Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
''Apaçık Kitab'a andolsun; Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten Biz uyaranlarız. Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.'' (Duhan: 2-4)

Bir Hadis:
Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Adem (as) o gün yaratılmış, o gün cennete konulmuş, o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de ancak Cuma gününde kopacaktır. (Müslim, Cum'a 5)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

ESMA ÜL HÜSNA -41

Allah’ın adıyla!

ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ

EL–ĞANİYY

Bu ismi şerif; her şeyden müstağni olup hadsiz ve hesapsız bir şekilde zengin olan demektir.

Buna göre Allah (cc); sınırsız bir zenginliğe sahiptir ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.

İnsanlar, tarih boyunca zengin olmak istemiş ve zenginlik uğruna büyük çabalar sarf etmişlerdir. Altın, gümüş, hayvanlar, araziler, sanat ve zanaat teknik ve aletleri gibi şeylere sahip olmak ve hayatlarını zenginlik içerisinde geçirmek istemişlerdir. Ferdi ve ailevi ihtiyaçların yanında, zamanın ve şartların gerektirdiği diğer her türlü ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılayabilmek, istediği şekilde ve rahatlık içinde yaşayabilmek, başkalarına muhtaç olmamak ve tabi bütün bunlar için servet ve imkan sahibi olmak istemişler ve bunun için her türlü mücadeleyi yapmışlar. Çalışmış ve ter dökmüşler, savaşmışlar, öldürmüş ve öldürülmüşler, çalmış ve soygun yapmışlar, hile yapıp aldatmışlar, kandırmış ve kandırılmışlar, her türlü zulüm, zorbalık, baskı, şiddet ve fitneye bulaşmışlar. Bunların hepsi, zengin olmak için.

Buna rağmen çoğu insan zengin olamamakta, isteyip arzu ettiği şeyleri, servet ve imkanları elde edememektedir. Zengin olanların çoğu ise, zenginliği sebebiyle şımarmakta, gururlanıp kibirlenmekte, insanlara üstten bakmakta, nefsi arzularını tatmin etmek için her türlü haram ve kötülüğe bulaşmaktadır.

“……Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.” (Rad 26)

“Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi?...............” (Bakara 258)


Halbuki insan, hiçbir zaman gerçek manada zengin olamamakta, sahip olduğu zenginlik kendisini başkalarına muhtaç olmaktan kurtaramamakta, başına gelmesini arzu etmediği ölümcül bir hastalığa, kaza, bela ve musibete karşı zenginliği hiçbir fayda verememektedir. Bir kazada gözlerini kaybetse, dünyanın bütün mücevherleri kendisinin olsa dahi onları geri getirememektedir. Çaresiz bir mide hastalığına yakalansa, dünyanın tüm bankaları kendisinin olsa, istediği yemekleri yiyemeyecektir. Allah (cc) dilemedikten sonra; insanüstü çabalar gösterse, yine zengin olamayacak, zengin ise hiç ummadığı yerden başına gelen bela ve musibetlerle bir anda tüm varlığını yitirecektir.

İşte zenginlik, insana nispetle böyledir ve insan, zayıftır, eksiktir, her hal ü karda muhtaçtır. O halde dünyanın bütünü bir insanın olsa, yine de o insan mutlak manada zengin sayılmaz ve muhtaç olmaktan kurtulamaz.

Allah’ın (cc) zenginliği ise, böyle değildir. O, hiçbir şeye muhtaç değildir. O’nun yanında yok ya da mümkün olmayan diye bir şey yoktur. Her ne dilerse, dilediğine sahip olmaktadır. Bununla birlikte zatı, ihtiyaç duyduğu her şeye kamil bir şekilde sahiptir, dolayısıyla zatında ve aynı zamanda sıfatlarında herhangi bir eksiklik söz konusu değildir ve bunun içindir ki herhangi bir şeye ihtiyaç duymaz. O’nun için bir şeyin var olması veya yok olması, az olması veya çok olması arasında herhangi bir fark yoktur. Çünkü dilediğini, dilediği kemiyet ve keyfiyette yoktan var ettiği gibi, dilediğini, dilediği zamanda ve şekilde yok eder.

O halde Allah (cc); mutlak zengin olduğu gibi, zenginliğine asla ve asla nihayet yoktur. Bütün hazineler O’nun elindedir. Mülk O’nundur.

“Ey insanlar! Sizler Allah'a muhtaç olan fakirlersiniz. Allah ise hiçbir şeye muhtaç olmayan zengindir ve her türlü övgüye layıktır.” (Fatır 15)

EL–MUĞNÎ

Bu ismi şerif; dilediğini, dilediği şekilde zengin eden demektir.

Buna göre Allah (cc); her kimi dilerse, dilediği şekilde ve dilediği kadar zengin eder.

Bu dünya hayatı imtihandan ibarettir ve insanların tümü yaptıklarından dolayı ahirette hesaba çekilecektir. Bu bakımdan zenginlik ve fakirlikle de imtihan edilirler. Dolayısıyla Allah (cc); bizim bilmediğimiz ve ancak kendisinin bildiği hikmetlere binaen, bazı insanları zengin eder, bazılarını ömürlerinin sonuna kadar zengin olarak yaşatır. Bazılarını ise fakir bırakır, zengin iken elindeki varlığını alıp fakir yapar. Kıyamet günü ise onlardan, içinde bulundukları halin gereklerini yerine getirip getirmediklerini, sabredip etmediklerini, şükredip etmediklerini sorar.

“Şüphesiz zengin eden de fakir eden de O’dur.” (Necm 48)

Mülk Allah’ındır. O, mülkünde dilediği şekilde tasarruf eder. Kulları üzerinde de her türlü tasarrufa sahiptir. Her şey O’nundur ve O, her şeyin Rabbidir. Dolayısıyla dilediğini zengin ve dilediğini de fakir kılar. Ancak Allah (cc) bütün işlerini hikmetle yapar, kimi neden zengin ve kimi neden fakir kıldığını ancak O bilir. Bununla birlikte, bütün işlerinde adalet ve denkliği gözetir, hiçbir işinde kullarına haksızlık yapmaz.

Allah (cc); zengin etmek istediği kullarına esbap hazırlar. Bu sebepler birbirlerini tamamlar ve o kulların zengin olmaları için uygun ortam ve şartlar oluşur. Allah’ın (cc) dilediği zamana kadar ve dilediği şekilde bu devam eder. Ancak burada şu hususu hatırlatmakta fayda vardır; Allah’ın zengin kıldıkları iyi, fakir kıldıkları kötü kullardır gibi yanlış bir düşünceye kapılmak yanlıştır. Bazı kullar vardır ki; Allah (cc) onları sever, onlara mal, servet ve makam verir. Çünkü bu kullar, sahip olduklarıyla Allah yolunda mücadele eder, o yolda harcarlar ve kullara hem maddi ve hem de manevi pek çok faydaları dokunur. Bazı kullar da vardır ki; Allah’ı hiç tanımaz, O’na asla kulluk etmez, sadece ve sadece dünya hayatını isterler, Allah da onlara istedikleri dünya hayatını, mal ve mülkünü verir. Çünkü onların ahirette hiçbir nasipleri yoktur. Zaten kendilerine verilen zenginliği de, onların küfrünü artırır.

Bu gibi tiplerin nasipleri sadece bu dünya hayatında olduğu için, kullarına karşı her hal ü karda rahman olan Allah (cc) onlar hakkında şöyle buyurmaktadır: “Eğer insanlar (onlara kanarak) küfre sapan bir ümmet haline gelmeyecek olsalardı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları koltukları gümüşten yapar ve altın ziynetlerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katında O'na karşı gelmekten sakınanlaradır.” (Zuhruf 33,35)

Bazıları da vardır ki; zengin oldukları zaman Allah yolunda harcayacaklarını ve Allah’a olan kulluklarını artıracaklarını söylerler. Allah (cc) ise onlara hikmetle muamele eder, istedikleri zenginliği verir, onların gerçek yüzlerini ortaya çıkarır. Bakarsın ki onlar, sözlerini unutmuş ve birer günahkar olmuşlardır.

“Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.” (Mü’minun 55, 56)


Bazıları ise; Allah’a karşı samimidirler, ancak zavallı ve zayıf iradelidirler, kendileri hakkında yanılgıya düşmektedirler, Allah’tan zenginlik istedikleri halde Allah onları zengin kılmamaktadır. Çünkü zengin olduklarında günaha dalacak ve zarar göreceklerdir. Bunu bilen Allah (cc), onlara karşı şefkat ve merhametle muamele eder, onları bu halden korur ve istediklerini vermez.

Neticede bu dünya bir imtihandan ibarettir ve her insan, amelleriyle ve içinde bulunduğu hal ile imtihandan geçirilmektedir. Allah (cc),kullarından bazılarını zengin, bazılarını fakir kılar, zengin ettiğinden zenginliğin, fakir ettiğinden ise fakirliğin gereklerini sorar. Önemli olan, insanın içinde bulunduğu halin gereklerini yerine getirmesidir. Ahirette; kişi zenginlik veya fakirlik ile değil, zengin olanın ne ölçüde şükrettiği ve zenginliğini hangi yolda sarf ettiği, fakir olanın ise ne ölçüde sabrettiği ile hesaba çekilecektir.

EL–MÂNİU
Bu ismi şerif; dilemediği bir şeyin meydana gelmesine müsaade etmeyip engel olan demektir.

Buna göre Allah (cc); dilemediği bir şeye mani olur ve onun olmasını engeller.

İnsan, her yönüyle eksiktir. Aklı ve bilgisi her şeye yetmez. Yapacağı bir işin neticesini bilemez. Önünde nelerin olduğunu ve nelerle karşılaşacağını bilemez. Bununla birlikte, pek çok işe koyulur ve pek çok istek ve arzularda bulunur. Yaptığı iş de, istek ve arzuları da bitmez.

Ancak bütün işler Allah’ın emrine bağlıdır. Hiçbir iş yoktur ki Allah’ın izniyle olmasın. Bir yaprak dahi Allah’ın bilgisinin ve izninin dışında yere düşmez. Allah (cc), bir takım işlere, insanın bir takım istek ve arzularına müsaade etmez ve onlara mani olur. Bunları da sebeplere bağlar ve olmamaları yönünde sebepleri devreye koyar.

Allah (cc); hayırlı işlere mani olmaz, kendisine yönelen ve istekte bulunan kullarının isteklerini de geri çevirmez, isteklerini, onların lehine olacak şekilde ya bu dünyada veya ahirette yerine getirir veya başka hayırlı bir işe tebdil eder. Ancak dilemediği ve razı olmadığı işlere müsaade etmez ve onlara mani olur. Dilerse; Mü’min kullarının zararına olacak bela, musibet ve felaketleri önler, şer güçlerinin onlara yönelik oyun ve tuzaklarına mani olur, Müslüman toplum içine sokulmak istenen fitnelerin yer etmesini engeller. Bu yönde yapılan girişimlerin sonuç vermemesi için esbap hazırlar.

“Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?.....” (Fil suresi 1,2)

“Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır.” (Al–i İmran 54)


Allah’a emanet olun.

M. ALİYÊ XERZÎ
 

Diger Basliklar
   ESMA ÜL HÜSNA -44
   ESMA ÜL HÜSNA -43
   ESMA ÜL HÜSNA -42
   ESMA ÜL HÜSNA -41
   ESMA ÜL HÜSNA -40
   ESMA ÜL HÜSNA -39
   ESMA ÜL HÜSNA -38
   ESMA ÜL HÜSNA -37
   ESMA ÜL HÜSNA -36
   ESMA ÜL HÜSNA -35
   ESMA ÜL HÜSNA -34
   ESMA ÜL HÜSNA -33
   ESMA ÜL HÜSNA -32
   ESMA ÜL HÜSNA -31
   ESMA ÜL HÜSNA -30
   ESMA ÜL HÜSNA -29
   ESMA-ÜL HÜSNA -28
   ESMA-ÜL HÜSNA -27
   ESMA-ÜL HÜSNA -26
   ESMA-ÜL HÜSNA -25
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git