Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
REJİM’İN HİZBULLAHİ HAREKETE KARŞI DERİNDEN MÜCADELESİNİN KARANLIK VE KİRLİ PERDELERİ - 16
Hizbullahi Hareketi Karalamak Ve Halk Desteğini Kırmak İçin Başvurulan Yöntemler: Bınavê Xuda Rejimin derin güçleri bir yandan çok ustaca planlanmış projelerle geniş kapsamlı hesaplar yaparken bir yanda da cemaatin halk arasındaki desteğini ve halkın teveccühünü kırmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek incelikte yöntemlere başvurarak derinden bir mücadeleyi veriyordu. Hesapların tutması halinde çok kısa zamanda cemaatin halk desteği kırılacak, hakkında kötü bir imaj oluşturulacaktı. Ancak Allah’ın yardımı ile cemaat bu derin ve ince hesapları deşifre etti. İpin ucunu yakalayınca çorap söküğü gibi bütün planlar ortaya çıkarıldı. Belki cemaat bu planları zamanında kamuoyuna deşifre etmedi ancak hem tespit ettiği hem de bunlardan yola çıkarak olabileceklerin hesabını yaparak bu plan ve hesapları tersine çevirdi. Cemaati karalamak, fesat çıkarmak ve halkın teveccühünü kırmak için başvurulan yöntemler ve taktikler; cemaate karşı derinden mücadele veren rejimin derin güçlerini ve onların uzantılarını pasifize etme ve bertaraf etme vesilesi ve araçları haline dönüştü. Cemaatin bu mücadelede attığı her adım, bir sonraki adımı daha da kolaylaştırmış; derin güçler ve onların uzantılarının hareket alanları daha da daraltılmıştı. Bu süreçte rahatlıkla söyleyebiliriz ki; cemaat bir adım öne geçmiş derin güçler ve onların uzantılarının nefesleri kesilmişti. Bu durum, “devletin güvenlik ve istihbarat birimlerinin faaliyetleri karşısında kendisini yenileyebilen ve karşı stratejiler geliştirebilen tek İslamcı örgüt Hizbullah’tır” diye güvenlik ve istihbarat birimlerinin resmi raporlarına geçmişti. Bu derinden mücadele; rejimin güvenlik ve istihbarat birimlerini kudurtmuş, ölçüsüzce ve hiçbir kural tanımadan gaddarane bir şekle dönüşmüştü. Cemaat mensuplarını kaçırmaya, aylarca vahşi işkencelere tabi tutmaya, gözaltında yargısız infazlara ve hiçbir hukuki gerekçeye sığmayan operasyonlara başvuruluyordu. Şimdi de ajan ve muhbirlerin itiraf ettiği ve bu itiraflar doğrultusunda somut olarak tespit edilen; Hizbullahi hareketi karalamak ve halk desteğini kırmak için başvurulan yöntemleri ele alalım. Çarşafa Bürünerek Yapılan Tahribatlar: Ajan ve muhbirlerin karı ve kızları, ajan ve muhbirlere bağlı olarak çalışan fahişeler, çarşafa büründürülerek bu kılıkla fuhuş yapma, çarşaflı iken uygunsuz davranışlar sergileyerek çarşaflı Müslüman hanımlar hakkında böyle bir imaj yaratma ve bu yolla Hizbullahi cemaat karalamaya çalışılıyordu. D. Bakır ve Batman’da çarşının en işlek yerlerinde uygunsuz davranışlar sergileyen, çarşaflarını açıp altından vücutlarını gösteren, erkeklere göz kırpan ve çarşafın tabiatına aykırı davranışlarda bulunanlar bir çok kişi tarafından da görülmüştür. Cemaat Mensuplarının Adını Kullanarak Gayri Ahlaki Davranışlarda Bulunma: İslami hareketle özdeşleşmiş aile ve şahsiyetlerin erkek ve kızlarının isimleri kullanılarak bunların adına gerek halktan ve gerekse İslami hassasiyetler sahibi ailelerin erkek ve kızlarına telefon açılır, gayri ahlaki tekliflerde bulunularak ve sözler sarfedilerek bu Müslüman aile ve şahsiyetler karalamaya çalışılırdı. Aynı zamanda bu ailelerin şahsında cemaat de kötülenirdi. Cemaat İçerisinde Güvensizlik Duygusunu Yaratmak: Ajan ve muhbirlerin sorgularından anlaşıldığı kadarıyla cemaat içerisinde güvensizlik duygusunun yerleşebilmesi için çok gayret sarf edilmiştir. Bununla birçok amaca ulaşma gayesi güdülmüştür. Cemaat içerisinde önemli bir konuma sahip ve aranan kişilerden bir kaçı gözaltına alınıp kısa bir müddet sonra hemen serbest bırakılır. Yine cemaatin kendilerinden rahat olmadıkları bazı kişileri gözaltına alıp güya işkencenin her türlüsünden geçirilerek uzun bir gözaltı sürecinden sonra cezaevine gönderilenler olmuştur. Bu şekilde sağlam ve güvenilir kişileri şüpheli duruma düşürmek ve şüphelileri de güvenilir hale getirmek isteniyordu. Ajan ve muhbirleri vasıtasıyla da sorumluluk yapan şahıslar hakkında cemaate yalan-yanlış bilgiler göndererek onları su-i zan altında bırakmak için sürekli not göndermeleri istenmiştir. Bir yandan cemaat içerisinde güvensizlik ortamının oluşması için bütün gayretler sarf edilirken bir yandan da “cemaat şüpheci bir tutuma sahip olmuş, bir çok kişi günahsız oldukları halde cezalandırılmış” propagandasını yaparak gerçek şüpheliler ve suçlular muhafaza edilmek isteniyordu. Cemaat Mensubu Sıfatı İle Cemaati Lekeleyecek Davranışları Sergileme: Başta A.T isimli JİTEM işbirlikçisi olmak üzere diğer tüm ajan ve işbirlikçilerin hem itiraf ettikleri hem de bizzat uyguladıkları bu yöntemler çok ince ve çok haincedir. Cemaat, bu davranışları gösterenleri ikaz etmekten geri durmazdı. Ve bu davranışların kişinin zafiyet ve eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyordu. Daha sonra ajan ve işbirlikçilerin itiraf ettiklerine göre bunlar planlı ve programlı bir şekilde uygulanmıştır. A.T bu haince davranışları şu şekilde itiraf eder: “- Bize diyorlardı ki, öncelikle kendinizi cemaatin temsilcisi olarak lanse edin ve halk sizi bu şekilde tanısın. İmamları ve şeyhleri ziyaret edin. Onların yanında mağrur bir şekilde davranıp ihtiramsızlık edin. Onların konuşmalarına fırsat vermeyin ve sürekli siz konuşmaya çalışın. Konuşmalarını sık sık ihtiramsız bir şekilde kesin ve her şeyi onlardan daha iyi bildiğinizi söyleyin. Onların yanında yanlış ayet ve hadis okuyun ve yanlış bir şekilde mana verin. Ziyaretlerinizde sürekli onları kızdıracak ve onların cemaatten nefret etmesini sağlayacak davranışlar sergileyin ki bu kesim cemaatten uzak durup hem cemaati yanlış tanıtsınlar hem de mensuplarını cahillikle itham etsinler. - Evinizde ve işyerinizde sürekli çevrenizi ve komşularınızı rahatsız edin. Gürültü ve hoşnutsuzluk yaratan davranışlar sergileyin ki komşu ve çevreniz sizleri cemaat mensubu olarak bu yönünüzle tanısın ve tanıttırsın. - Milletin işini yaptığınızda sağlam bir şekilde yapmayın, mutlaka sahtecilik yapın, hiçbir zaman işlerini zamanında yapmayın, ticari işlerinizde sürekli sahtekarlık yapın, iş ve ticaretinizde karşınızdakileri nefret ettirecek ve sizin yüzünüzden cemaate düşman kesilecek seviyeye getirin. Hiçbir zaman dürüst davranmayın. Eğer birilerinin sizden alacağı varsa onları bezdirmeyinceye kadar vermeyin. - Halkın içinde özellikle komşu ve çevrenizden yapabildiğinize zulmedin, kötü ahlakınızı sergileyin, hile ve dolandırmaktan geri durmayın. - Kadınlara bakmaktan, onlara yaklaşmaktan ve yapabilirseniz onlarla iştigal etmekten geri durmayın. Davranışlarınızla ahlaksız biri olduğunuzu gösterin ve halk sizi cemaat mensubu olarak bu ahlakla tanısın. - Cemaat içerisinden fakir ve fukaraları etrafınızda toplayın ve onlara bol bol maddi yardım yapın ki ileride onlardan istifade edebilesiniz. Hem daima sizleri cemaat içerisinde methetsinler hem de bunlara yaptığınız iyilikler sizin deşifre olmanıza bir önlem olsun. Maddi giderlerinizi ise biz karşılarız.” Muhbir olan A.T.’den uygulanması istenen hususiyetler sadece bunlar değildir. Bununla birlikte, bu hususlar, bütün muhbirlere aynı şekilde söylenmiyordu. Bu konuda, muhbirin kişiliği, içinde bulunduğu çevre ve ortamın yapısı, etrafındaki ve ilişkili olduğu insanlar vs dikkate alınarak, bazılarına bu şekilde, bazılarına ise tam tersi bir şekilde, iyi görünme, iyi davranışlar sergileme, kendini her alanda kabul ettirme ve böylelikle gerek cemaat içinde ve gerekse sempatizanlar içinde sözü dinlenir ve belki de konum olarak yükselir ve dolayısıyla kendisinden istenilen şekilde cemaat mensuplarını yönlendirebilir hesabı yapılıyordu. Dolayısıyla farklı muhbirlerin sergilediği farklı tutum ve davranış biçimleri ortaya konduğu zaman, bir çok defa aralarında zıtlıklar ve tezatlar söz konusuydu. Mesela, bir çok kere muhbirlere, cemaat içinde farklı, cemaat dışında farklı yüzler sergilemeleri söylenmiştir. Gerçekten de bütün bu davranışlara A.T ve onun gibi ajan ve işbirlikçilerin hepsi de tevessül etmiştir. Kendileri deşifre olmadan önce defalarca bu tür davranışlarından ötürü uyarılmış; devam ettikleri takdirde sert bir şekilde ikaz edilmiş hatta düzelmeyince bazı faaliyetlerden cemaat tarafından men edildikleri dahi olmuştur. Daha fazla zarar vermemesi için bu tür davranışlara karşı bazen tedbirler geliştiriliyordu. Bu bölümde aktardıklarım, Hizbullahi hareketi karalamak ve halkın bu harekete teveccühünü kırmak için başvurulan yöntemlerden kamuoyuna yansımayanların cüzi bir kısmıdır. Rejimin derin devletine bağlı örgüt ve çetelerinin Hizbullahi hareketi çökertmek ve halk arasındaki desteğini kırmak için başvurduğu taktik ve yöntemlerden; cami çalışmalarını sabote etme, kendilerine bağlı fuhuş, hırsız, ayyaş ve serseri çetelerini camilere ve Müslümanların çocuklarına musallat etme, Müslüman gençlerin peşine fahişeleri takma, cemaat adına tehdit yoluyla halktan zekat ve haraç toplama, İslami hassasiyetleri bulunan aileleri cemaat adına telefonla tehdit edip bölgeyi terk etmelerini isteme, polis ve jandarma kılığında evlere girip sonradan kendilerini Hizbullahi tanıtarak cemaatin devletle ilişkili olduğu imajını yaratma, işadamı ve zenginlerin aile bireylerinden birilerini cemaat adına kaçırarak bol miktarda fidye isteme,…. Ve daha bir çok yönteme başvurulmuştur. Bunların ayrıntılarını “Kendi Dilinden HİZBULLAH Ve Mücadele Tarihinden Önemli Kesitler/ İ. Bagasi” adlı kitabın “TC DERİN DEVLETİNE BAĞLI AJAN VE ÇETELERİN KÜRDİSTAN’DAKİ İNSANLIK DIŞI KARANLIK FAALİYETLERİ” bölümüne havale ediyoruz. Selam ve dua ile…. Said GABARİ