Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
O gün (kiyamet gününde bakarsin ki) biz onlari, birbirine çarparak çalkalanir bir halde birakmisizdir; Sûr'a da üfürülmüs, böylece onlari bütünüyle bir araya getirmisizdir. (Kehf/99)

Bir Hadis:
Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi. (Tirmizi, Tıbb 1)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

ESMA ÜL HÜSNA -40

Allah’ın adıyla!

ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ

MÂLİKÜ’L–MÜLK
Bu ismi şerif; mülkün asıl ve daimi sahibi demektir.

Buna göre Allah (cc); bütün kainatın ve içindeki her şeyin asıl ve daimi sahibidir. Hepsini O yaratmış, O idare etmekte ve hepsinin üzerinde mutlak olarak tasarruf sahibidir.

Etrafımıza baktığımızda cansız cisimler, bitkiler, hayvanlar ve insanları görürüz. İnsanların diğerlerine hükmettiğini ve kontrolüne alıp istifade ettiğini görürüz. Bu nedenle de gördüğümüz maddi eşyanın her birinin, bir insana ait olduğunu ve bu insanın onların sahibi olduğunu düşünürüz.

Halbuki insanlar da, diğerleri de ve kainat içindeki bütün varlıklar da kendiliğinden var olamadığı gibi, kendi başlarına varlıklarını da sürdürememektedirler. Hepsini alemlerin Rabbi olan Allah (cc) yaratmıştır. Her birine bir takım özellikler vermiştir. Canlı varlıkların hayatlarını sürdürebilmesi için uygun bir hayat ortamı meydana getirmiştir. Tümü arasında mükemmel bir denge ve düzen oluşturmuş ve insanı hayatın merkezine alarak diğerlerini onun hizmetine vermiştir. Bu sebeple insan, onları kontrolüne alıp istifade edebilmektedir.

“Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O bir çocuk edinmemiştir, mülkünde ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir.” (Furkan 2)

Bundan dolayı insanın kendisi de ve sahip olarak göründüğü bütün maddi eşya da, asıl olarak onları yaratan, yaşatan ve idare eden Allah’a (cc) aittir. Allah (cc) var etmemiş olsaydı, insan, elindeki hiçbir maddi eşyayı var edemez ve asla sahip olamazdı. Allah (cc) yaşam için uygun ortam oluşturmaz ve yaşamalarına müsaade etmemiş olsaydı, insanın sahip olduğu bağ, bahçe, içlerindeki bitkiler, ağaçlar, sebze, meyve ve hayvanların hiç biri varlığını sürdüremez ve yaşayamazdı, bu konuda insan hiçbir şey de yapamazdı. İnsan da dahil olmak üzere, bütün varlığı yaratan, onları idare eden, varlıklarını sürdürmelerini sağlayan, her an kontrolünde tutan ve istediği gibi hükmedip her türlü tasarrufta bulunan yegane güç Allah’tır (cc).

“O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisine aittir ve Allah her şeye şahittir.” (Buruc 9)

O halde mülkün asıl ve daimi sahibi yüce Allah’tır (cc). İnsanlara her türlü nimeti bahşeden ve mülkünden onlara veren de O’dur. İnsanlar, O’nun dilediği kadarıyla mülkünden istifade eder ve üzerinde tasarrufta bulunabilirler. O (cc) ise, mülkünde dilediği gibi tasarruf eder, mülkünden dilediğine, dilediği kadar verir, dilediğinden alır. Hiç kimsenin de buna itiraz etme hakkı yoktur.

“Deki: ey mülkün sahibi Allahım! Dilediğine mülk verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin, hayır yalnız senin elindedir, muhakkak ki sen her şeye kadirsin.” (Al–i İmran 26)

ZÜL–CELÂLİ VEL–İKRAM
Bu ismi şerif; Celal ve İkram sahibi demektir. Celal; büyüklük, yücelik demektir. Dolayısıyla bu ismi şerif; kemalatın zirvesinde bulunan bir büyüklük ve yücelik sahibi olan, sonsuz kerem ve ikram sahibi olan manasındadır.

Buna göre Allah (cc); zatı, sıfatları ve fiilleriyle bir bütün olarak kemalatın zirvesinde olup yüceler yücesidir ve dolayısıyla ululuğun, büyüklük ve yüceliğin sahibidir. Bu büyüklük ve yüceliğe denk düşecek şekilde Kerîm’dir ve ikram sahibidir.

Büyük düşünen, büyük işler yapan, insanlara akıl ve fikriyle yol gösterip onlara öncülük eden ve elindeki imkanları insanların hizmetine sunan insanlar için; ‘ne büyük insan’, ‘çok büyük bir insan’, ‘yüce bir insan’ gibi tabirler kullanılır. Yani, diğer insanlara nispetle daha üstün özelliklere sahip olduğu ve daha büyük işler yaptığı için bu şekilde isimlendirilir.

Şu kainata ve içindekilere baktığımızda, bu anlamda sınırsız bir büyüklük ve hayale sığmayan bir yücelik görürüz. Aynı şekilde, dünya hayatındaki kusursuz düzen ve dengeye baktığımızda, insanlar ve diğer canlılar için oluşturulan hayat ortamı ve bu ortamda onlara sunulan sayısız güzellik ve nimetler ile ikram edilenlere baktığımızda, tarif edilemeyecek bir büyüklük ve kerem görülür. Bunlar ise; Allah’ın (cc) sonsuz büyüklük ve yüceliğinin eserleridir.

“Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.” (İnsan 20)

Allah (cc); zatıyla yücedir, sıfatlarıyla yücedir ve fiilleriyle yücedir. Büyüklük ve yüceliğin bütün özellikleri kemal derecesinde O’nun zatı, sıfatı ve fiillerinde vardır. O (cc); Azîm’dir, Aliyy’dir, Müteâlî’dir, Kebîr’dir, Celîl’dir. Büyüklük ve yüceliği ifade eden bütün kemal sıfatlar O’nundur. O (cc); Rahman’dır, Latîf’tir, Vehhab’tır, Kerîm’dir. Kullarına karşı son derece şefkatli, merhametli ve ikram edicidir. Bağış, lütuf ve ikramı ifade eden bütün güzel ve kemal sıfatlar O’nundur.

O halde alemlerin Rabbi olan Allah (cc); Celal ve İkram sahibidir. Büyüklük, yücelik, kerem ve ikram sahibidir.

“Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı yüceler yücesidir.” (Rahman 78)

EL–MUKSİT
Bu ismi şerif; çok adil olan, insaf ve merhameti çok olup bütün işlerini adalet ve merhamet üzere birbirine denk ve yerli yerinde yapan anlamlarına gelmektedir.

Buna göre Allah (cc); bütün işlerinde merhamet, adalet ve dengeyi gözetir. Varlıkları yaratmada, onları yaşatmada, aralarında hükmetmede adalet ve dengeyi gözetir.

Allah (cc); kainatı ve içindeki bütün varlıkları, yapılarıyla, özellikleriyle, varlıklarını sürdürmeleri ve yaşamlarıyla, birbirlerine nispetle konum, şekil ve fonksiyonlarıyla dengeli, uyumlu ve düzen üzere yaratmıştır. Etrafımıza baktığımızda, gördüğümüz bütün varlıklarda bunu müşahede edebiliriz.

İnsanların fiziki yapısı, boyu, sureti, organları, kendilerinden istifade ittiği büyük ve küçükbaş hayvanların yapısı, bitkilerin boyu, şekli ve yapısı, ağaçların şekli, yapısı, yüksekliği, verdikleri meyveler, bunların şekil ve büyüklükleri, yapı ve özellikleri, esen rüzgarın yapı ve özellikleri, yağan yağmurun taneleri ile bunların haricinde kalan diğer cisimleri düşünelim. Hepsinin arasında mükemmel bir uyum ve denge olduğunu görürüz. Bu; Alîm, Hakîm ve Kadîr olan Allah’ın (cc) yüce sanatı ve kusursuz eseridir. Her şeyi denge ve uyum içinde yaratıp yaşattığının göstergesidir.

Aynı şekilde Allah (cc), bütün insanlar ile diğer canlılar arasında merhamet, adalet ve dengeyi gözetir, aralarına uyum ve denge koyar, insanlar arasındaki sosyal hayatı denge ve uyum üzere devam ettirir. Eğer insanlar arasındaki sosyal hayatın gidişatı tamamen insan elinde olsa ve insan buna tamamen hükmedebilse, acaba nasıl bir tablo ortaya çıkardı? Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, hayat alt üst olurdu. Sosyal denge diye bir şey kalmazdı. Kim çöpçü olmak isteyecek, kim fakir olmak ve alt düzeydeki ağır işlerde çalışmak isteyecek, kim çiftçilik veya hayvancılık yapacak, kim kanalizasyonlarda, yer altı mahzenlerinde, dağ başlarında ve inşaatlarda çalışacaktı?..

Hayatın devam etmesi ve insanlar arasındaki sosyal dengenin oluşması için bu ve benzer işlerin yapılması kaçınılmazdır. Eğer insanın kendi tercihine bırakılsa, her halde bazı işleri kimse yapmazdı. Ancak görüyoruz ki insanlar arasında bu açıdan sosyal bir denge söz konusudur. Çiftçilik yapan da, hayvancılık yapan da, inşaat, yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi alt yapı işlerini yapan da, terzilik, kasaplık, manavlık, bakkallık, berberlik, tamircilik ve ev eşyası yapan da bulunmakta ve böylece insanlar birbirlerini tamamlamakta, sosyal hayatta ihtiyaç duydukları işler görülmektedir. Zahiren, bazı insanların refah ve bazı insanların sefalet içinde olduğu görünse de bu, söz konusu dengenin oluşması için sebepler zincirini meydana getirmektedir. Bunların hiç biri tesadüf değildir. Hayatın devamı ve sosyal yaşamın bir denge üzere bulunması açısından bunların olması kaçınılmaz olduğuna göre, hepsi bir hesap ve kitap iledir.

Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, insanlar bu dünyada bir hayat sınavından geçmektedir. Bir yandan bu olurken, diğer yandan her kes, bulunduğu hal ile ve sahip olduğu şeyler ile imtihan edilmektedir. Fakir, fakirlik haliyle, zengin, zenginlik hali ve zenginliğin beraberinde getirdiği yükümlülük ile imtihan edilmektedir. Şükreden ile nankörlük eden, hamd eden ile isyan eden, iyilik yapan ile kötülük yapan, Allah’a karşı kulluk görevini yapan ile Allah’ı tanımayanlar birbirlerinden ayrılacak ve Allah (cc); bütün bunlara karşılık vererek iyilere mükafat, kötülere mücazatta bulunacaktır. Hiç kimse yaptığıyla kalmayacak, Allah’ın (cc) adaleti her kes için tecelli edecektir.

Allah (cc), her işinde adaleti gözetip her işini yerli yerinde yaptığı gibi bunu bizlere de emretmektedir.

“Muhakkak ki Allah; adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl 90)

EL–CÂMİU
Bu ismi şerif; istediğini, istediği zaman, istediği yerde toplayan, hesap gününde bütün kullarını toplayan demektir.

Buna göre Allah (cc); her neyi ve kimi dilerse, dilediği zamanda ve dilediği yerde toplayabilir.

Kainatı ve içindekileri yaratan, yaşatan ve kontrolü altında tutan Allah’tır (cc). Hiçbir şey O’nun ilmi ve kudretinin dışında değildir. Bütün varlıklar üzerinde yegane tasarruf sahibidir. O halde, onları istediği yerde, istediği zamanda ve istediği şekilde toplamaya da kadirdir.

Bununla birlikte Allah (cc); hesap gününde bütün insanları toplayacak, onlardan hesap aldıktan sonra iyileri Cennette, kötüleri ise Cehennemde toplayacaktır.

“Kendinden başka ilâh olmayan Allah, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?” (Nisa 87)

Bilindiği gibi bu dünya hayatı bir sınavdan ibarettir ve insan, bu dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekilecektir. Bunun için Allah (cc) bu dünya hayatına son verdikten ve bütün insanların canlarını aldıktan sonra, hesaplarını almak ve durumlarına göre mükafat veya cezalarını vermek üzere onları tekrar diriltir ve hepsini bir araya getirip toplar. Bu, ruhlar aleminden sonra, ilk olarak insanların tümünün bir araya getirilip toplanmasıdır. Bu dünyada kim ne yapmışsa, ondan onun hesabını alır ve iyilik yapanları Cennete koyar, onları orada bir araya getirir. Bu da, iyilerin tümünün bir yerde bir araya getirilip toplanmasıdır. Kötülük yapanları ve cezayı hakkedenleri de Cehenneme koyar, onları da orada bir araya getirir. Bu da, kötülerin tümünün bir yerde bir araya getirilip toplanmasıdır. Böylece her kes, hakkettiği karşılığı bulur ve hakkettiği yere yerleştirilmiş olur.

“Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.” (Nisa 140)

“İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.” (Rum 15)

Allah (cc); her şey üzerine kadirdir. Bütün bunları yapmak O’na her hangi bir külfet getirmez. Öldükten sonra çürüyen ve suya, toprağa ve havaya zerreler halinde dağılan insan bedenini tekrar birleştirip bir araya getirmeye ve yeniden diriltmeye kadirdir.

“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır?” (Kiyamet 3)

Bu dünyada, hayat için lazım olan, birbirine benzeyen veya benzemeyen, aynı cinsten veya farklı cinsten olan nice şeyleri bir araya getirmeye, onları hayatın devamı için sebepler zincirinde birer halka kılıp bir arada tutmaya kadirdir.

“Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir. O dilediği zaman bunları bir araya toplamaya da kadirdir.” (Şura 29)

“Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor.” (Nur 43)

Dilerse; bu dünya hayatında bütün Mü’minleri bir araya getirir, aynı bayrak altında toplar, aralarında güçlü bir birlik meydana getirir. Rasulullah (sav) ve ardından gelen Hülefa–i Raşidin döneminde olduğu gibi.

“Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun, sonunda Allah sizi bir araya getirir. Allah şüphesiz her şeye Kadir'dir.” (Bakara 148)

Allah’a emanet olun.

M. ALİYÊ XERZÎ
 

Diger Basliklar
   ESMA ÜL HÜSNA -44
   ESMA ÜL HÜSNA -43
   ESMA ÜL HÜSNA -42
   ESMA ÜL HÜSNA -41
   ESMA ÜL HÜSNA -40
   ESMA ÜL HÜSNA -39
   ESMA ÜL HÜSNA -38
   ESMA ÜL HÜSNA -37
   ESMA ÜL HÜSNA -36
   ESMA ÜL HÜSNA -35
   ESMA ÜL HÜSNA -34
   ESMA ÜL HÜSNA -33
   ESMA ÜL HÜSNA -32
   ESMA ÜL HÜSNA -31
   ESMA ÜL HÜSNA -30
   ESMA ÜL HÜSNA -29
   ESMA-ÜL HÜSNA -28
   ESMA-ÜL HÜSNA -27
   ESMA-ÜL HÜSNA -26
   ESMA-ÜL HÜSNA -25
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git