azgınlıkta ileri gitmişlerdi. Böylelikle onlara azap hak olmuş ve Allah (cc) onları kahredici azaplarla helak etmişti.

Ancak bunlar, bu dünya hayatındaki azaplardır. Bir de ahiret hayatındaki azap vardır ki, bu dünya hayatındakiyle mukayese edilmez. Allah’ın (cc) sonsuz merhamet ve nimetlerine karşı nankörlük edip baş kaldıran ve hak tanımayan azgın kullar, bu dünya hayatında yaptıkları bütün kötülüklerin karşılığı olarak ahirette Allah’ın kahredici azabıyla karşılaşacaklar ve cezalandırılacaklardır. Cehennem onlar için hazırlanmıştır.

“Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler, işte onlar benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için can yakıcı bir azap vardır.” (Ankebut 23)

İnsan boşuna yaratılmadığı gibi başıboş da bırakılmamıştır. En güzel bir surette yaratılan ve sayılamayacak kadar nimetler verilen insan, imtihandan ibaret olan bu dünya hayatında Allah’a kulluk etmek ve O’nun hükümlerini tatbik etmekle yükümlü kılınmıştır. Bununla birlikte kendisine, ahirette cennet gibi sonsuz bir saadet diyarı ve orada dünyadakilerle kıyaslanamayacak derecede nimetler içinde yaşayacağı sonsuz bir hayat hazırlanmıştır. Buna rağmen Rabbini tanımayıp inkara sapar, haktan ayrılır ve haddini aşarsa, elbette ki bunun bir karşılığı olacaktır. Allah (cc) kullarına karşı Rahman ve Rahim olduğu gibi Müntakim ve Kahhar’dır da.

Bu nedenle dünya hayatında nankörlük edip haktan sapan ve kendisinden yüz çevirenleri cehennemde kahredici gücüyle cezalandıracak ve kahredecektir. Bu, O’nun kesin olarak gerçekleşecek vadidir. Hiçbir insan ne bunun önüne geçebilir ve ne de kendisini bundan kurtarabilir.

Her şey amacına uygun olmalıdır. İnsana düşen, varlık sebep ve hikmetlerine uygun hareket etmek, Rabbini tanımak, kendini bilmek ve Rabbine karşı kulluk görevlerini yerine getirmektir. Bunun aksi ise, hakka karşı çıkmak ve gerçekleri gizlemektir.

EL VEHHAB
Bu ismi şerif; hiçbir karşılık beklemeden çeşit çeşit nimetleri bolca ve devamlı olarak verip bağışlayan, bağışı çok olan, karşılıksız armağan eden anlamlarına gelmektedir.

“Yoksa, güçlü ve çok ihsan sahibi olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır?” (Sad 9)

“Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.” (Münafikun 7)

Bütün nimetlerin sahibi Allah’tır. Rahmet hazinelerinin sahibi O’dur. O’nun nimet ve rahmet hazineleri bitmez ve tükenmez.

“Eğer Allah'ın nimetlerini sayacak olursanız bitiremezsiniz. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.” (Nahl 18)

Dikkat edilecek olursa, yeryüzü bitmez tükenmez hazinelerle, çeşit çeşit nimetlerle donatılmıştır. Maddi olarak; yiyecek, içecek, giyecek, süs ve ziynet, kullanım vasıtaları, mal, mülk, aile ve evlat, hayvanlar ve daha pek çok şey bolca ve çeşitlice bahşedilmiştir. Manevi olarak ise; hidayet, şifa, akıl, basiret, zeka, güzel ahlak, gayret, kalp huzuru, emniyet, selamet ve daha pek çok manevi hasletler.

Bütün bunlar, mutlak olarak Allah (cc) tarafından insanlara bahşedilmekte ve hiçbir karşılık beklenmemektedir. Allah’tan başkası bunların hiçbirisini verme güç ve imkanına sahip değildir. İnsanların kendi aralarında yaptıkları bağışlar sınırlıdır, dünyevi veya uhrevi bir çıkar veya amaca yöneliktir, öte yandan bütün bunlar neticede Allah’ın bahşettiği şeylerdir. Bu yüzden Allah’tan başkası için Vehhab ismi kullanılamaz.

Allah’ın (cc) bağışı kapsamlı ve kesintisizdir. Şu yeryüzündeki nimetlere bakmak, bunu görmek için yeterlidir. İnsanlara her türlü maddi ve manevi nimetleri sunmuş ve bol bol bağışta bulunmuştur.

“Allah'ın göklerde olanları da, yerde olanları da buyruğunuz altına verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmez misiniz? İnsanlardan, Allah hakkında hiçbir bilgisi olmadan, doğruluk rehberi ve aydınlatıcı bir Kitap bulunmadan tartışanlar vardır.” (Lokman 20)

Ancak gel gör ki; insanlar nankörlük yaparak Allah’ın bu bağışlarına layık hareket etmemekte, O’nun ihsan ve nimetlerini kendi aralarında zenginlik ve iktidar vesilesi yaparak adaleti çiğnemekte, birbirlerini ezmekte, ayrımcılık yapmakta, birbirlerinin hakkını gasp etmekte ve zulmetmektedirler. Herkese bol bol yeterli olan dünya nimetleri, adaletsiz bir şekilde insanlar arasında dolaşmakta, bir kişi binlerce kişilik mala sahip olurken, milyonlarca kişi pek çok nimeti tanımadan ölmektedir.

Diğer yandan; Allah’ın (cc) gönderdiği ve insan için en büyük nimet olan ilahi vahyin öğretileri görmezlikten gelinmekte, bu dünya hayatını cennet bahçesine çeviren, insanlar arasında mükemmel bir adalet, emniyet ve refah meydana getiren İslami yaşam kenara itilmektedir. İnsanlar arasındaki adaletsizliğin, huzursuzluğun, problem ve sıkıntıların ana kaynağı da budur.

“Allah size bir beldeyi örnek veriyor. Bu belde güven ve huzur içinde yaşıyordu, her yerden kendisine bol bol rızık akıyordu. Fakat onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara (bu tutumlarından dolayı) açlık ve korku elbisesini (belasını) tattırdı.” (Nahl 112)

Halbuki insanlar Allah’ın (cc) emrettiğine göre hayatlarına şekil verseler, kendi aralarında Allah’ın (cc) emrettiği gibi hareket etseler, hiç şüphesiz şu dünya hayatı cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşür.

Bize düşen, Allah’ın geniş ve kesintisiz bağış sahibi olduğunu bilmek ve mutlak Vehhab’ın ancak Allah (cc) olduğuna inanmaktır. İhtiyaç duyduğumuz maddi ve manevi her şeyi bize bahşeden O’dur. Bununla birlikte, dilerse verdiği her şeyi bizden geri alır ve bizi mahrum bırakır. Mülk O’nundur, kalpler O’nun elindedir. Bu yüzden, Kur’an’ın tabiriyle Mü’minler şöyle dua etmektedirler: “Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla. Şüphesiz sen sonsuz bağışta bulunansın.” (Al-i İmran 8)

Allah’a emanet olun.
M. ALİYÊ XERZÎ

Diger Basliklar
   ESMA ÜL HÜSNA -44
   ESMA ÜL HÜSNA -43
   ESMA ÜL HÜSNA -42
   ESMA ÜL HÜSNA -41
   ESMA ÜL HÜSNA -40
   ESMA ÜL HÜSNA -39
   ESMA ÜL HÜSNA -38
   ESMA ÜL HÜSNA -37
   ESMA ÜL HÜSNA -36
   ESMA ÜL HÜSNA -35
   ESMA ÜL HÜSNA -34
   ESMA ÜL HÜSNA -33
   ESMA ÜL HÜSNA -32
   ESMA ÜL HÜSNA -31
   ESMA ÜL HÜSNA -30
   ESMA ÜL HÜSNA -29
   ESMA-ÜL HÜSNA -28
   ESMA-ÜL HÜSNA -27
   ESMA-ÜL HÜSNA -26
   ESMA-ÜL HÜSNA -25
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git