Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

SİİRT'TEKİ TRAJEDİ...
SİİR'TEKİ TRAJEDİ; BÖLGEYİ DİNİ VE ULUSAL KİMLİĞİNDEN UZAKLAŞTIRMAK İÇİN UYGULANAN PROJELERİN BİR ESERİDİR!

Laik-Kemalist rejimin; muasır medeniyetler seviyesi(!) ve batılılaşma argümanıyla tüm Türkiye’de İslam'ı siyasi ve sosyal alandan soyutlamayı, Kürdistan’ı da hem İslam’dan hem de ulusal kimliğinden uzaklaştırmayı hedeflediğini hepimiz biliyor ve günümüze dek süregelen uygulamaların da bu yönde olduğu açıkça ortadadır.

Müslüman Kürd halkı İslam ile müşerref olduktan sonra tarihi boyunca İslam'a sadık kalmış ve büyük hizmetlerde bulunmuştur. Kavmi haklarından gerektiğinde taviz vermiş ancak İslami haklarından asla taviz vermemiştir. İslam ile bütünleşmiş, İslam tarihi boyunca üzerine düşen fedakarlığı yapmaktan geri durmamış ve İslami değerlere bağlılığını daima muhafaza etmiştir. Laik-Kemalist rejimin İslami değerlere karşı başlattığı savaşta tavrını ortaya koymuş, kıyamlarla direnişe geçmiştir. Bu, Müslüman Kürd halkının gerçeğidir ve hiçbir güç Allah'ın izniyle bu gerçeği değiştirmeye muvaffak olamayacaktır.

Rejim, İslami değer ve mukaddesatlarla mücadelede Türk-Kürd ayırımı yapmamış ancak Müslüman Kürd halkına izâfeten hem Kürd kimliğinden ve hem de rejimin batılılaşma projelerine daha fazla direndiğinden muzaaf bir zulüm yapmıştır.

80 küsur yıldır rejim; bütün imkan ve olanaklarını seferber ederek, bütün yol ve yöntemleri kendisine meşru görerek bu hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak Müslüman Kürd halkını ne İslami kimliğinden ne de ulusal kimliğinden uzaklaştıramadı. Toplumumuzdaki mevcut gayri İslamiliklerin kaynağı ise; Kemalist rejime ilaveten, yerli mülhid örgütlerin halkımızın milli duygularını tahrik ederek bu yönden yaklaşmasıyla zemin bulmuştur. Rejimin 80 yıl boyunca gerçekleştirmeye muvaffak olamadığı hedefler kısmen yerli mülhidler tarafından gerçekleştirildi. Ancak Allah'a şükürler olsun ki, Müslüman halkımız, özünde var olan ve bütünleştiği İslami değerlere bağlılığını bir kez daha göstermiştir.

Siirt’te ortaya çıkan ancak aslında bölgenin tümünde hatta ülkenin her tarafında var olan bu trajedinin kaynağını tanımak, vehametinin boyutlarını görmek ve mantığını anlamak açısından olayı, ülkenin yönünü İslam'dan çevirip batıya yönelten laik-Kemalist rejimin kuruluşuna ve hedeflerine kadar götürdüm.

Bu güne kadar rejime bağlı derin güçlerin bölgemizde uyguladığı ve Müslüman halkımızı dini değerlerinden uzaklaştırmayı hedefleyen projelerini yazı dizileriyle sitemizde ayrıntılı bir şekilde işledik. Bu dizilerde işlediğimiz tüm konular somut ve müşahhas bilgilere dayanıyor. Ve şu anda da yukarıda izah ettiğim maksatlar doğrultusunda bu kirli faaliyetler devam etmektedir.

Rejim, Müslüman Kürd halkını siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve ilmi yönlerden geri bırakmak için yıllarca sistematik bir şekilde çalıştı. Özellikle İslami bir bilince kavuşmaması için çok gayret gösterdi. Bunda başarılı olamayacağını anladığı için derin güçleri vasıtasıyla toplumumuzun dinamiklerini tahrip etmeye, ahlaki yönden yozlaştırmaya ve sosyal çöküntüye uğratmak için; insanlarımızı ve özellikle gençlerimizi avareleştirmeye, şehvet ve fuhuş bataklığına düşürmeye, uyuşturucu bağımlısı ve ticareti girdabına düşürmeye, hırsızlık ve serseri çetelerine bulaştırmaya başladı. Bu konuları “Rejimin Kirli Oyunları” adlı dizi yazıda ele aldığım için burada detaylarına girmeyeceğim. Siirt’teki trajedilere ışık tutması açısından bu konu üzerinde yoğunlaşacağım. Yazı dizisinin 8. bölümünde; elde ettiğim bilgilere göre küçük bir ilçemizde jitem kontrolünde faaliyet gösteren fuhuş evlerinin sayısını vermeyi Müslüman bir Kürd olarak içime sindiremiyorum demiştim. Ancak olayın vahametinin anlaşılması açısından bu sayıyı vermek gerektiğine inanıyorum. Evet, ikibin yılı itibariyle küçük bir ilçemizde ne yazık ki 90 tane fuhuş evi jitem kontrolünde faaliyet gösteriyor. Bunları adi bir fuhuş vakası olarak göremeyiz. Çünkü elde edilen bilgiler, bunun sistemli bir şekilde yapıldığı, sürekli gençlerin tuzağa düşürüldüğü, şehvet ve fuhuş bağımlısı haline getirildiği, görüntüleri çekilerek şantaj aracı olarak kullanıldığı, bunların neticesi olarak ajanlaştırma ve derin güçlerin necis emellerini gerçekleştirme aracına dönüştüklerini ortaya koymaktadır.

Bölgenin farklı yerlerinde MİT, JİTEM ve Polis istihbaratına bağlı olarak çalışan elemanların yapılan sorgulamalarında hepsinin verdiği bilgilerin ortak noktası fuhuş alanında şu olmuştur. İlk önce kendileri ve eğer müsaitse aileleri fuhuşa bulaştırılmış ve kendilerinden yakın çevrelerinden, toplumdan, hangi siyasi örgüt veya yapıya yakın ise o yapı veya örgüt içerisinden fuhuşa meyilli, şehvete düşkün, ya da zafiyeti bulunan kişileri tespit edip listelerini kendilerine vermelerini, listelerini verdikten sonra kurbanları seçip onları tuzağa düşürmeleri planlanmış ve bunların karşılığında kendilerine önemli meblağlarda ödeme yapılmıştır. Ne yazık ki, üzülerek belirtmek gerekir ki, insanlığını kaybetmiş bu yaratıklardan karısını, yengesini, baldızını ve en yakın akrabalarını dahi listelerine yazan ve onları bu bataklığa düşürenler vardır. Bunun yanı sıra bu habis güçlerin özellikle okullara el attıkları, öğrencileri bu bataklığa düşürmek için eğlence partileri, kız-erkek arkadaşlıkları ve buna benzer etkinlikler adı altında kız ve erkek öğrencileri yozlaştırdıkları ve şom emellerine alet ettikleri görülmektedir. Bazen hedefledikleri mütedeyyin ailelerin çocuklarını bozmak için özel olarak çalıştıkları, sinsi ve şeytani yöntemlerle bu ailelerin erkek ve kız çocuklarını tuzağa düşürmeye çalıştıklarını görüyoruz.

Bu karanlık odakların bu alanda en çok istifade ettikleri araç ve yöntemler ise şunlardır; en çok okul ortamlarından istifade ediyorlar. Kendilerine bağlı öğretmen, idareci ve öğrenciler vasıtasıyla okul, eğitim imkan ve olanaklarından istifade ederek ve özel olarak çengel atarak tuzaklarına düşürdükleri elemanlardan bir bataklık oluşturuyorlar. Bataklık diyorum çünkü öyle bir şeydir ki, bulaşan batıyor ve bocaladıkça daha çok batıyorlar, batmakla kalmıyorlar başkalarını da batırıyorlar. En çok etkili olan yöntem ise; tuzaklarına düşürdükleri kurbanlarını (erkek-kız fark etmez) içki ve fuhuşla kendinden geçirip foto ve kameraya çekmek, ondan sonra kendilerinden yeni elemanlar kazandırmak ve şom emellerini gerçekleştirmek için şantaj aracı olarak kullanmaktır. Bu yöntem çok etkili olmaktadır. Bu yöntemde elemanlar, ilk önce porno CD ve objelerle kurbanlarının şehevi duygularını kamçılamakta ve yavaş yavaş bataklığa doğru çekmektedir. Bir sefer tuzağa düşürdü mü artık kurtuluşu çok zor olmaktadır. İkinci etkili araç ise internet ortamıdır. İnternet üzerinden bu bataklığa düşürmek de çok kolaylaşmıştır. Her eve ya da bağlantılı, bağlantısız her bilgisayara internet bağlantısının çok kolaylaştığını düşündüğümüzde bunun ne kadar tehlike arzettiğini anlamak çok zor almasa gerek.

Bu alan öyle menhus bir şeydir ki, evli-bekar fark etmiyor. Öyle bir ateştir ki, kuru ile yaşı beraber yakıyor ve bu ateşin toplumu topyekün yakacak bir güce sahip olduğunu bilmemiz gerekir. Birçok sorunun altındaki sebep ve birçok intihar olayının arkasındaki sebep budur.

Peki çare nedir?

Öncelikle herkesin bilmesi ve kabul etmesi gerekir ki, bu sistemli bir faaliyettir ve rejimin derin güçleri tarafından yukarıda izah ettiğim amaç ve hedefler doğrultusunda organize edilmektedir. Çok tehlikeli bir proje ve Müslüman halkımızın kalbini hedef alan bir saldırıdır. Mütedeyyin-mütedeyyin olmayan, fikirli-fikirsiz, Hizbullah-PKK hiç fark etmiyor bütün kesimleri hedef almaktadır. Özellikle de İslami hassasiyetler sahibi kesimler daha çok hedef alınmaktadır.

Ve herkes bilmelidir ki bu tehlike kendisi için de vardır ve eğer dikkatli olunmazsa bu ateş kendi evini de saracaktır. Böyle bir bilincin oluşturulması gerekir.

Bu hususta toplumu bilinçlendirmek için önce kendi evinden başlayarak sonra komşu ve akrabalarını ve sonra da toplumsal boyutta herkes kendini görevli ve muvazzaf addetmeli, gerekli duyarlılığı kazandırmalı ve gerekli hassasiyeti oluşturmalıdır.

Bu tehlikeler örtbas edilmemeli, proje ve programlarla hedeflenen bu yıkıcı faaliyetler deşifre edilmelidir. Herkes bunu her ortamda gündeme getirmeli, birbirini uyarmalı ve birbirlerine yardımcı olmalıdır.

Bütün tehlikelerin gayri İslami kaynaklardan geldiğini bilmemiz ve İslam'dank, İslami yaşamdan uzak olduğumuz ölçüde bu tehlikelere daha fazla maruz kalacağımızı bilmeliyiz. Bu nedenle İslam'ın bizim için koyduğu ferdi, ailevi ve toplumsal kurallara ve ölçülere riayet etmeliyiz. Bu ölçülere riayet ettiğimiz taktirde bu tehlikelerden güvende olacağız. Günah ve münkeratların tümünü yok etmemiz mümkün olmadığından bunlara giden yolları ve açılan kapıları kapatmamız gerekir. Özellikle çocuklarımızın okuldaki ve dışarıda takıldıkları çevreleri tanımamız, onları bu tür tehlikelere karşı bilinçlendirmemiz gerekir. Sürekli başlarında bir bekçi gibi durmamız mümkün olmadığından onların vicdanlarına bekçilik görevi yapacak, onları hem dünya hem de ahiret azabından kurtaracak bir imanı ve İslami düşünceyi yerleştirmemiz gerekir.

Selam ve dua ile….
Said GABARİ

REJİM'İN KARANLIK VE KİRLİ PERDELERİ
Diger Basliklar
   BDP/PKK, HİZBULLAHİ HAREKETE KARŞI KULLANDIĞI DİL'İ TERK ETMELİDİR
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -4
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -3
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -2
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -1
   HİZBULLAH İLE İLGİLİ İDDİALAR, MAKSATLI VE ÇELİŞKİLERLE DOLUDUR
   SİİRT'TEKİ TRAJEDİ...
   HİZBULLAH'IN KORUCULUĞA BAKIŞI ÜZERİNE / SAİD GABARİ
   BATI MERKEZLİ İSLAMCI KESİMLERİN HİZBULLAHİ HAREKETE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ / SAİD GABARİ
   HİZBULLAHİ HAREKETİ OLDUĞUNDAN FARKLI GÖSTERME GAYRETLERİ VE SEBEPLERİ / SAİD GABARİ
   İFTİRA, ÇARPITMA VE ÇAMUR ATMA FURYASI / SAİD GABARİ
   NEWRUZ PİROZ-U SED CAR MUBAREK BE! / SAİD GABARİ
   ŞEHİD ŞEYX MUHAMMED ZEKİ ATAK’I ANARKEN / SAİD GABARİ
   ERGENEKON SAVCISI HİZBULLAH GERÇEĞİNİ ÖĞRENMEK Mİ İSTİYOR? / SAİD GABARİ
   AŞILAMAYAN ZİLLET VE İHANET DUVARLARI / SAİD GABARİ
   BİR AJAN’IN JİTEM’İN KURULUŞU İLE İLGİLİ VERDİĞİ BİLGİ / SAİD GABARİ
   NE YAZDIYSAK HEPSİ ÇIKIYOR / SAİD GABARİ
   HİZBULLAH ARŞİVİNDEN ÇIKAN BELGELER KOMPLO MALZEMESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR / SAİD GABARİ
   ÖZELEŞTİRİ VE HİZBULLAH -2- / SAİD GABARİ
   ÖZELEŞTİRİ VE HİZBULLAH -1- / SAİD GABARİ
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git