Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'a ortak kosanlar, kendilerinin kâfirligine bizzat kendileri sahitlik ederlerken, Allah'in mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onlarin bütün isleri bosa gitmistir. Ve onlar ateste ebedî kalacaklardir. Tevbe/17

Bir Hadis:
Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu? ''Evet!'' buyurdular. Pekiyi cimri olur mu? dedik, yine: ''Evet!'' buyurdular. Biz yine: Pekiyi yalancı olur mu? diye sorduk. Bu sefer: ''Hayır!'' buyurdular. (Muvatta, Kelam 19)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

ÜMMET / M. ALİYÊ XERZÎ

KUR’AN VE HADİSLERDE GEÇEN KELİME VE KAVRAMLARLA İSLAMİ ANLAYIŞ -10-

 

KUR’AN VE HADİSLERDE ÜMMET :

Ümmet; kelime olarak yol, din, cemaat, nesil gibi anlamlara gelmekle birlikte, geniş anlamıyla topluluk demektir.

Istılahtaki manası ise; aynı dine tabi olanlar demektir. Bu bakımdan alimlerin çoğu ümmet kelimesini Müslümanlar için kullanmışlardır.

Allah (cc); Hz. Adem’den (as), Hz. Muhammed’e (sav) kadar her dönemde insanlara peygamberler göndermiş, onlara kendini tanıtmış, hayatın hakikatlerini bildirmiş, bir hayat sınavından geçirildiklerini, öldükten sonra diriltilip bu dünyada yaptıklarından hesaba çekileceklerini, bu nedenle peygamberlerin getirdikleri ve kendilerine yaşam biçimi olarak sunulan dine uymalarını istemiştir.

Bu yüzden peygamberlere tabi olanlar, tabi oldukları peygamberin ümmeti olarak ifade edilmişlerdir. Son peygamber Muhammed (sav) geldikten sonra ise iman edip O’na tabi olanlar, Muhammed ümmeti veya İslam ümmeti adını almıştır. Dolayısıyla Peygamberler birer imam, onlara tabi olanlar da onların ümmeti olarak ifade edilmiştir. Nitekim imam ile ümmet aynı kökten gelmektedir.

Kur’an ve hadislerde bildirildiğine göre, insanların dışında kalan hayvanlar da birer ümmettirler. Mesela; Kur’an’da : “Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki (onlar da) sizin gibi birer ümmet olmasınlar” (En’am 38) diye buyrulmaktadır. Aynı şekilde bir hadiste : “Karınca, ümmetlerden biridir" (Müslim) diye buyrulmuştur. Bir başka hadiste de köpeklerin bir ümmet oldukları bildirilmiştir. (Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace)

İslam, İnsanları; dilleri, ırkları, renkleri, cinsiyetleri veya sahip oldukları diğer özelliklerine göre ayırmaz. İslam; insanları inanç ve bunun üzerine bina edilen amelleriyle değerlendirir. Dolayısıyla insanları, inananlar (Müslümanlar) ve inanmayanlar (Gayri Müslimler) olarak ikiye ayırır. Bütün Müslümanları da İslam ümmetinin birer üyesi olarak görür.

İslam ümmeti bünyesinde çeşitli dilleri konuşanlar, çeşitli ırklara ve renklere mensup olanlar bulunabilir. Bunlar, ümmet içinde asla ayrılık ve problem konusu olmaz. Çünkü Müslümanlar arasında esas olan inançtır, onları bir araya getiren, birleştiren, ümmet yapan, kardeş kılıp birbirlerine karşı sorumluluk yükleyen inançtır. Dolayısıyla dilleri, renkleri ve ırkları ne olursa olsun, bütün Müslümanlar İslam nazarında tarağın dişleri gibi eşittirler, kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü ve ayrıcalığı söz konusu edilmez. Nitekim Kur’an’da konuyla ilgili şöyle buyrulmaktadır : “Ey insanlar! Doğrusu sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah'ın yanında en üstün olanınız, (Allah'ın emirlerine karşı gelmekten) en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir ve her şeyden haberdardır" (Hucurat 13)

Veda haccı sırasında Rasulullah da (sav) konuyla ilgili olarak şunları dile getirmiştir : "Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz birdir. Hiçbir Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur ve hiçbir Arap olmayanın da hiçbir Araba üstünlüğü yoktur. Siyah renkte olanın hiçbir beyaz renkte olana, beyaz renkte olanın da hiçbir siyah renkte olana üstünlüğü yoktur. Üstünlükler ancak takva iledir. Şüphesiz ki Allah katında en değerliniz Allah'tan en çok sakınanınızdır. ……" (Beyhaki)

Başka bir hadiste de yine şöyle buyurmuşlardır : "Allah Teala kıyamet günü sizin soyunuzdan sopunuzdan sormayacaktır. Şüphesiz ki Allah katında en üstün olanınız kötülüklerden en çok sakınanınızdır." Diğer bir hadisin ifadesi de şöyledir: "Allah sizin mallarınıza ve şekillerinize bakmaz, fakat o sizin kalplerinize ve amellerinize bakar." (Müslim, İbn Mace)

Bunun için Müslümanın; mensubu olduğu ümmete karşı görev ve sorumlulukları vardır. Ümmetin genel maslahatlarını gözetme, onu her türlü tehlike ve saldırılara karşı savunma ve faydasına olan işlere iştirak etme konusunda sorumluluk taşımaktadır. Böylelikle bütün Müslümanlar; İslam ümmetinin dertleriyle dertlenmek, sorun ve sıkıntıların halli için (velev ki bir dua ile bile olsa) katkıda bulunmaya çalışmak, kimden gelirse gelsin İslam ve İslam ümmetine yönelik her türlü tehlike ve saldırılara karşı ümmeti/ümmetin mağdur ve mazlum kesimlerini savunmak, İslam ümmetinin vahdetinin sağlanması, muhafazası ve yeryüzünde hak ettiği yeri alması için çalışmakla sorumludurlar.

İslam düşmanları yakın tarihimizde çeşitli saldırı ve oyunlarla Ümmeti zayıf düşürmüş, aralarına suni sınırlar koyarak çok sayıda devletler meydana getirmiş ve böylece parçalara ayırıp kontrol edilebilecek güçsüz bir hale getirmişlerdir. Bununla birlikte, zayıf düşen ümmet arasına çeşitli beşeri ideolojileri ve gayri İslami sistemleri yerleştirmiş ve ümmete manen de darbe vurmayı başarmışlardır. Buna karşılık Müslümanların; silkinip kendilerine gelmeleri, özlerine dönmeleri, dinlerine ve mensubu oldukları İslam ümmetine sahip çıkmaları gerekirken, ne yazıktır ki bu ateşe daha çok odun taşımışlardır. Ümmet kavramını arkalarına atmış, dil, ırk, mezhep, meşreb gibi kavramlarla aralarına kalın duvarlar çekmişlerdir. Böylece İslam ümmeti çok sayıda fırkalara ayrılmış ve her biri diğerine tamamen yabancılaşmıştır.

Bu hal, İslam ümmetinin ve Müslümanların layık olduğu bir hal değildir.

Bu gün; bu hale razı olmayan, İslam dininin, İslam ümmetinin ve Müslümanların hak ettiği yere gelmesi için mücadele veren gayretli Müslümanlar dünyanın her yerinde varlıklarını hissettirmektedirler. Bunların önünün alınması ve İslami mücadelenin engellenmesi için İslam düşmanları da var güçleriyle çalışmakta, Müslümanları terörist ilan edip bu vesileyle üzerlerine gitmektedirler. İşin üzücü tarafı ise, Müslüman olarak bilinen bazı tanınmış şahıs ve kesimlerin de aynı istikamette tavır sergilemeleridir.

Halbuki yüce Allah (cc); Kur’an’da İslam ümmetinin özelliklerini vurgularken, üstünlüklerini haber vermiş, hayırlı bir ümmet olduklarını bildirmiş, dinlerine, birbirlerine sahip çıktıklarını ve insanlara hakkı tebliğ edip yeryüzüne adaleti yerleştirdiklerini ifade etmiş ve bu güzel hasletlerinden dolayı övmüştür.

Bu hasletler haber verilip övülürken, Müslümanların ümmet olarak böyle olmaları gerektiği, ancak böyle olurlarsa gerçek manada İslam ümmeti olacakları konusuna dikkat çekilmiştir.   

Şimdi Kur’an ve hadislerde geçen ümmet kavramıyla ilgili ayet ve hadislerden birkaç tanesine bakalım.

"Sizden; hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir ümmet (topluluk) olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir" (Al-i İmran 104)

"Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men edersiniz ve Allah'a inanırsınız" (Al-i İmran 110)

“Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.” (Yunus 10)

“Rabbin dileseydi, kesinlikle bütün insanları bir tek ümmet yapardı. Oysa ihtilaf edip duracaklardır.” (Hud 118)

“Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine şahidler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun.” (Bakara 143)

Rasulullah (sav) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır : "Bu ümmet (İslam ümmeti), diğer ümmetlere karşı üstün kılındı" (Ahmed b. Hanbel)

Rasulullah (sav) bir başka hadiste şöyle buyurmuşlardır : "Her ümmet kendi peygamberine tabi olur" (Buhari)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Muhakkak ki Allah bu ümmet için her yüz senenin başında, kendisine dini tecdîd edecek kimse(ler) gönderecektir." (Ebu Davud)

Kays İbni Ubad (ra) anlatıyor : "Ben ve el-Eşter en-Neha'i, Hz. Ali’nin (ra) yanına gittik. Kendisine: "Rasulullah (sav), bütün insanlara şamil olmayan hususi bir talimde bulundu mu?" dedik. Bize: “…….Mü'minlerin kanı eşittir. Onlar kendilerinden başkalarına karşı tek bir el gibidirler……” dedi. (Ebu Davud, Nesai)

Allah’a emanet olun.

M. ALİYÊ XERZÎ

Diger Basliklar
   ESMA ÜL HÜSNA -44
   ESMA ÜL HÜSNA -43
   ESMA ÜL HÜSNA -42
   ESMA ÜL HÜSNA -41
   ESMA ÜL HÜSNA -40
   ESMA ÜL HÜSNA -39
   ESMA ÜL HÜSNA -38
   ESMA ÜL HÜSNA -37
   ESMA ÜL HÜSNA -36
   ESMA ÜL HÜSNA -35
   ESMA ÜL HÜSNA -34
   ESMA ÜL HÜSNA -33
   ESMA ÜL HÜSNA -32
   ESMA ÜL HÜSNA -31
   ESMA ÜL HÜSNA -30
   ESMA ÜL HÜSNA -29
   ESMA-ÜL HÜSNA -28
   ESMA-ÜL HÜSNA -27
   ESMA-ÜL HÜSNA -26
   ESMA-ÜL HÜSNA -25
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git