Allah’ın
adıyla!
ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ
EL–MÜNTEKÎM
Bu ismi şerif; intikam alan, suçlulara hakkettikleri cezayı veren anlamlarına
gelmektedir.
Buna göre Allah (cc); suçluları kendi yaptıklarıyla bırakmayıp adaletiyle
onlardan gereken intikamı alır ve hak ettikleri cezaya çarpar.
Allah
(cc) insanı en güzel surette yaratmış, onu son derece güzel vasıflarla donatmış,
dünyayı onun emrine musahhar kılarak yaşayacağı güzel bir mekan halinde dizayn
etmiş ve sayısız lezzetler bahşetmiştir. Bunlara karşılık ondan herhangi bir
ücret de istememektedir. Zaten insan, Allah (cc) tarafından kendisine verilen en
küçük bir nimetin bile karşılığını vermekten kesinlikle acizdir. O’nsuz kendi
varlığını sürdürmesi bile mümkün değildir. Her şeyi ile O’na muhtaçtır. Allah (cc)
ise, insanın hiçbir şeyine muhtaç olmadığı ve ona bu kadar büyük lütuflarda
bulunduğu halde, ondan sadece kendisine iman edip kullukta bulunmasını
istemektedir. Bunun için de her dönemde peygamberler ve kitaplar göndermiş,
kulluğun esaslarını ve çerçevesini insana haber vermiştir.
Bununla birlikte insanı, sosyal hayatta da kendi başına bırakmamış, en doğru
yola sevk etmiş, hidayet yollarını göstermiş, ona en güzel yaşam biçimini
sunmuştur. Eğer insanlar bunlara uysa, hiç şüphesiz dünya cennet bahçelerinden
bir bahçe haline gelir.
Bütün bunlara rağmen, eğer insan Rabbine isyan eder, azgınlık ve taşkınlıkta
bulunur, başkasının hak ve hukukunu çiğner, onlara zulmeder ve bütün bunlardan
sonra tevbe de etmez, aksine ısrar ederse, işte o zaman cezayı hak etmiş olur.
Allah (cc); müntekîm ismi şerifi ile hem kendi zatına karşı yapılan bu büyük
günahların ve hem de diğer kullara karşı yapılan zulüm ve haksızlıkların
intikamını alır.
“Biz de ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle
kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk.” (A’raf 136)
“Eyke halkı da gerçekten zalim idiler. Biz onlardan da intikam aldık.” (Hicr
78,79)
Böylece, bu dünyada müstekbirler ve zalimler tarafından ezilip hakları
ellerinden alınan, zulme uğrayan, inanç ve ibadetleri ile İslami yaşamlarına
engel olunan zayıf, güçsüz, mazlum ve mustazafların intikamını alır, zalim ve
azgınları yaptıklarıyla bırakmaz.
“Büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, elbette biz intikam alacağız.” (Duhan
16)
EL–AFÜVV
Bu ismi şerif; affetmesi çok olan, tevbe edeni bağışlayıp günahlarını silen, ona
yönelen kullarını çok çok affeden anlamlarına gelmektedir.
Buna göre Allah (cc); günahlarda diretmeyip kendisine yönelen, yaptıkları
kötülüklerden pişmanlık duyan kullarına karşı çokça affedicidir, günahlarını
silip tamamen yok eder ve onları tertemiz kılar.
Afüvv ismi, anlam bakımından Gafûr ismine yakındır ama ondan daha şümullüdür.
Çünkü Gafur, günahları örtüp gizleyen anlamındadır. Afüvv ise günahları tamamen
silen, kazıyan ve yok eden anlamındadır. Dolayısıyla Afv, günahkar kullara
gösterilecek şefkat ve merhametin ileri noktasıdır.
İnsan, bu dünya hayatında ciddi bir sınavdan geçmektedir. Öyle ki, yaptıklarının
tümünden hesaba çekilecek ve bunun sonu ya cennet veya cehennem olacaktır.
Bununla birlikte insan, son derece zayıf ve eksiktir. Her an hata yapabilir,
günahlara bulaşabilir. Nefsinin süfli arzularına yenik düşebilir, etrafındaki
kötü insanlara kanabilir.
Allah (cc) ise, kullarına karşı son derece şefkatli ve merhametlidir. Onları O
yaratmış, durumlarını en iyi şekildi bilir. Bu nedenle onlara pişmanlık ve rücu
için her an af ve mağfiret kapılarını açık bırakmıştır. Onlara fırsat ve mühlet
verir ve yaptıkları günahlara karşılık hemen ceza vermez. Günahlardan dolayı
pişmanlık duyup tevbe eden ve kendisine yönelen kullara karşı son derece
şefkatli ve merhametli davranır, tevbelerini kabul eder, gerekirse onları af
edip günahlarını siler ve hiç yokmuş gibi kabul eder.
“………………Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.” (Nisa 99)
Ancak Allah’ın Afüvv sıfatı, günahlarda ısrar etmeyen, cehalet nedeniyle yaptığı
günahlardan dolayı pişmanlık duyup bir daha geri dönmemek için azmeden ve
Allah’a yönelen ihlaslı kullar hakkındadır.
“Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak cehaletle kötülük edip de sonra çok
geçmeden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini kabul eder.
Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Nisa 17)
Yoksa, bilerek günah işleyen, bunda ısrar eden ve tevbe de etmeyenlere karşı
Allah (cc) aynı zamanda Müntekîm’dir.
ER–RAÛF
Bu ismi şerif; şefkati, merhameti ve esirgemesi çok çok olan anlamlarına
gelmektedir.
Buna göre Allah (cc); kullarına karşı çok çok merhametli ve şefkatlidir, onlara
olan acıması, şefkati ve esirgemesi, hiçbir ölçüye sığmayacak ve kelimelerle
ifade edilemeyecek kadar fazladır.
Rauf ismi, anlam bakımından Rahman ve Rahim isimlerine yakındır, ancak daha
şümullüdür. Rahman ve Rahim isimleri daha önce izah edilmişti. Rahman, dünya
hayatında bütün mahlukata ve tüm insanlara, Rahim ise ahiret hayatında sadece
Mü’min kullara taalluk etmektedir. Ahiret hayatının sonsuz olduğu, içindeki
nimetlerin bu dünyadakilerden çok daha üstün ve ebedi olduğu, Mü’min kulların
zahmetsizce ve diledikleri kadar bunlara sahip olabildiği dikkate alındığında,
Allah’ın (cc) Mü’min kullarına olan şefkat ve merhametinin sınırsız olduğu ve
kelimelerle ifade edilemeyeceği anlaşılır.
Allah’ın (cc) sıfatlarını hakkıyla anlatmak mümkün değildir. Ancak kullarına
karşı şefkat ve merhametinin tarif edilemeyecek kadar fazla olduğunu göstermek
ve Rauf isminin bunlarla mukayese edilerek tefekkür edilmesi için, Rahman ve
Rahim sıfatlarına birer örnek vermekte fayda vardır.
Selman–i Farisi (ra) anlatıyor: ‘Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Allah’ın
yüz rahmeti vardır. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarında birbirlerine
merhamet gösterirler. Doksandokuz rahmet de Kıyamet günü içindir.” (Müslim,
Tevbe)
Yine Müslim’de geçen bir diğer rivayete göre Rasulullah (sav) şöyle
buyurmuşlardır: “Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir
rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet
indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar
birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah,
rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır.” (Müslim, Tevbe)
Hz. Ömer (ra) anlatıyor: “Rasulullah’a (sav) bir grup esir getirilmişti.
İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola)
koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor,
göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında),
aleyhissalatu vesselam: ‘Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur
mu?’ dedi. Bizler: ‘Hayır!’ diye cevap verince: ‘(Bilin ki), Allah'ın kullarına
olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır’ buyurdu.” (Buhari,
Edeb, Müslim Tevbe)
Yukarıdaki hadislerde geçen ve dünya hayatı için bahsedilip bütün mahlukat
arasında pay edildiği söylenen rahmet için Allah’ın Rahman ismi, ahiret hayatı
için bahsedilen ve sadece Mü’minlere has olan rahmet için ise Allah’ın Rahim
ismi kullanılmaktadır.
Bir annenin çocuğuna karşı merhametini düşünüp, bunu gelmiş ve geçmiş bütün
insanlar ve bununla birlikte bütün cinler ve hayvanlar için de hesap edersek ve
bunların toplamının, Allah’ın rahmetinin yüz kısmından sadece bir kısmını teşkil
ettiğini, geri kalan doksan dokuz kısmının ahirette Mü’minlere has kılındığını
dikkate alırsak, Rahim (Allah’ın rahmetinin ahiretteki doksan dokuz kısmı)
isminin tecellisinin ne denli fazla olduğu hakkında bir fikir edinmiş oluruz
herhalde.
İşte Rauf ismi, Rahim ismi için anlatılanların mübalağasını ifade eder, yani
rahmetin ileri derecesidir. Rauf ismi, Rahim ismi ile mukayese edilerek
düşünülürse, Allah’ın kullarına karşı merhametine sınır olmadığı daha iyi
anlaşılmış olur.
“……..Gerçekten Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.” (Hac 65)
“Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren
O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadid 9)
Bütün kainatı yaratan ve alemlerin Rabbi olan Allah (cc), kullarına karşı bu
şekilde iken, kul Rabbine karşı ne yapsa, ne kadar hamd ve şükürde bulunsa ve ne
kadar ibadet de etse azdır. Bize düşen, Allah’a (cc) layık olmaya çalışmak ve
O’nun rızasını elde etmek için gayret sarf etmektir.
Allah’a emanet olun.
M. ALİYÊ XERZÎ
|