KUR’AN VE HADİSLERDE GEÇEN KELİME VE KAVRAMLARLA İSLAMİ ANLAYIŞ (6 ) Din; kelime olarak birçok anlama gelmektedir. Bunlar; üstünlük, egemenlik, emir, itaate zorlamak, birine biat etmek ve onun hizmetine girmek, onun hakimiyetini kabul etmek, şeriat, kanun, yol, mezhep, millet, adet, ceza, mükafat, muhakeme, hesap. Dikkat edilecek olursa, din kelimesinin karşılığı olan bu anlamlar dört temel hususu ifade etmektedir ki bunlar; -Bir otoriteyi ifade etmektedir -Bu otoriteye boyun eğmeyi ifade etmektedir -Bir düzeni ifade etmektedir -Bir yargılama ve karşılık bulmayı ifade etmektedir. İşte din kavramı, bütün bunları içinde barındırmaktadır ve bütün bunları ifade etmek için kullanılmıştır. Istılahtaki manası ise; Allah’ın (cc), peygamberleri (as) vasıtasıyla kullarına tebliğ ettiği emir ve yasakların bütünü. Hususen, son peygamber Muhammed (sav) ile gönderilen İslam. Din kavramının ifade ettiği bu hususiyetlerden dolayı, Allah’ın (cc) emir ve yasaklarından oluşan ilahi sistem bir din olduğu gibi, insan kaynaklı beşeri sistemler de birer dindir. Yani beşeri bütün ideolojiler, doktrinler, fikir sistemleri, dünya görüşleri, inanç veya hukuk sistemleri ve sonu “izm” ile biten bütün sistemler birer dindir. Kapitalizm, Emperyalizm, Sosyalizm, Komünizm, Siyonizm, Kemalizm, Faşizm ve hakeza hepsi birer beşeri dinlerdir. Buradan şu sonucu çıkarmak mümkündür; “Hiçbir insan dinsiz değildir.” Çünkü her bir insan; ya Allah’a (cc) inanıp onun dinini din edinmektedir veya başka herhangi bir inanç ve sistemi benimseyip ona uymakta ve dolayısıyla onu din edinmektedir. Hiçbir insan kendisini bunlardan tamamen soyutlayamaz. Hiçbir insan; sıfır inanç, sıfır fikir, sıfır dünya görüşü, sıfır bakış açısı konumunda değildir. Mutlaka inandığı, benimsediği ve uyduğu bir şey vardır. Bu ya ilahi kaynaklı olur veya beşeri kaynaklı olur. Kur’an’ı Kerim ve hadislerde din kavramı, yukarıda ifade edilen bütün anlamlarıyla geçmektedir. Ancak hak din ve batıl dinler diye bir ayırım yapmaktadır. Allah’tan (cc) gelen ve peygamber (sav) tarafından bildirilenleri hak din, bunun dışındakileri (kimden gelirse gelsin ve adı ne olursa olsun) batıl dinler olarak ifade etmektedir. Hak din olan İslam’ı tek geçerli din olarak emreder, bunun dışındaki bütün dinleri geçersiz ilan edip reddeder. Şimdi Kur’an ve hadislerde geçen din kavramlarından birkaç tanesine bakalım. “Allah nezdinde hak din İslam’dır.” (Al-i İmran 19) “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bu (din) ondan asla kabul olunmaz……” (Al-i İmran 85) “ O; dinini bütün dinlere üstün kılmak için, Rasulünü hidayet ve hak din ile gönderendir. İsterse müşrikler hoşlanmasın.” (Tevbe 33) "Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din tamamıyla Allah'ın oluncaya kadar, onlarla savaşın..." (Enfâl, 39) "Allah'ın yardımı ve fetih gelince, insanların grup grup Allah'ın dinine girdiklerini görünce, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Şüphesiz ki O, tevbeleri çok kabul edendir." (Nasr, 1-3) Ebu Said (ra) diyor ki: "Rasulullah (sav) şöyle buyurdular: ‘Kim Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, Resul olarak Muhammed'i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)' derse cennet ona vacip olur". (Ebu Davud) Bu ayetlere ve hadise dikkat edilecek olursa, Allah (cc) ; İslam dininin kendi dini olduğunu, insanlar için de geçerli tek din olduğunu, İslam’dan başka dinlere uyulması halinde bunun kabul edilmeyeceğini beyan etmektedir. Çünkü Allah’ın (cc) dininden başka, insanlar tarafından oluşturulan ideolojiler, doktrinler ve düzenler vardır. Bunlar da birer beşeri din olduğu için, bütün bunlar batıl ve birer fitne olarak değerlendirilmekte, ortadan kaldırılması gerektiği ifade edilmekte ve reddedilmektedir. Aşağıdaki ayetlerde bu husus açıkça beyan edilmektedir. “…..İşte biz Yusuf'a böyle bir tedbir öğrettik, yoksa Melik’in dinine göre kardeşini tutamayacaktı. Ancak Allah'ın dilemesi hariç…..” (Yusuf 76) “Firavun: ‘Beni bırakın da Musa'yı öldüreyim. O Rabb'ine yalvara dursun. Onun sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum’ dedi.” (Mü’min 26) “De ki : Ben dinimi O’na has kılarak yalnız Allah’a ibadet ederim. Siz de O’ndan başka dilediğinize ibadet edin…..(Zümer 14, 15) “Onlar, Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi, ister istemez O'na boyun eğmiştir ve O'na döndürülüp götürüleceklerdir.” (Al-i İmran 83) "De ki: Ey insanlar! Eğer benim dinimden bir şüphede iseniz, iyice bilin ki ben, Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam…." (Yunus 104) "Hayır! O zulmedenler bilgisizce kendi hevalarına tabi oldular..." (Rûm, 29) "Sizin dininiz size, benim dinim bana" (Kafirun 6) Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: "Kureyş ve onun dinine mensup olanlar, (cahiliye devrinde) Müzdelife'de vakfe yapıyorlardı ve kendilerine hums denilirdi. Diğer Araplar ise Arafat'da vakfe yapıyorlardı. İslam dini gelince, Cenab-ı Hakk, Peygamberine (sav), Arafat'a gidip orada vakfe yapmalarını, sonra da oradan topluca ayrılmalarını emretti. Şu ayet bu hususu beyan eder: "Sonra, insanların toplu olarak akın ettiği yerden siz de akın edin..."(Bakara 199) (Buhari, Müslim, Tirmizî, Ebü Davud, Nesai) Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." (Ebu Davud, Tirmizi) Bu ayet ve hadislerden de anlaşılmaktadır ki; İslam dininin dışında başka dinler de vardır. Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi ilahi kaynaklı olup sonradan insan eli bulaşarak tahrif edilmiş olanlarla birlikte, tamamen insan kaynaklı olan dinler de vardır. Bunların tümü batıldır ve Allah katında geçerli değildir. İnanılıp uyulduğu taktirde kişiyi ahrette zarara ve ziyana uğratacaktır. Çünkü Allah (cc) İslam’ı insanlar için geçerli tek din kılmıştır. Allah (cc) bu din ile; insanın ferdi, ailevi ve sosyal bütün hayatını düzene koymuştur. İnsan için inanç ve amel esaslarını tayin etmiştir. İnsan hayatının bütününü kapsayacak şekilde emir ve yasaklar koymuş ve insan hayatına bir bütün olarak şekil vermiştir. İslam’ı, bir hayat nizamı ve bir yaşam biçimi olarak sunmuştur. Allah (cc) ; bu konularda insana yetki vermemiştir. Uluhiyet, hakimiyet, hükmetme, emretme, insan hayatını düzenleme, sosyal hayatı düzenleme, inanç esaslarını belirleme, ahlaki esasları belirleme vs konularda yetkinin sadece kendisinde olduğunu, insanların bu konularda kendisine uymakla mükellef bulunduğunu, çünkü kendisinin yarattığı kullar olduklarını, dolayısıyla bu konularda kendi yanlarından ayrıca kural ve kaideler koyma yetkilerinin bulunmadığını açıkça beyan etmektedir. “İşte O, Allah'tır. O'ndan başka ilah yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur. Hüküm de O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz.” (Kasas 70) “……Hüküm vermek ancak Allah'a aittir….”(Yusuf 40) “Allah, hüküm verenlerin en üstünü değil midir?” (Tin 8) Bu yüzdendir ki ayetlerde sıkça “Din’i Allah’a has kılmak” tabiri kullanılmaktadır. Bundan maksat; hakimiyet, hüküm ve emir konusunda kişinin ihlaslı bir şekilde sadece Allah’a kulluk ve itaatte bulunması, Allah'tan başkasına mutlak manada itaat edip boyun eğmemesidir. Kişinin Allah’tan başkasına itaati, yine Allah’ın izni ve belirlediği sınırlar çerçevesinde olması gerekir. Çocuğun ana-babasına itaati ve Müslüman bireyin, Müslüman olan ve Allah’ın ahkamını tatbik eden idarecilere itaati gibi. Kişinin itaati böylelikle Allah’ın koymuş olduğu sınırlar dahilinde oluyorsa, aynı zamanda Allah'a itaatin de kendisidir. Ancak bu itaat Allah'ın tayin ettiği sınırların dışında ise veya kendi başına müstakil bir itaat ise bu reddedilen anlamdaki Allah’tan başkasına itaattir ve isyan demektir. Netice itibariyle; Allah’a ve Rasulüne itaat edip İslam’ı din olarak benimseyen ve yaşayan kişinin dini İslam olur. Kapitalizm, Emperyalizm, Sosyalizm, Komünizm, Siyonizm, Kemalizm, Laiklik, Faşizm….vs gibi beşeri ideolajileri benimseyen ve bunlara uyan kişi, Allah’a ve Rasulüne inanıyorum dese de, dinim İslam’dır dese de, o kişi İslam’dan başkasını kendine din edinmiş ve Allah ve Rasulünden başkalarının hükmüne boyun eğmiş olur. Allah’a emanet olun. M. ALİYÊ XERZÎ |