Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'a ortak kosanlar, kendilerinin kâfirligine bizzat kendileri sahitlik ederlerken, Allah'in mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onlarin bütün isleri bosa gitmistir. Ve onlar ateste ebedî kalacaklardir. Tevbe/17

Bir Hadis:
Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu? ''Evet!'' buyurdular. Pekiyi cimri olur mu? dedik, yine: ''Evet!'' buyurdular. Biz yine: Pekiyi yalancı olur mu? diye sorduk. Bu sefer: ''Hayır!'' buyurdular. (Muvatta, Kelam 19)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

BİZ İSLAM’IN NERESİNDEYİZ (YAZI DİZİSİ) – III
C – PEYGAMBERLERE İMAN

Bismihi teala

Cibril (as) hadisinde geçen iman tarifinde, imanın dördüncü şartının peygamberlere iman olduğu ifade edilmişti.

Peygamberlere iman; vahiyle bildirilen bütün peygamberlerin peygamberliklerini kabul etmek, Allah tarafından gönderildiklerini, getirdikleri şeylerin hak olduğunu tasdik etmek demektir.

Kur’an’da, 25 peygamberden bahsedilmektedir. Bununla birlikte; Kur’an’da Uzeyr, Lokman ve Zülkarneyn isimleri geçer ki, bunların peygamber mi yoksa veli mi oldukları hakkında ihtilaf vardır. Çünkü peygamber oldukları açıkça ifade edilmemektedir.

Bununla birlikte, hadislerde de peygamberlerden bahsedilmiş, bazı hadislerde sayıları bile zikredilmiştir. Bu hadisler ahad yoluyla geldiğinden kesin delil sayılmamıştır. Fakat Allah (cc) hiçbir dönemde, hiçbir milleti uyarıcısız bırakmamıştır, onlara peygamberler göndermiştir. Bazen aynı anda, aynı toplum içinde dahi birden çok peygamberler bulunmuştur.

“And olsun ki, her ümmete: «Allah'a kulluk edin, azdırıcılardan kaçının» diyen peygamber göndermişizdir.” (Nahl 36)

“Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.” (Fatır 24)

Şimdi biz, peygamberlere iman konusunda son peygamber olan Hz. Muhammed’e (sav) gelelim. Çünkü Müslümanlar olarak bizler, Muhammed’in (sav) ümmetiyiz ve O’nun getirdiklerine uymakla mükellefiz.

MUHAMMED’İN (SAV) ALLAH’IN (CC) RASULÜ OLDUĞUNA İMAN

Muhammed (sav) Allah’ın Rasulüdür dediğimizde aslında ne demek istiyoruz? O’nun peygamberliğini kabul etmek sadece inançla ilgili bir konu mudur? Yoksa O’nun peygamberliğini kabul etmekle hayatımızda fiili olarak yapmamız gerekli bir vazife yükleniyor muyuz? Bu inancın hayatımızdaki rolü nedir, ne olmalıdır?

Muhammedür-resulullah: Muhammed (sav) Allah’ın (cc) Rasulüdür.

Rasul; gönderildiği kimselere tebliğ etmek üzere elçilik görevi verilen kişidir. O halde Muhammed Allah’ın Rasulüdür demek; Allah’ın seçtiği ve kendisine vahyettiğini tebliğ etmekle görevlendirmiş kimse demektir. Allah tarafından görevlendirilmiş ve kendisine vahyedileni insanlara ulaştırmak üzere seçilmiş elçi demektir.

Muhammed’in (sav) Allah (cc) Rasulü olduğuna iman etmek, O’nun söylediklerinin, bildirdiklerinin ve emrettiklerinin Allah tarafından iletildiğine inanmak ve tasdik etmek demektir. Çünkü O (sav) seçilmiş bir insandır ve kendiliğinden konuşup hareket etmemektedir.

“Muhammed, Allah’ın Resulüdür….” (Fetih 29)

“O, kendiliğinden konuşmamaktadır. O’nun konuşması ancak bildirilen bir vahiy iledir.” (Necm 3,4)

Muhammed’in (sav) Allah (cc) Rasulü olduğuna iman etmek, O’nun sözlerinin, bildirdiklerinin, yaptıklarının ve emrettiklerinin en doğru şeyler olduğuna inanmak ve tasdik etmek demektir.

“Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın.” (Zuhruf 43)

Muhammed’in (sav) Allah (cc) Rasulü olduğuna iman etmek, her konuda O’na itaat etmek gerektiğini, hayatın her safhasında O’nun örnek alınması gerektiğini, O’nun ardından gidilmesi ve O’na uyulması gerektiğini kabul etmek ve buna inanıp tasdik etmek demektir.

“Ey iman edenler! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir.” (Ahzap 21)

“Kim Resul’e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.“ (Nisa 80)

Şimdi gelelim kendi durumumuza. Hakikaten gereği gibi Muhammed’in Allah Rasulü olduğuna inanıyor, tasdik ediyor ve bunu hayatımıza yansıtıyor muyuz?

İçinde bulunduğumuz ortama ve toplum yapısına bir bakalım. İnsanlarımız neyin peşindeler? Kimin ve neyin ardından yürümektedirler? Neyi dert ediniyor ve ne için uğraş veriyorlar? Biz bunun neresindeyiz?

Allah Rasulü (sav), hayatının bütünüyle bizler için örnek iken ve O’nun ardından gitmenin farziyeti ortada iken, İslam ile alakaları bile olmayan başka insanları önder ve rehber kabul edip onların fikirlerini benimsemek, doğru bulmak ve arkalarından gitmek, hiç şüphe yoktur ki imanı zedeler. Eğer Muhammed’e (sav) rağmen onlar tercih ediliyor ise, bunu yapan kişinin İslam ile bir bağı kalmaz, onun için imandan söz dahi edilemez. Çünkü Allah (cc) açık ve net olarak Kur’an’da emir buyurmuştur ki, Muhammed (sav) bütün Mü’min ve Müslümanlar için her konuda örnek alınması ve uyulması gerekli örnek bir şahsiyettir.

Burada şu önemli hususu belirtmek gerekmektedir. Rasulullah’ın (sav) yolunu sürdüren, O’nun sünnetini ihya etmek için İslam’ı, yani Kur’an ve Sünneti dava edinen ve bunları günün şartlarına tatbik etmeye çalışan Alim ve öncü şahsiyetlere itaat edilir. Çünkü onlara itaat etmek, kendi beşeri fikirlerine ve inançlarına değil, aksine İslam’ın ortaya koyduğu değerlere onların şahsında itaat etmek ve bu vesileyle yine onların şahsında Müslümanların birlik haline gelip organize olmalarını sağlamak demektir.

“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan emir sahiplerine (Müslüman idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resulüne götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa 59)

Muhammad’in (sav) Allah’tan alıp insanlığa sunduğu İslam akidesi ve tevhid inancına, İslam ahkamı ve yaşam şekli ile ilgili olarak bildirdiklerine rağmen, maalesef pek çok insanımız tarafından, fikir ve hareket konusunda sembol haline getirilen bir takım insanların söyledikleri ve fikirleri alınıyor, bunların fikirlerine itibar ediliyor, doğru bulunuyor ve onların yolları takip ediliyor. Üstelik onların söyledikleri ve yaptıkları Muhammed’in (sav) söyledikleri ve yaptıklarına zıd olmasına, onlar Muhammed’i (sav) bir Rasul olarak inkar etmelerine rağmen.

Bu gün Marks ve Marksizim öyledir. Lenin ve Leninizm öyledir. Mao ve Maoizm öyledir. Mustafa Kemal ve Kemalizm öyledir. Darvin ve Darvinizm öyledir.

Aynı şekilde onların yolunu sürdürenlerin ve fikirlerini benimseyenlerin bir kısmı günümüzde toplumun ileri geleni, öncü kişileri, hareket önderi vs olarak değerlendirilmekte ve artlarından gidilmektedir.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, İslam’a rağmen, İslam peygamberi Muhammed’e (sav) rağmen, Onun yolunu sürdüren İslam alim ve öncülerine rağmen, bilerek bu gibi insanların ardından giden, onları doğru bulup benimseyen, onlara yandaş olan kişinin İslam ile ve iman ile bağı kalmamıştır. Eğer Allah’a (cc) ve O’nun Rasulüne (sav) iman ediyorum diyorsa, kendini kontrol etmeli, nefsini hesaba çekmeli ve imanını ciddi bir şekilde gözden geçirmelidir. İmanıyla çelişen ve imanın kabul etmediği durumlara düşmekten kendisini derhal alıkoymalıdır.

İslam eksik veya yetersiz mi geliyor ? Muhammed (sav) hayatın her safhası için örnek teşkil etmiyor mu? Eksik bıraktığı şeyler mi var veya günümüzün ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar eskidi ve geride mi kaldı?

Eğer böyle düşünülüyorsa, bilinsin ki ne İslam, ne Kur’an ve ne de Muhammed (sav) anlaşılmamıştır, yeterince bilinmiyordur. Bununla birlikte Kur’an’ın bildirdiklerine de tam olarak iman edilmiyordur. Çünkü Kur’an bize İslam dininin tamamlanmış ve eksiği bırakılmamış bir din olarak gönderildiğini, Muhammed’in her konuda örnek teşkil ettiğini ve hayat nizamı olarak İslam dininin insanlar için tek geçerli din seçildiğini bildirmektedir.

“Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı seçtim.”(Maide 3)

“Kim, İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Al-i İmran 85)

“(Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz.”(Al-i İmran 64)

O halde Müslüman, Rasulullah (sav) ve O’nun yolunu sürdüren İslam Alimi ve davet önderlerinden başkasını kendisine önder veya rehber kabul edemez. Onların ardından gidemez. Onların fikirlerini en doğru bulup benimseyemez. Çünkü hiçbir fikir, Peygamberin (sav) Allah’tan getirip tebliğ ettiği İslam akidesi kadar doğru ve geçerli değildir. Çünkü hiçbir fikir ve mücadele adamı, Peygamber (sav) ve O’nun yolunu sürdüren öncüler kadar doğru, dürüst ve örnek olamaz. Zaten bunlar Allah (cc) tarafından da kabul edilmez. Çünkü Allah (cc); imtihan vesilesiyle yarattığı bu dünya hayatı için kendi dini olan İslam dinini hayat nizamı seçmiş, kendi peygamberi olan Muhammed’i (sav) de İslam’ı pratize edip Müslümanlara örnek bir hayat sunmak için göndermiş ve ahirette insanları bunlardan dolayı hesaba çekecektir, bunlara uyulup uyulmadığının hesabını soracaktır. İmanın ve İslam’ın gereklerini yapan ile yapmayanları birbirlerinden ayıracak ve her kese yaptığının karşılığını verecektir. Çünkü yaratan Allah (cc) olduğu gibi, hüküm koyan da O’dur, hesaba çeken de O’dur.

Müslüman biri için önder, öncü, yaşayan lider veya rehber olabilecek şahsiyet; mutlaka şu özelliklere sahip olmalıdır. Bu özelliklere sahip olmayan bir şahsiyet, Müslümanlar için asla lider ve rehber olamaz.

Müslüman olmalıdır.
Namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerini yerine getirmeyen, ehli taat ve ibadet olmayan, helal ve haramlara dikkat etmeyen biri, Müslümanlar için önder ve rehber olamaz. Allah (cc), yukarıda geçtiği üzere Nisa suresi 59. ayette açıkça beyan ediyor ki, itaat edilecek öncü ve idareci şahsiyetlerin Müslümanlardan olması, yani kendisinin de Müslüman olması gerekir.

İslam’ı esas almalıdır.
İsmi, dili, rengi, ırkı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, Müslümanların önder veya rehber olarak kabul edebilecekleri bir şahsiyet, kendi hayatında olduğu gibi, fikri, siyasi, sosyal, kültürel veya ekonomik alandaki her türlü hareket ve mücadelesinde de İslam’ı esas almalıdır. Çünkü İslam’ın esas alınmadığı mücadele, Müslümanların mücadelesi değildir ve Müslümanlar böyle bir davayı destekleyemezler, sahiplenemezler. Nisa suresi 59. ayette bu husus da açıkça beyan edilmektedir. Her konuda mürcaat edilecek mercinin Kur’an ve sünnet olduğunu emir buyurmaktadır.

“Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekatı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır.” (Hac 41)

İbni Ömer (ra) anlatıyor: “Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah’ın emirlerinin dışına çıkma) emredilmişse o hariç, eğer masiyet emredilmişse, dinlemek de yok, itaat etmek de yok” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud)

Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Dinleyin ve itaat edin! Hatta, üstünüze, başı kuru üzüm danesi gibi siyah Habeşli bir köle bile tayin edilmiş olsa. Aranızda Kitabullah'ı tatbik ettikçe. . . (itaatten ayrılmayın).” (Buhari, Nesai)

Allah’a emanet olun.

M. ALİYÊ XERZÎ
Diger Basliklar
   ESMA ÜL HÜSNA -44
   ESMA ÜL HÜSNA -43
   ESMA ÜL HÜSNA -42
   ESMA ÜL HÜSNA -41
   ESMA ÜL HÜSNA -40
   ESMA ÜL HÜSNA -39
   ESMA ÜL HÜSNA -38
   ESMA ÜL HÜSNA -37
   ESMA ÜL HÜSNA -36
   ESMA ÜL HÜSNA -35
   ESMA ÜL HÜSNA -34
   ESMA ÜL HÜSNA -33
   ESMA ÜL HÜSNA -32
   ESMA ÜL HÜSNA -31
   ESMA ÜL HÜSNA -30
   ESMA ÜL HÜSNA -29
   ESMA-ÜL HÜSNA -28
   ESMA-ÜL HÜSNA -27
   ESMA-ÜL HÜSNA -26
   ESMA-ÜL HÜSNA -25
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git