Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

BİZ İSLAM’IN NERESİNDEYİZ (YAZI DİZİSİ) - I / M. ALİYÊ XERZÎ
Bismihi teala

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, O’nun sevgili Rasulüne, pak ehli beytine ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlerin üzerine olsun.

Evvela, bu siteyi yapan ve emeği geçenlerden Allah (cc) razı olsun diyorum. Hizmete vesile olmuş.


Bu site beni gayrete getirdi ve yazmaya sevk etti. Üzerimize vazife olan emri bilmaruf ve nehyi anil münkeri ifa etme nedeniyle hizmet verebileceğim, en azından bu alanda da sorumluluğumu yerine getirebileceğim düşüncesiyle kaleme sarıldım.

Asr suresinde Rabbimiz buyuruyor : “Asra andolsun ki, insan hüsrandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna”

İmam Şafii (ra) bu sure hakkında : “Eğer Kur’an’dan bize sadece bu sure indirilmiş olsaydı hiçbir mazeretimiz kalmazdı (yeterliydi)” demektedir.

Dikkat edilecek olursa, Allah (cc) bu kısacık surede insanın kurtuluş yolunu çok veciz bir şekilde beyan ediyor. Nedir bunlar?

Evvela iman. Vahiyle gelenlerin tümüne iman etmek.

Saniyen salih amel. Allah (cc) ve Rasulünün (sav) emrettiklerini yapmak, nehyettiklerinden kaçınmak.

Salisen Hakkı tavsiye. İslam dinini beyan etmek. Marufu emretmek, münkeri nehyetmek. Gerek fiili, gerek kavli ve gerekse kitabi olarak.

Rabien sabır. Bütün bunları yerine getirme konusunda, gerek devam etmede ve gerekse başa gelen bela ve sıkıntılara göğüs germede sabretmek, pes etmeden katlanmak ve direnmek.

Görülüyor ki kurtuluş yollarını bize Rabbimiz böyle beyan ediyor. O halde Hakkı tavsiye, kurtuluş yollarından biridir.

Yine Rabbimiz yüce kitabında : “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran 104) diye emir buyuruyor.

Bu ayette Rabbimiz bizlere emir buyuruyor. Hayra çağırın, iyiliği emredin ve kötülükten men edin. Kurtuluşa giden yoldur bu. Bu, kurtuluşa götüren dört yoldan bir tanesidir.

O halde Mü’minler ve Müslümanlar olarak bizler bundan sorumluyuz. Bilenler, bilmeyenlerden çok daha fazla sorumluluk sahibidir. Bilmeyenler de bilmek, öğrenmekle sorumludur. Öğrenmekten de, öğretmekten de maksat ameldir. Çünkü aslolan amel etmektir, yani emredilen şeyleri yapmak, yasaklanan şeylerden de kaçınmaktır.

Şimdi gelelim kendi konumuz ve gündemimize.

İmani ve ameli vazifelerimiz…

Konuya geçmeden önce, şu hususları belirtmekte fayda mülahaza ediyorum.

1 – Allah (cc) izin verirse aralıklarla yazarak, İmani ve ameli vazifelerimiz çerçevesinde İslam hakikatlerini izah etmeye, davet etmeye ve uyarmaya devam edeceğim.

2 – Burada benim muhataplarım, öncelikle Allah’a (cc) ve ahiret gününe inananlardır. Çünkü burada anlatacaklarım, iman ile ve iman üzerine bina edilecek fikir ve amellerle alakalı şeyler olacaktır.

3 – Yazacaklarım, bizim kendi hakikatlerimiz olacaktır. Elan yaşadığımız, karşılaştığımız, duyduğumuz, gördüğümüz günümüz hadiselerini konu edineceğim. Bunlardaki doğruları, yanlışları, Müslüman olan birinin yapması gerekenleri ve kaçınması gerekenleri İslami açıdan ortaya koymaya çalışacağım.

Kendimizi sorumlu görüyoruz. Bu sorumluluğumuzu da açık ve net ifadelerle beyan edeceğiz inşaallah. Kalplerde tesir yaratan Allah’tır, Hidayete erdiren de Allah’tır (cc). Bize düşen ise bir tebliğdir.

İMANİ VE AMELİ VAZİFELERİMİZ

Burada evvela imanın hakikatini izah etmek gerekecek. Sonra da bizim iman karşısındaki durumumuzun ne olduğuna, imanın kalbimizde ne kadar ve nasıl bir şekilde yer ettiğine, hayatımızdaki tezahürlerinin onun hakikatlerine münasip olup olmadığına bakmak gerekecek.

İman; kelime olarak “emn” kökünden gelir ve korkunun zıddı olan emniyeti ifade eder. Hakikati; “mutlak tasdik”dir. Istılahtaki anlamını ise; Cibril hadisinde Rasulullah (sav) şöyle beyan etmiştir : “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına inanmandır” (Buhari-iman, Müslim-iman, Ebu Davud-sünne).

Şimdi bunların her birini özet halinde izah edip kendi durumumuza bakarak ne halde olduğumuzu görmeye ve tesbit etmeye çalışalım. Galiba buna şiddetle ihtiyacımız da vardır. Bir hadisinde Rasulullah (sav); hesap günü gelmezden önce daha dünya hayatında iken kendinizi hesaba çekin(muhasebe edin) demiyor mu?

A - ALLAH’A İMAN

Allah’a iman ne demek ? Biz olması gerektiği gibi Allah’a inanıyor muyuz? Allah’a imanın hayatımızdaki rolü nedir, nasıl olmalıdır?

Allah’a iman, kelime-i tevhitte öz şekliyle ifadesini bulmuştur. İmanın ilk şartı da budur. “LAİLAHE İLLELLAH ”… Allah’tan başka ilah yoktur. Yani; Allah vardır, tektir, eşi ve ortağı yoktur, ondan başka ilah yoktur.

İlah; en genel anlamıyla kendisine tapılan mabud demektir. Kur’an-ı Kerimde ilah kelimesi iki manada kullanılmıştır. Birincisi; hak olsun batıl olsun, ayırım yapılmaksızın, insanların kendisine tapındığı şey anlamında mabud. İkincisi; gerçekten ibadete layık olan varlık anlamında hak mabud. Nitekim bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklanmıştır:

“Biz senden evvel hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım: Gerçek şudur ki, benden başka hiçbir ilah yok. O halde bana ibadet edin” (Enbiya, 25)

“Oysa onlar, tek olan bir İlah’a ibadet etmekten başkasıyla emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir.” (Tevbe, 31)

Uluhiyetin aslı otoritedir. O halde İlah; otorite sahibi olarak görülen, otoritesi kabul edilip geçerli sayılan, otoritesine boyun eğilen güç, otorite demektir. Bu, ister bir insan (ölü veya diri) olsun, ister bir cansız put olsun, ister bir fikir sistemi veya isterse bir kanuni sistem olsun hiç fark etmez.

O halde Allah’a (cc) iman etmek demek; Allah’ın var olduğuna, bir olduğuna, eşi ve benzerinin bulunmadığına tereddütsüz bir şekilde inanmak ve kalben tasdik etmek, bütün emir ve yasaklarıyla, gönderdiği kanunlarla ve seçtiği din ile kabul edilecek, boyun eğilecek ve itaat edilecek tek otorite olduğunu, ibadet edilecek tek mabud olduğunu tereddütsüz kabul etmek, inanmak, kalben tasdik etmektir.

Allah’a (cc) iman etmek demek; O’ndan başka hiçbir şeyi ilah görmemek demek. Tek ilah O’dur, yaratan ve idare eden O’dur, bütün kainata bir düzen verdiği gibi insan hayatını da düzenleyen kanunları koyan O’dur, kanun koyan, hüküm koyan ve hükmeden O’dur, kanun koyma yetkisini insana vermemiştir.

Şimdi gelelim kendi durumumuza. Gerçekten olması gerektiği gibi Allah’a inanıyor muyuz buna bakalım.

Her gün kim bilir kaç kez amentüyü (İmanın şartlarını) tekrarlayıp okuyoruz. Yine kaç kez kelime-i tevhid olan “Lailahe illellah” (Allah’tan başka ilah yoktur) getiriyoruz. Ancak hayatımıza baktığımız zaman pek çok noktada bununla çeliştiğimizi ya göremiyoruz veya görmezden geliyoruz.

Allah’tan başka ilah yoktur; yani Allah’tan başka inanç sistemini koyan, kanun koyan, hüküm koyan, insan hayatını ve toplum hayatını düzenleyen kural ve kaideler koyan yoktur, tek otorite ve itaat-ibadet edilecek merci Allah’tır diyoruz, ancak Allah’ın bize emrettiği İslam akidesini bir kenara bırakıp beşeri fikirleri ve ideolojileri benimsiyoruz.

Bir yandan Allah’tan başka ilah yoktur diyor, diğer yandan insan hayatına dair kanun koyma yetkisini insanlarda görüyoruz. Allah’ın (cc) insan hayatına dair herhangi bir konu hakkında vermiş olduğu hükmü olmasına rağmen, onu görmezden gelip devlet meclisi veya başka yetkiler adı altında insanların kanun ve yasa koymalarını kabul ediyor, benimsiyor ve onaylıyoruz. Mesela; Allah (cc) faizi haram, alışverişi ise helal kılmışken, bu gün devletler eliyle faiz, alışverişin temel unsuru haline getirilmiştir. Allah (cc) içkiyi, zinayı haram kılmışken, devlet eliyle içki üretilmekte ve zina meşrulaştırılmaktadır. Allah (cc) tesettürü emretmişken, devlet eliyle buna yasak getirilmekte ve uymayanlar devlet kurumlarında barındırılmamaktadır. Ve hakeza…

Bütün bunlar hakkında Allah’ın (cc) hükmü olduğu halde, bunu görmezden gelerek başka hükümler koyma yetkisini kendinde gören veya her ne sebeple olursa olsun insanda gören biri, Allah’tan başka ilah olmadığını kabul etmemiş ve inkar etmiştir.

İslam akidesi varken; buna rağmen Komünizm, Sosyalizm, Kemalizm, Laiklik vs gibi insan ürünü beşeri görüş ve fikirleri benimsemek, en iyi ve doğru olduklarını kabul etmek, Allah’a olan imanı ortadan kaldırır. Allah (cc) yerine o fikir sahiplerini otorite olarak görmek demek olur.

Yine İslam şeraiti varken; buna rağmen İslam dışı ve insan ürünü beşeri sistem ve düzenleri benimsemek, en iyi ve doğru yönetim şekli olduklarını kabul etmek, aynı şekilde Allah’a olan imanı ortadan kaldırır.

“…..Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.(En’am 57)

“Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzap 36)

Allah’a emanet olun. M. ALİYÊ XERZÎ

Diger Basliklar
   ESMA ÜL HÜSNA -44
   ESMA ÜL HÜSNA -43
   ESMA ÜL HÜSNA -42
   ESMA ÜL HÜSNA -41
   ESMA ÜL HÜSNA -40
   ESMA ÜL HÜSNA -39
   ESMA ÜL HÜSNA -38
   ESMA ÜL HÜSNA -37
   ESMA ÜL HÜSNA -36
   ESMA ÜL HÜSNA -35
   ESMA ÜL HÜSNA -34
   ESMA ÜL HÜSNA -33
   ESMA ÜL HÜSNA -32
   ESMA ÜL HÜSNA -31
   ESMA ÜL HÜSNA -30
   ESMA ÜL HÜSNA -29
   ESMA-ÜL HÜSNA -28
   ESMA-ÜL HÜSNA -27
   ESMA-ÜL HÜSNA -26
   ESMA-ÜL HÜSNA -25
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git