Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
ES-SELAM Bu ism-i şerif; kavram olarak emniyet ve selameti ifade eder. Buna göre Allah (cc); her türlü arıza, kusur, ayıp, eksiklik ve yok olmaktan uzak ve münezzehtir. Bununla birlikte kullarını her türlü tehlikelerden selamete erdiren, onlara emniyet ve güven bahşeden anlamlarına gelmektedir.
Bu isim; Kuddüs ismi ile yakın bir anlam ifade etmekte ise de daha çok gelecekle alakalıdır. Yani Allah (cc); gerek zatında ve gerekse sıfatlarında hiçbir değişikliğe uğramayacak, ezelde nasıl ise ebette de öyle olacaktır.
Bu dünya imtihan diyarı olduğundan, bunun gereği olarak insan bir yandan sürekli imtihandan geçirilmekte ve dolayısıyla halden hale geçerek pek çok sıkıntıyla karşılaşmaktadır. Diğer yandan yine imtihan gereği; akıl, ilim, imkan, güç ve kabiliyet açısından kamil olmadığından hiçbir konuda kendine yetmemekte, muhtaç olmaktan kurtulamamaktadır. O nedenle her açıdan eksik, aciz ve muhtaç durumdadır.
İnsan; her an hastalık, kaza, bela, musibet, deprem ve sel gibi hadiselerle karşı karşıyadır. Çoğu zaman bunlar karşısında çaresiz kalmaktadır. Bu nedenle emniyet ve selamette kalmak için sürekli çalışıp çaba sarf etmekte ve pek çok çarelere başvurmaktadır.
Ancak yine de bunlardan kurtulamamaktadır.
Çünkü akıl, ilim, kabiliyet, imkan ve güç açısından bunların üstesinden gelebilecek kadar yeterli değildir, bunlar karşısında yetersiz ve aciz kalmaktadır.
Eğer insanoğlu güç yetirebilseydi; bütün hastalıkları yok eder ve hastalıksız bir dünya oluştururdu, doğal afetlerin hepsinin önüne geçer ve afetsiz bir hayat kurardı, yaşlılığın ve hatta ölümün önüne geçmeye çalışırdı.
Fakat bunlara ne gücü yeter, ne de öyle bir imkan ve kabiliyete sahiptir.
İşte bütün bunlar karşısında Mü’min kul; evvela yetersizliğini, eksikliğini ve acizliğini görüp kabul etmeli, her türlü eksiklik ve acizlikten münezzeh olan Allah’a her an ve her hususta muhtaç olduğunu unutmamalı, daima O’na baş vurmalı, korkudan, her türlü şerden, kaza, bela ve musibetten emniyete ve selamete kavuşmak için O’na sığınmalı, O’na müracaat etmeli ve O’ndan istemelidir. Çünkü O (cc), Selam’dır, kendisi her türlü arıza ve eksiklikten münezzeh olduğu ve salim bulunduğu gibi, kullarına da emniyet ve selamet verendir.
EL-MÜ’MİN Allah’ın (cc) bu ism-i şerifi; iman ve güven veren, her türlü şüphe ve tereddütleri kaldırıp gideren demektir. Gönüllere iman bahşeden, kendisine sığınanlara eman verip onları koruyan ve emniyete kavuşturan, dilediği kullarına iman ve hidayet bağışlayarak onlardan şüphe ve tereddütleri kaldıran anlamlarına gelmektedir.
Kalpler Allah’ın (cc) elindedir. Dilediği gibi hükmeder. İnsan, sadece irade ve gayret sahibidir. Neticeler ise, her şeye hükmeden âlemlerin rabbine aittir. Ancak Allah (cc), kullarına karşı son derece merhametli ve adildir. Onları asla yalnız ve çaresiz bırakmaz. Kendisinden dilediklerinde, ihtiyaç ve çaresizlik içinde bulunduklarında kullarına yardımda bulunur, kalplerindeki korkuyu giderir, onlara emniyet ve güven verir.
Bu nedenle her türlü korkudan ve endişeden emin olmak için Allah’a (cc) iltica edip O’na sığınılmalıdır ki, Allah (cc) korku ve endişeleri kaldırıp emniyet ve güven versin. Çünkü kendisine sığınan Mü’min kullarının kalplerine güven hissi verip kalplerindeki korkuyu, tedirginliği, telaşı, endişeyi kaldıran, onları gerek dünya ve gerekse ahiret hayatında korkudan emin kılıp emniyete kavuşturan, bunun için gerekli esbabı hazırlayan O’dur. Mü’min kulunun işlerini yoluna koyan ve onu koruyup gözeten yalnız ve yalnız Allah’tır (cc), ondan başkası bunu yapmaktan acizdir.
“O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka ilah yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, Selam’dır (selâmet verendir), Mü’min’dir (emniyete kavuşturandır)…….” (Haşr 23)