KUR’AN VE HADİSLERDE İSLAM : İslam; kelime olarak teslimiyeti, barışı, selameti ve huzuru ifade eder. ‘Silm’ kökünden gelir ve ‘Esleme’ nin masdarı olup teslim olmak, barışa girmek, sulha ermek, huzur bulmak demektir. Istılahtaki manası ise; Hz. Muhammed’in (sav) insanlara tebliği ettiği ilahi din demek olup, Cibril hadisinde Rasulullah (sav) bunu şu şekilde tarif etmiştir : “İslam; Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yettiği takdirde Beytullah'ı haccetmendir.” (Müslim, İman bölümü, Nesâî, İman bölümü, Ebu Dâvud, Sünnet bölümü, Tirmizî, İman bölümü) İslam dini, Hz. Adem’den (as) Hz. Muhammed’e (sav) kadar bütün peygamberlerin Allah’tan (cc) alıp tebliğ ettikleri tevhid akidesine dayanmaktadır. “Deyin ki; Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer peygamberlere Rabbleri tarafından verilene inanırız. Onlar arasında ayırım yapmayız. Biz Allah'a teslim olanlarız.” (Baraka 136) Bu peygamberlerin tebliğ ettiği şeriatler ise (emir ve nehiylerden oluşan hükümler, kanunlar) farklılık göstermiştir. Çünkü Allah (cc), insanların içinde bulundukları şartlara, imkanlara, ulaştıkları teknik ve ilmi seviyelerine göre onlara farklı şeriatler göndermiş ve onları bununla imtihan etmiştir. Hz. Muhammed’in (sav) getirip tebliğ ettiği İslam dinini ve şeriatını da, tekmil edip son din ve şeriat olarak tayin etmiştir. Bu konu Maide suresinin üçüncü ayetinde şu şekilde buyrulmuştur : “ Bu gün size dininizi tekmil ettim, üzerinizdeki ni’metimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip beğendim.” Ayette geçen “ekmeltü” kelimesi, bir şeyi tam ve kamil olarak yapmak, tamamlamak, bitirmek anlamındadır. Dolayısıyla İslam şeriatı son şeklini almış ve eksiksiz olarak tamamlanmıştır. Hz. Muhammed’in (sav) bu şeriatı tebliğ ettiği andan itibaren, kıyamete kadar gelecek insanlar da artık bu şeriat ile mükellef olup bununla dünya imtihanından geçecek ve ahirette bundan hesaba çekileceklerdir. Kur’an’ı Kerim’de İslam hakkında çokça ayet vardır. Hakeza İslam hakkında çok sayıda hadis vardır. İslam’ın esaslarını ve mahiyetini bildirir ve tanıtırlar. Bu ayet ve hadislere bakıldığında, hepsinde İslam’ın, Hz. Muhammed’in (sav) tebliğ ettiği dinin ismi olarak zikredildiği görülmektedir. Bu dinin, insanın bütün hayatını kuşatan, ona şekil veren bir hayat sistemi ve bir yaşam biçimi olduğu vurgulanmaktadır. Bu ayet ve hadislerden birkaç tanesine bakalım. “Şüphesiz ki Allah katında din İslam'dır”. (Al-i İmrân19) “Allah tebareke ve teala beni İslam ile gönderdi”. (Ahmet b. Hanbel) “Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır” (Al-i İmrân 85) “İslam beş esas üzerine bina edilmiştir; Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Kabe’yi haccetmek, Ramazan orucunu tutmak”. (Buhari, Müslim, Nesai, Tirmizî, İman bölümleri) Allah’ın (cc); Rasulü (sav) vasıtasıyla kullarına gönderip açıkladığı din, Rab-Kul ilişkisine dayandığı ve kulun Rabbine teslimiyetini gerektirdiği için bu dine İslam denmiştir. Bu yüzdendir ki; bu dine inanan ve icaplarını yerine getirenlere, Allah’ın dinine teslim olan anlamında ‘Müslüman’ denmiştir. İslam; tevhid inancına dayanır. Kaynağı; vahiy ile bildirilenlerdir yani Kur’an ve sünnettir. Kur’an ve Sünnetin bildirdiği emir ve yasaklar, tamamıyla insan hayatıyla ilgilidir. Akaid, ibadet, ahlak, muamelat, yönetim, siyaset…vs konularda insanın ferdi, ailevi ve sosyal hayatını düzene koymakla alakalıdır. Dolayısıyla İslam, insanın kendi hayatında ve toplumsal hayatta bütünüyle tatbik etmekle yükümlü olduğu bir düzendir. İslam; Allah (cc) katında insanlar için tayin edilmiş ve insanların kendisiyle imtihana tabi tutulduğu tek geçerli dindir. Ancak, bazılarının iddia veya zan ettiği gibi, yukarıdaki hadiste ifade edilen beş husustan ibaret değildir. Bunlar, İslam dininin esaslarıdır. İslam bu esaslar üzerine bina edilmiştir. Bina, sadece esaslardan ibaret olmaz, binanın esasları olduğu gibi, esaslar üzerine yükselen diğer kısımları da olur. İslam; bu beş esas üzerine bina edilen ve insanın ferdi, ailevi, sosyal hayatını bütünüyle kapsayan bir hayat nizamıdır, insan için bir yaşam biçimidir. Çünkü İslam; insanın ferdi ve ailevi hayatıyla birlikte, toplumsal hayatı da düzenleyen kural ve kaideler koymuştur. Dolayısıyla İslam, ilahi bir otoritedir. İnsanlar bu otoriteye inanmakla, benimsemekle ve uymakla yükümlü tutulduklarından, buna inanmayan ve uymayanlar, yukarıdaki Al-i İmran 85. ayetinde işaret edildiği gibi reddedilmiş ve uyarılmışlardır. İslam; aynı zamanda fıtrat dinidir. İnsanı yaratan Allah (cc), onu da, onun için seçtiği İslam dinini de aynı fıtrat ve tabiat üzere yaratmıştır. Yani insanın doğuştan beraberinde getirdiği insani temel özellikler ve İslam’ın özellikleri uyumludur. Dolayısıyla İslam’ı hayatında tatbik eden insan, hem manevi ve hem de maddi olarak huzura kavuşur. Bu, toplumsal açıdan da öyledir. “O halde yüzünü bir hanif olarak dine çevir, o Allah fıtratına ki insanları onun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum 30) İslam; eksiksiz ve kamil bir dindir. İnsanın ferdi, ailevi ve sosyal hayatına dair belirlemiş olduğu kural ve kaideler, dün olduğu gibi bu gün de, gelecekte de çağın gereklerine ve ihtiyaçlarına cevap verecek nitelik ve yeterlilikledir. Zamanın geçmesiyle eskimez, yetersiz kalmaz. Çünkü insanı Allah (cc) yaratmış ve onu nasıl yarattığını, ona ne tür özellikler verdiğini en iyi kendisi bilmektedir. İnsanın dünyada ihtiyaç duyduğu ve muhtaç olduğu şeyleri dün için de, bu gün için de, yarın için de en iyi bilen Allah’tır (cc). “Hiç yaratan bilmez mi? O en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” (Mülk 14) “Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir? (Tin 8) Ve İslam; ben Müslümanım diyenin tek ve alternatifsiz dinidir, onun için hayat nizamı ve yaşam biçimidir. İslam’dan başka hiçbir beşeri dine, yani sistem ve düzene razı olmaz. İslam’ın hem kendi hayatında ve hem de toplum hayatında tatbik edilmesi gerektiğini bilir ve bu sorumlulukla gayret sarf eder, mücadele eder. Allah’a emanet olun. M. ALİYÊ XERZÎ |