Şubat ayı, şehadet ayıdır. Hayatlarını imanlarına şahid kılarak tarihe damgasını vuran birçok hareket önderinin, alimin ve bir çok yiğidin hareketlerini kanlarıyla sulayarak, ilimlerini kanlarıyla imzalayarak ve mücadelelerine kanlarını hediye ederek şehadetle şereflendikleri bir aydır. Laik kemalist rejimin bütün asimilasyon ve inkar politikaları yanında, Materyalist felsefeye dayalı kominizm ideolojisinin menfi milliyetçilikle yoğrularak müslüman Kürd halkına empoze edildiği ve Kürdistan’ın bu ilhadi hareketlerin merkezi haline getirilmeye çalışıldığı bir dönemde Müslüman Kürd halkının bağrından çıkan yiğit alimler, önderler ve aydınlar tarafından Müslüman halkı gerçek hürriyet ve özgürlüğüne kavuşturacak, başkalarına payanda olmaktan kurtaracak bir islami hareket başlatıldı. Dost düşman herkesin ittifakla uygun gördüğü “Hizbullahi” vasfa sahip bu hareket, milletini yaratılış gayesi olan; kula kul olmaktan kurtaran ve sadece kainatın sahibi yüce Allah’a kulluğa yönelten hizmetlerini günden güne yoğunlaştırdı. Şehid Şeyx Zeki; otuz yaşlarında, üstün zeka ve yeteneklere sahip, o yaşta çok az insanın ulaşabileceği ilim, irfan, takva, feraset ve basirete sahip bir alim ve bir önderdi. Okul tahsilinin bütün kademelerini dışarıdan vererek tamamlamış, okula gitmediği halde ve medrese tahsilini de kısa bir sürede tamamlamasına rağmen İslami ilimlerin yanında fen ilimlerine, felsefi ilimlere ve siyasete en az bu alanların uzmanları kadar vakıftı. Müthiş bir belağatı vardı. Bu üstün vasıfları ile İslami hareketin 5-6 yıl gibi kısa bir sürede Botan’da yayılmasına ve yüzlerce insanın bu hareket ile şereflenmesine vesile oldu. Bu hizmetler, asimilasyon ve inkar politikalarının, materyalist felsefe, kominizm ideolojisi ve menfi milleyetçilik sahiplerini rahatsız etemeye başladı. Bunların temsilcileri olan ergenekoncu ve mülhid örgütler ortaklaşa başlattıkları bir mücadele ile bu hak hareketi sindirmeye ve yok etmeye çalıştılar. Hizbullahi harekete iftira atmaya, karalamaya, zan altında bırakmaya, mensuplarını yakalayıp işkence etmeye, kaçırıp şehid etemeye, ev ve işyerlerini bombalamaya… başladılar. Laik-kemalist rejimin derin güçleri ve uzantıları ulan ergenekoncu çeteler bir yandan islami hareketi zan altında bırakmak ve halkın teveccühünü kırmak için şeytanca açıklama ve yayınlar yaparken, mülhid örgüt de pervasızca saldırmaya başladı. Bu saldırılarda yüzlerce ihlas ve fedakarlık timsali Müslüman şehid edildi. Bu şehid edilenler arasında Şehid Şeyx Muhammed Zeki Atak da vardı. 19 Şubat 1992 yılında bu Rabbani Alim mülhid örgütün saldırısı sonucu Cizre’de şehid edildi. Bölgede biraz güç elde ettiğini gören mülhid örgüt zafer sarhoşluğuna kapılmıştı. Bu nedenle kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımıyordu. Hizbullahi Müslümanları ise birkaç günde bitireceklerini söylüyorlardı. Özellikle öncü şahsiyetleri ortadan kaldırdıkları takdirde hareketin biteceğini hesap ediyorlardı. Hatta kendi merkezlerine gönderdikleri raporlarda; “her şehirde birkaç kişiden oluşuyorlar, üç-beş günde hepsini bitiririz” diye yazıyorlardı. Hizbullahi Müslümanlar bu dönemde çok büyük zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Böyle bir saldırıya karşı hazırlıkları yoktu, daha doğrusu böyle bir çatışmayı istemedikleri gibi bundan kârlı çıkanın rejim olacağını da biliyordu. Şeyx Zeki, İbrahim Hoca gibi şahsiyetlerin şehid edilmesi ve saldırıların hızla devam etmesi karşısında nefsi müdafaadan başka yol ve çare kalmamıştı. Hizbullahi hareket Şeyx Zeki gibi bir alimin şehadetiyle bir yönüyle büyük bir kayıp vermiş gibi olsa da bu büyük davanın temelinin harcı böylesi yiğit rabbani alimlerin kanlarıyla yoğrulması, hareketin ölümsüzleşmesine vesile olmuştur. Bu büyük şehidin mücadele hayatı çok bereketli olduğu gibi şehadeti de bereketli olmuştur. Davet, tebliğ ve fedakarlıkla yaptığı hizmetlerini hiç çekinmeden kanını da vererek zirveye ulaştırmıştır. Onu tanıyan herkes bilir ki, o İslam düşmanlarından ve mülhidlerden asla korkmadı, özellikle alimlerin sorumluluklarının bilincinde olması gerektiğini dile getiriyordu. Şehid Şeyx Zeki şehadet mertebesine kavuşarak en büyük mertebeyi kazandı, Hizbullahi hareket böyle bir alimin hizmetleri ve şehadetle taçlandırdığı bir mücadeleye sahip olduğu için o da kazandı. Ancak, genç yaşında büyük bir alim olan Şeyx Zeki’nin şehadeti Müslüman Kürd halkı için büyük bir kayıptır. Aziz Şeyximizi ve hemen ondan bir gün sonra İdil’de yine mülhidler tarafından mazlumane şehid edilen Muhammed Said’i rahmetle anıyoruz. Pak ve mutahhar şehid kanlarıyla yoğrulan bir hareket asla mağlup olmaz. Şehadetleri mübarek, mekanları cennet olsun. Selam ve dua ile... Said GABARİ |