Allah’ın
adıyla!
ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ
EL–VÂCİD
Bu ismi şerif; istediğini bulan, her şeye sahip olup hiçbir şeyden mahrum
olmayan anlamlarındadır.
Buna göre Allah (cc); hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, sıfatlarında kemal sahibi
olup kendisi için gerekli olan her şey zatında mevcut olan yegane varlıktır.
Vâcid;
vecede fiilinden isim olup kelime olarak bulan demektir. Buradaki bulma; arayıp
bulma, sonradan elde etme, daha önce sahip değilken sonradan sahip olma şeklinde
anlaşılmamalıdır. Allah (cc) için böyle bir şey asla düşünülemez. Çünkü Allah (cc),
her şeyin yaratıcısıdır, O’ndan önce hiçbir şey yokken hepsini yoktan O var
etmiştir. Her şeyin yaratıcısı iken, yarattığı şeylere nasıl ihtiyacı olur?
El–Vâcid ismi; uluhiyet sıfatlarında Allah için gerekli olan her şeyin bizzat
kendi zatında var olmasını, yani bütün bunları kendi zatında bulmasını ifade
eder. Zaten böyle olmazsa Allah’a (haşa!) eksiklik ve noksanlık izafe edilir ki,
o zaman böyle bir varlık yaratıcı olamaz. Halbuki Allah (cc); her şeyin
yaratıcısıdır, kendi varlığı ise yine kendi zatındandır, başlangıcı ve sonu
yoktur, zatında ve sıfatlarında hiçbir eksiklik ve yetersizlik yoktur, bütün
kemal sıfatlar O’nundur, her şey O’na muhtaç iken O hiçbir şeye muhtaç değildir.
Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, el–Vâcid ismi ortaya çıkmaktadır, yani
Allah (cc) kendi zatında bütün bunları bulmaktadır, kendi zatı dışında herhangi
bir şeye ihtiyaç duymamaktadır, ihtiyaç duyduğu her şey zaten kendi zatında
mevcuttur.
“En güzel isimler Allah’ındır…. . “ (A’raf 180)
“Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaçtır ancak O, hiç bir şeye
muhtaç değildir)” (İhlas 2)
EL–MÂCİD
Bu ismi şerif; şanı büyük, şerefli, keremi bol anlamlarına gelmektedir.
Buna göre Allah (cc); büyük şan ve şeref sahibidir, bütün fiilleri güzel ve
sahip olduğu şan ve şerefe uygundur, azametiyle, kudretiyle ve fiilleriyle
birlikte her türlü övgüye layıktır.
“Muhakkak ki Rabbimizin çok şanı yücedir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir
çocuk. “ (Cin 3)
Mâcid; mecd kökünden gelip, Mecîd ismi ile aynı anlamdadır. Ancak Mecîd, Macîde
göre mübalağa ifade eder. Mecd: asalet, şan, şeref, yücelik ve övgü anlamlarına
gelmektedir.
Bu yazı dizisinin 28. Bölümünde El–MECÎD ismi şerifi işlenmişti. El–MACÎD ismi
şerifi için oraya müracaat edilebilir.
EL–VÂHİD
Bu ismi şerif; bir, tek, bir olan anlamına gelmektedir.
Buna göre Allah (cc); zatında, sıfatlarında ve fiillerinde hiçbir ortağı
olmayan, eşi ve benzeri bulunmayan yegane varlıktır.
Vâhid, daha çok sayısal olarak birliği ve tekliği ifade etmek için kullanılır.
Bunun Allah’ın (cc) sıfatlarından biri olması, uluhiyet sıfatlarına sahip olanın
yalnız Allah olduğunu ifade eder.
“İlahınız tek bir ilahtır, O’ndan başka ilah yoktur. O, Rahman ve Rahim’dir.
“ (Bakara 163)
Vâhid kelimesi Allah’tan başkası için kullanıldığında, o cinsten bir taneyi
ifade eder. Raculün vâhidun denildiğinde, bir adam yani erkek cinsinden bir tane
anlamını ifade eder. Fakat kast edilen cinsten başkalarının da olmadığı anlamı
çıkmaz. Dolayısıyla bu isim, Allah’tan başkası için de kullanılmakta ve sayısal
açıdan tekliği ifade etmektedir.
Ancak Allah (cc) için kullanıldığı zaman, uluhiyet sıfatlarına sahip olan varlık
bakımından kullanıldığı ve bu bakımdan tekliği ifade ettiği için Allah’ın
zatında, sıfatlarında ve fiillerinde tek ve benzersiz olduğunu ifade eder. Yani
Allah (cc); uluhiyet sıfatlarına sahip olan bir ve tek varlık olduğu gibi, bütün
sıfatlarında ve fiillerinde de bir ve tektir.
EL–EHAD
Bu ismi şerif; ferd, tek, bütün yönleriyle bir, anlamındadır.
Buna göre Allah (cc); her yönüyle, zatıyla, sıfatlarıyla ve bütün fiilleriyle
tek olan, hiçbir konuda emsali bulunmayan varlıktır.
Vâhid ile Ehad anlam bakımından aynı gibi görünse de aslında eş anlamlı
kelimeler değillerdir. İkisi de birliği ve tekliği ifade eder ancak vâhid izafi
olup sayısal açıdan tekliği ifade ederken, ehad izafiyet ve sayısallıktan uzak
olup mutlak tekliği ifade eder, hiçbir açıdan bölünmüşlüğü veya çokluğu kabul
etmez. Vâhid, Allah’dan başkası için kullanılabildiği ve kullanıldığı şeyin
cinsinden bir taneyi ifade ettiği halde, ehad Allah’tan başkası için
kullanılamaz çünkü Allah’tan başka hiçbir varlık cinsi itibariyle tek ve
benzersiz değildir. Ehad, vâhid kelimesinden daha şümullü olup onu kapsarken,
vâhid kelimesi ehad kelimesini kapsamaz. Onun için raculün vâhidun (bir adam)
denilir ancak raculün ehadün (varlığıyla, cinsiyle ve özellikleriyle tek olan
adam) denilmez. Vâhid, daha çok olumlu cümlede kullanılır, ehad ise daha çok
olumsuz cümlede kullanılır. Mesela; vâhid kelimesi kullanılarak: ‘Birini gördüm’
denilir ve burada insan cinsinden birinin görüldüğü anlaşılır. Ancak bu görme,
umumu ifade etmez. Fakat ehad kelimesi kullanılarak: ‘Birini görmedim’
denildiğinde, hiç kimsenin görülmediği anlaşılır ve bu umumu ifade eder.
Dolayısıyla ehad ismi; Allah’ın bütün yönleriyle tek olduğunu ifade etmekle
birlikte, daha çok, uluhiyet sıfatlarına sahip O’ndan başka hiçbir varlığın
bulunmadığını ifade eder. Yani Allah ehad’tir dendiğinde; O’nun birliği ve
tekliği ifade edilmekle birlikte, daha çok, O’nun gibi başka bir varlığın
bulunmadığı, eşinin, benzerinin ve ortağının olmadığı, dolayısıyla mutlak manada
tek olduğu kast edilir.
“De ki: O Allah (ehad’tir) tektir. Allah, samettir. Doğurmamış ve
doğurulmamıştır. Hiçbir şey O’na denk değildir.” (İhlas suresi)
Allah’a emanet olun.
M. ALİYÊ XERZÎ
|