Bismihi teala! Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, O’nun sevgili Rasulüne, pak ehli beytine ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlerin üzerine olsun. 2-KUR’AN VE HADİSLERDE MÜ’MİN : Mü’min; amene fiilinin ism-i faili olup iman eden kişi demektir. İman; ‘mutlak olarak tasdik etme, güvenme, verilen bir habere içten inanma’ anlamlarına geldiğinden, Mü’min ; Mutlak olarak tasdik eden, güvenen, bir habere içten inanan anlamlarına gelmektedir. Istılahtaki anlamı ise; Cibril hadisinde Rasulullah’ın (sav) yaptığı iman tarifindeki hususlara inanan kişi demektir. Yani; Alah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına inanan, bunları hakkıyla tasdik eden kişi demektir. Nitekim Hz. Ali (ra) rivayetiyle gelen başka bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır: “Kişi dört şeye inanmadıkça Mü’min olmuş sayılmaz: Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed olduğuma, beni (bütün insanlara) hakla göndermiş bulunduğuna şehadet etmek, ölüme inanmak, tekrar dirilmeye inanmak, kadere inanmak” (Tirmizi, Kader bölümü) Kur’an’ı Kerim’de Mü’min hakkında 200’den fazla ayet vardır. Hakeza, Mü’min hakkında yüzlerce hadis vardır. Mü’min’in çeşitli özelliklerini bildirir ve onu tanıtırlar. Bu ayet ve hadislere bakıldığında, Mü’min’in sadece inancından yani kalbi durumundan bahsedilmemekte, aynı zamanda ibadetlerinden ve Salih amellerinden de bahsedilmekte ve Mü’min, inanç ile ameli birleştiren kişi olarak tanıtılmaktadır. Bu ayet ve hadislerden birkaç tanesine bakalım. “Gerçekten Mü’minler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki namazlarında huşu içindedirler. Onlar ki boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Onlar ki zekatlarını verirler. Ve onlar ki iffetlerini korurlar, ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. Doğrusu onlar; bunun için de kınanacak değildirler. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir. Yine onlar ki emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler. Onlar ki namazlarını muhafaza ederler. İşte varis olanlar, onlardır.” (Mü’minun 1-10) Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir. (Tevbe 23) (Ey iman edenler) Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılan, zekat veren, rükua varan müminlerdir. (Maide 55) İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkar edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır. (Nisa 76) Bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur : “Mü’min; halkın can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir” (Tirmizi, Nesai, iman bölümleri) Başka bir hadiste şöyle buyrulmuştur : “Bir kimsenin mescide ilgisini görürseniz, onun Mü’min olduğuna şehadet edin. Zira Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: "Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inananlar imar ederler" (Tevbe 18) (Tirmizi, tefsir bölümü) Başka bir hadis de şöyledir : Safvan bin Süleym (ra) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resulü! Mü’min korkak olur mu?” dedik. “Evet” buyurdular. “Pekiyi cimri olur mu?” dedik. Yine “Evet” buyurdular. Biz yeni “Pekiyi yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer “Hayır” buyurdular. (Muvatta, Kelam bölümü) Şimdi bu ayet ve hadislerde geçen ‘Mü’min’in sıfatları’na bakalım. Bu ayet ve hadislere göre Mü’minler o kimselerdir ki; 1) Namazlarında huşu içindedirler : Namazlarını yalnız Allah’a kulluk etmek gayesiyle kılarlar ve namaz esnasında bu ruh haliyle başka şeylerle meşgul olmazlar. 2) Boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler : Allah (cc) ve Rasulünün (sav) hoş karşılamadığı ve içinde hayır olmayan faydasız şeylerle meşgul olmazlar. 3) Zekatlarını verirler : Farz olan mallarının zekatını vaktinde ve tam olarak yerli yerine verirler. 4) İffetlerini korurlar : Zinanın her çeşidinden ve edep dışı hareketlerden kendilerini muhafaza ederler. 5) Emanetlerine riayet ederler : Başta yüklendikleri İman ve İslam emaneti olmak üzere, kendilerine teslim edilen emanetlere riayet eder, bunları korurlar. 6) Ahidlerine riayet ederler : Başta Allah’a verdikleri söz olmak üzere, verdikleri sözlere ve yaptıkları anlaşmalara uyarlar. 7) Namazlarını muhafaza ederler : Namazlarına devam ederler ve namazlarında ifade ettikleri şeylerin gereğini yaparlar. 8) Küfrü tercih edenleri dost edinmezler : İsterse bu kişiler onların babaları ve kardeşleri bile olsun. 9) Allah’ı, Rasulünü ve Mü’minleri dost edinirler : Bunlarla birlik olurlar, bunlarla birlikte hareket ederler, bunların dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşman olurlar. 10) Allah yolunda savaşırlar : Allah’ın adının yücelmesi için, Allah’ın dininin tesisi için, İslam ahkam ve adaletinin toplumda yer etmesi için mücadele ederler. 11) Halkın can ve malları konusunda güvenilirdirler : Halkın can ve mallarına zarar vermezler, bu konuda emindirler. Ancak İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanlara karşı mücadele ederler, fakat bunu yaparken kalleşlik yapmaz ve aşırı gitmezler. 12) Cami ile alakadardırlar : Camileri imar ederler, ayakta kalmalarını sağlarlar, ibadet, ilim ve sosyal dayanışma gibi asli fonksiyonlarını icra etmesi için onları ihya ederler 13) Yalan söylemezler : Hak ve adaleti bir tarafa bırakarak doğruları gizlemezler. Yalan ile bunları gölgelemezler. İşte bir demet ayet ve hadislerden Mü’min kişinin portresi. Mü’min ile ilgili ayet ve hadisler sadece bunlar değil. Aynı zamanda Mü’min’in vasıfları da sadece bunlar değildir. İbadi, ahlaki ve ameli başka vasıflarından da bahsedilmektedir. Ancak biz bunlarla iktifa edeceğiz. Dikkat edilecek olursa, Kur’an ve hadislerin tarif ettiği Mü’min, sadece ‘iman ettim’ diyen kişi değildir. Aksine, kalbine imanı gerçekten yerleştiren, bunu ikrar edip hayatında pratize eden ve ayrıca bunun mücadelesini veren kişi olarak tarif edilmektedir. Çünkü hakiki iman; kalp ile tasdik edilen, dil ile ikrar edilen ve amel ile fiiliyata geçirilen manevi güç olduğuna göre, hakiki Mü’min de; imanın şartlarında ifadesini bulan hususiyetleri mutlak olarak kalbiyle tasdik eden, diliyle ikrar eden ve ameliyle gösteren kişi demektir. Bundan dolayıdır ki; iman ettiğini söylediği halde imanın gereği olan ve yukarıda geçen vasıfları kendinde bulundurmayanlar Kur’an lisanıyla uyarılmaktadırlar : “İnsanlar, sadece ‘iman ettik’ demekle bırakılacaklarını ve imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.” (Ankebut 2-3) Allah’a emanet olun. M. ALİYÊ XERZÎ |