Allah’ın adıyla! ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ EL-HAFÎZ Bu ismi şerif; koruyan, gözeten, muhafaza eden anlamlarına gelmektedir.
Koruma, genel anlamıyla üç şekilde olur. Birincisi; varlıkların devamını sağlamak ve varlıklarını korumak, ikincisi; birbirlerine zıt olanları, birbirlerinin zararlarından ve şerlerinden korumak, üçüncüsü ise; yapılan işlerin kaybolmasını önleyip muhafaza etmektir.
Buna göre El Hafîz; varlıkları koruyan, devamlarını sağlayan, şer ve zararlardan muhafaza eden, yapılan işleri tafsilatlarıyla birlikte tutan ve saklayan yegane zat demektir. “……..Şüphesiz Rabbim, her şeyi koruyup gözetendir.” (Hud 57) Maddi eşyanın akıl ve kabiliyeti yoktur. Hayat için uygun bir ortam oluşturma ve bunun devamını sağlayabilme gibi bir özelliği ve kudreti yoktur. Dolayısıyla bir müessir olmadan, kainattaki mükemmel düzenin devam etmesi, bu işleyişin sürmesi mümkün değildir. Dünyanın, hiç aksatmadan ve hassas dengeyi bozmadan kendi etrafında dönmeye devam etmesi, aynı şekilde güneş etrafındaki döngüsünü yörüngesinden şaşmadan devam ettirmesi, onu saran atmosferin ondan hiç ayrılmaması, böylece gece gündüz ile mevsimlerin oluşmaya devam etmesi, oksijen ve diğer gazların yeryüzünden dağılmaması, suyun yerküreyi terk etmemesi ve netice itibariyle hayat için elverişli ortamın devam etmesi, Allah’ın (cc) El Hafîz isminin tecellileridir. Allah (cc), hayat için lazım olan şeyleri yarattığı, lazım olan şekliyle şekil ve düzen verdiği gibi, dilediği vakte kadar bunları El Hafîz ismiyle muhafaza eder ve devamını sağlar. Eğer böyle olmamış olsaydı, kainattaki düzen çoktan bozulmuş olurdu. “……..O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara 255) Allah (cc), devamını dilediği canlı varlıkları korur, hayatlarını devam ettirebilecekleri uygun ortam hazırlar, nesillerini devam ettirecekleri şartlar oluşturur ve kendilerine o yönde özellikler verir, ihtiyaç duydukları vasıflarla donatır. Hayvanlarda akıl olmadığı halde, kendi yavrularına şefkatle sahip çıkmakta ve kendilerine yetecek seviyeye gelinceye kadar itinayla bakmaktadırlar. Her hayvan, yaratıldığı tabiat üzere ihtiyaç duyduğu gıdaları ve zararlı olan yiyecek-içecekleri hisseder. Kışın soğuğundan, yazın sıcağından korunacakları şekilde tabii olarak her hayvanın kendine has bir elbisesi (deri yapısı) vardır. Kendine has bir şekilde yuva yapma ve barınma şekli vardır. Bütün bunlar, Allah’ın (cc) onlara doğuştan verdiği tabiat ve özellikler ile ilham ettiği şeylerin eseridir. Yoksa hayvanlarda bunları yapabilecek akıl yoktur. Ve bunlar, El Hafîz isminin birer tecellileridir. Aynı şekilde Allah (cc), kullarını her türlü kötülükten, şerden, bela, afet ve zararlardan korur. Amellerini muhafaza eder. Bütün amellerin teferruatıyla yazılması, bu ismin tecellisidir. “Sizden, sözü gizleyenle onu açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüzün yürüyen (onun ilminde) eşittir. Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır….” (Ra’d 10,11) “Kuşkusuz Rabbin her an gözetlemededir.” (fecr 14) EL-MUKÎT Bu ismi şerif; her canlının gıdasını ve azığını tayin edip ona ulaştıran manasındadır. Bu mana itibariyle her ne kadar Mukît ismi Rezzak ismiyle aynı gibi görünüyorsa daMukît, daha özel ve dar kapsamlı, Rezzak ise daha genel ve geniş kapsamlıdır. Çünkü Rezzak, canlıların ihtiyaç duydukları her şeyi içine alır, yani azık olanı da olmayanı da kapsar. Mukî ismi şerifi konusunda farklı tanımlar yapılmıştır. Bunlar; bir şeyi koruyan, her canlıya azığını verecek güçte olan, güçlü ve kuvvetli olan, gören ve şahit olan, her şeyin karşılığını veren, rızık veren şeklindedir. İbn Abbas, Mukît ismini Muktedir veya amellerin karşılığını veren şeklinde tanımlamıştır. Mücahid, şahit olan, gören, hesaplayan şeklinde tanımlamıştır. Katâde ve İbn Kesir, koruyan şeklinde tanımlamışlardır. Yeryüzünde milyarlarca canlı çeşitleri yaşamaktadır. Bunların bir kısmı havada, bir kısmı karada ve bir kısmı da sudadır. Bunların bir kısmı gözle görülebilirken, bir kısmı görülemeyecek kadar küçüktür. Kimisi toprağın derinliklerindedir. Bütün bunların hepsinden hakkıyla haberdar olan, durumlarını, ihtiyaçlarını bilen ve buna göre gıdalarını onlara ulaştıran ancak ve ancak alemlerin rabbi olan Allah’tır. O’ndan başkası bunu yapabilme kudretine sahip değildir. Her canlının azığını, ilahi hikmeti, tedbiri ve düzeni çerçevesinde ona ulaştırır. Yeni doğan bir yavrunun gıdasını annesinin sütüyle ona ulaştırırken, bir başka yavrununkini annesine temin ettirip ağzına ulaştırır, bir diğerininkini ise yanıbaşında hazır hale getirir. Her gün belki böyle yüzlerce örnekle karşılaşırız. Ancak önemli olan, ibret gözüyle bakabilmek, işlerin içindeki hikmeti, gerisindeki müessiri ve dolayısıyla ilahi izleri görebilmektir. “Ey insanlar; Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Allah'tan başka gökten ve yerden sizi rızıklandıran bir yaratıcı var mıdır? O'ndan başka ilah yoktur. O halde nasıl çevriliyorsunuz?” (Fatır 3) Allah’a emanet olun. M. ALİYÊ XERZÎ |