Allah’ın
adıyla!
ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ
EL–MUHSÎ
Bu ismi şerif; her şeyin miktarını ve sayısını kamil bir şekilde bilen, hepsini
tek tek sayan anlamındadır.
Buna göre Allah (cc); varlık aleminde olan her ne varsa, hepsinin nerede
olduğunu, ne kadar miktarda olduğunu, sayısının ne olduğunu eksiksiz bir şekilde
ve kamil bir ilimle bilmektedir.
Allah (cc) her şeyin yaratıcısı olduğuna göre, her şeyin ilmi O’nda olduğuna ve
her şeyi bildiğine göre; her nerede olursa olsun ve her ne kadar olursa olsun,
onların miktarını ve sayısını bilmemesine imkan yoktur.
“And olsun ki onların hepsinin adedini bilmiş ve teker teker saymıştır. “
(Meryem 94)
“Yaratan hiç bilmez olur mu? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden
haberdardır. “ (Mülk 14)
Yaratma,
Allah’a mahsustur. O’ndan başka hiçbir kuvvet yaratma kudret ve imkanına sahip
değildir. Yaratma; mutlak bir ilim ve mutlak bir kudret gerektirmektedir ki bu,
mahluk olan hiçbir şeyde mevcut değildir. Kainattaki bütün varlıklar; mutlak bir
ilmin ve mutlak bir kudretin eserleridir. Alemlerin Rabbi olan Allah (cc); her
birini nasıl yarattığını, niçin yarattığını, her birine ne gibi özellikler
verdiğini ve hayatta ne gibi fonksiyonlar yüklediğini en iyi bilendir. Allah’ta
(haşa!) unutkanlık olmadığına, ilminde ve kudretinde herhangi bir azalma veya
çoğalma olmadığına göre, tüm bu varlıkların miktarlarını bütün ayrıntısına kadar
bilmektedir, insanlar nazarında sonsuz olsalar da sayılarını tek tek bilmekte ve
saymaktadır.
“O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber
verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her
şeye şahittir. “ (Mücadele 6)
EL–MUBDİ
Bu ismi şerif; varlıkları maddesiz ve örneksiz bir şekilde ilk baştan yaratan
anlamındadır.
Buna göre Allah (cc); kainatı ve içindeki bütün varlıkları yoktan yarattığı
gibi, yaratma konusunda herhangi bir örneğe ihtiyaç duymamaktadır.
İlmi gelişmelere baktığımız zaman, zincir halkaları gibi her biri bir diğerini
tamamlamakta, her bir gelişme, daha önceki bir ilmi gelişmeden istifade edilerek
meydana gelmiştir. İnsanların, günlük işlerinde kullandıkları ve sosyal hayatta
kendisinden istifade ettikleri eşyalara baktığımızda, her birinin kendine has
bir gelişim sürecinin olduğunu görürüz. Ve her biri, ya var olan bir canlıdan
örnek alınmıştır veya eşyanın tabiatında var olan bir özellikten istifade
edilmiştir. Çünkü insanoğlu, olmayan bir şeyi var edemediği gibi, bir kullanım
eşyası meydana getirdiği zaman da var olan maddelerden ve bu maddelerin sahip
olduğu özelliklerden istifade ederek bunu yapmaktadır. Yani insanoğlunun yaptığı
şey, maddenin yapısını ve sahip olduğu özellikleri keşfetmek ve bundan
yararlanarak kullanım eşyası yapmaktadır.
Allah (cc); ise böyle değildir. O’nun sahip olduğu Mubdi sıfatı, maddesiz ve
örneksiz bir şekilde yaratmayı ifade eder ki bu, ancak ve ancak O’na mahsus bir
şeydir.
“Allah'ın, yaratmayı nasıl başlattığını, sonra bunu(nasıl) tekrarladığını
görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. De ki: Yeryüzünde gezip
dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. İşte Allah bundan sonra
(aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır. Gerçekten Allah her şeye
kadirdir.” (Ankebut 19, 20)
EL–MUÎD
Bu ismi şerif; yaratmayı tekrar eden, yaratılanları yok ettikten sonra tekrar
yaratan anlamındadır.
Buna göre Allah (cc); yarattığı bütün insanların canlarını aldıktan sonra onları
ahiret hayatında tekrar diriltecektir.
Mubdi ve Muîd isimlerinin ikisi de, mana olarak yaratmayı ifade eder. Bu
bakımdan bu iki isim arasında bir ilişki vardır. Ancak Mubdi; maddesiz ve
örneksiz olarak ilk baştan yaratmayı ifade ederken, Muîd; daha önce yaratılmış
olanı, tekrar yaratmayı veya yaratılmış bir şeyin benzerini yaratmayı ifade
eder.
Etrafımıza baktığımızda, canlı varlıkların bir değişim ve dönüşüm içinde
olduklarını görürüz. Her gün insanlardan ve hayvanlardan bir kısmı ölürken,
yenileri dünyaya geliyor. Sonbahardan itibaren bitkiler ölüm yolculuğuna girip
kışın canlılıklarını yitirirken, baharla birlikte yeniden canlanmakta ve hayat
bulmaktadırlar. Toprak, ölümünden sonra dirilmekte ve hareketlilik
kazanmaktadır. Bütün bunlar, ilmi ve kudreti sonsuz olan Allah’ın (cc) Muîd
sıfatının aynı zamanda birer tecellileridir.
Asıl tecelli ise; kıyamet koptuktan ve Allah’ın dilediği bütün varlıklar yok
olduktan sonra, ahiret aleminde bütün insanların tekrar diriltilmesi ve onlara
hayat verilmesidir.
“Allah, ilkin mahlukunu yaratır, (ölümden) sonra da bunu (yaratmayı),
tekrarlar. Sonunda hep O'na döndürüleceksiniz.” (Rum 11)
Bu dünya hayatı bir imtihandan ibaret olduğu için, Allah (cc) insanları ilkin bu
dünyada yaratıp onları bir hayat sınavından geçirdikten sonra hepsini ve bu
dünya hayatının tümünü yok eder. Ancak imtihan sonunda insanların yaptıklarının
hesabını sormak, iyilik yapanlar ile kötülük yapanları birbirlerinden ayırıp her
birine yaptıklarının karşılığını vermek üzere onları ahiret aleminde tekrar
diriltir ve hayat verir. İşte bu, Allah’ın (cc) Muîd sıfatının tecellisidir.
“De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü
yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yasin 79)
Allah’a emanet olun.
M. ALİYÊ XERZÎ
|