Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
O gün (kiyamet gününde bakarsin ki) biz onlari, birbirine çarparak çalkalanir bir halde birakmisizdir; Sûr'a da üfürülmüs, böylece onlari bütünüyle bir araya getirmisizdir. (Kehf/99)

Bir Hadis:
Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi. (Tirmizi, Tıbb 1)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

REJİM’İN HİZBULLAHİ HAREKETE KARŞI DERİNDEN MÜCADELESİNİN KARANLIK VE KİRLİ PERDELERİ - 13
Bınavê Xuda Önceki bölümlerde ajan ve muhbirlerin nasıl türetildiğini, şekillendirildiğini ve kullanmaya hazır hale getirildiklerini ele almıştık. Bunlar Hizbullah’a karşı verilen mücadelede temel unsurlardır. Devletin bütün resmi ve özel kurum ve kuruluşlarının iplerinin derin devlet merkezinde birleştiğini bilmeyen yoktur herhalde! Bütün ipleri elinde bulunduran bu merkez, hem ülkenin gidişatına yön veriyor hem de muhalifleriyle mücadeleyi bu merkezden idare ediyor. Bir Ara Açıklama: Önceki bölümde Polis İstihbaratının da Derin devlet diye bilinen Genel Kurmay Başkanlığı’nın emrinde olduğunu belirtmiştik. Elbette Emniyet Genel Müdürlüğü zahiren İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Geçmişte Polis’in gerek MİT ile gerekse Jitem ile aralarının hoş olmadığı, zaman zaman birbirlerini tenkit ve tazyik ettikleri bilinir. Ancak bütün bunlar bir yere kadardır. Derin devlet ağırlığını koyduğunda Polis gücünün hiçbir fonksiyonu kalmamaktadır. 12 Eylül darbesi yapıldığında polis karakollarının nasıl askerlerin emrinde çalıştığını, ayrıca 28 Şubat post-modern darbesinde polisin elindeki bazı silahların Genel Kurmay’ın bir emriyle nasıl toplatıldığı daha dün gibi herkesin hatırındadır. Rejimin sahibi Derin devletin, basın ve medya üzerindeki gücünden kimsenin şüphesi var mı acaba? Ayrıca belirli Üniversite yönetimleri, uzman ve akademisyen çevreler, stratejik araştırma kurum ve kuruluşları, partiler, yargının tüm kısımları, anayasal kurum ve kuruluşlar, mesleki ve siyasi kurum ve kuruluşlar, oda ve sendikalar, dernek ve vakıflar….vb üzerindeki gücünü hiç kimse inkar edemez. Derin devletin, kendisine bağlı uzantıları vasıtasıyla Hizbullahi harekete karşı aynı merkezden ama farklı cephelerden nasıl sinsice mücadele ettiğini, hangi yollara başvurduğunu ve nasıl bir ortam oluşturduğunu görelim. Hizbullahi hareketi karalamak ve milletin gözünden düşürmek için yapılacak en büyük itham ve karalama nedir diye sorulsa herhalde tereddütsüz her kes; “devlet kaynaklı göstermek, rejimin PKK örgütüne karşı kullanmak maksadıyla oluşturduğu bir örgüt” cevabını makul görecektir. Bu karalama maksatlı itham ve iftiraları ilk önce PKK ve onun yan kuruluşları hem basın ve medyalarında hem de halkın arasında yaydılar. Hiçbir somut delil ve kanıt gösterilemediği gibi bu ithamlar tutmadı ve Hizbullahi hareket her geçen gün daha da güçlendi. İşin ilginç tarafına bakın ki rejimin derin devletine bağlı karanlık güçler de aynı karalama ve iftiralara başvurarak Hizbullahi hareketi genel olarak Türkiye kamuoyunda; özel olarak da Kürd halkı arasında karalamaya, zan altında bırakmaya, desteğini kırmaya ve onun hakkında böyle bir imaj yaratmaya çalıştı. Bakın bunu nasıl yaptı. Hem Mit hem jitem hem de Polis istihbaratı kendilerine bağlı olarak çalışan ajan ve muhbirlere talimat vererek “Hizbullah’ın devlet ile ilişkili olduğunu her fırsatta dile getirin ve işleyin” denilmiş. Bu itham ve karalama halkın arasında güvenlik ve istihbarat birimleri ile irtibatlı olarak bilinen kişilerce ortaya atılıp işlenince ister istemez halkın kafası karışır. Çünkü az çok insanlarımız bu kişilerin devletin kurumlarıyla irtibatlı olduklarını biliyor ve “bunların söyledikleri demek ki bağlı oldukları kurumlardan elde ettikleri bilgilerdir” diye algılanıyordu. Halkın arasında böyle propaganda yapılırken öbür taraftan basın ve medya içerisinde yine bu karanlık güçlere bağlı olarak çalışanlar da aynı talimat doğrultusunda haber ve yorumlar yapmaya başladılar. Başka bir cepheden uzman ve akademisyen diye tanınan ve gerçekte ise bu karanlık güçlerin elemanları olanlar açık oturumlarda ve bulundukları her platformda bu iddia ve ithamları aynı doğrultuda ele alıp yorumladılar. Garabete bakın! Derin devlet merkezinden ajan ve muhbirlere halkın arasında propaganda yapmaları, basın ve medya mensuplarına aynı itham ve iftiraları gündeme taşımalarını, uzman ve akademisyenlere de basın ve medya ile ortak bu konuyu işlemelerini ve zihinlere kazımasını istiyorlar. Yani bu propaganda hep aynı merkezden yönlendiriliyor ve işleniyor. PKK ve yan kuruluşları da aynı konuyu işliyor. Hal böyle olunca geride kalanlar da bu iki kaynaktan beslendikleri için onlar da aynı kanaatlere varıyorlar. Buraya kadar normaldir çünkü bu güçler, Hizbullahi hareketi kendileri için hedef ve düşman görüyorlar. Normal olmayan ve üzüntü verici olanı ise İslamcı geçinenlerin de hiçbir aslı astarı olmayan ve hiçbir delil ve belge ile ispatlanamayacak olan bu itham ve iftiraları; adı geçen odakları tanıdıkları halde onlarla aynı telden çalmaları ve aynı şekilde tekrarlamalarıdır. İsterseniz bu karalama maksatlı itham ve iftiranın biraz daha içyüzünü irdeleyerek aktörlerini tanıyalım. Cemaatin sorguladığı ajan ve muhbirlerden Jitem’e bağlı olarak çalışan ve Silvan’da ikamet eden A.H. adlı muhbir bir müddet konuşmamış, ancak cemaate kendisi gönüllüce itiraflara başlamıştır. Bu kişi Jitem içerisinde epey yükselmiş ve Bolu-Düzce-Yalova üçgenindeki kamplarda aylarca eğitim görmüş, askerlik devresinde normal askerlik yapıyor gibi görünüyorken özel eğitim kamplarında eğitime tabi tutulmuştur. Suriye ve Irak istihbaratları ile de ilişki kurmuş çok yetenekli bir kişiydi. Aynı zamanda bölgede cemaatten kopan bir kısım insanları toparlamış ve cemaate alternatif olarak bir yapı meydana getirerek elemanlarını İran’a kadar gönderip dini tahsil yaptırarak bölgede etkin bir kariyere sahip olabilmeleri için organize etmişti. Bölgede (cazip olduğundan dolayı) Şia mezhebinin propagandasını yaparak Hizbullahi hareketi bölmeye ve bölge Müslümanları arasında ihtilaflar çıkarmayı planlamış ve bu grubu tamamen Jitem’in kontrolüne koymuştu. A.H. ve ekibinin yaptıkları faaliyetlerden; kadınlar vasıtasıyla istihbarat toplama, bu kadınlar vasıtasıyla Hizbullahi cemaati karalamak maksadıyla uygunsuz davranışlar sergileme, Mut’a nikahı adı altında fuhuş yaptırma, nükleer madde kaçakçılığı, Hizbullah-PKK çatışmasını uzatmak için yaptıkları provokatif eylemleri sonraki bölümlerde açıklayacağız. Bu kişi kendisi itiraf etmeden önce cemaatin böyle bir bilgiden haberi yoktu. Eğer kendisi söylemeseydi cemaat sorma gereğini bile duymazdı. Bu kişi şöyle diyor; bizim üstlerimiz olan subaylar bize; “Hizbullah’ın devletle ilişkide olduğunu, PKK’yı bitirmek için derin devlet tarafından oluşturulduğunu, halkın arasında yayın diyordu.” Adam ilk önce şok oluyor ama aldığı emri de yerine getiriyor. Her fırsatta hem kendisi hem de kendisine bağlı elemanları vasıtasıyla bu propagandayı yapmış. Bundan sonra cemaat sorguladığı kişilerden bu hususta bilgi isteyince görüldü ki Batman Emniyet Müdürü tarafından aynı talimat Polisle çalışan elemanlara da verilmiş. Bu bilgi cemaat mensubu olmayan diğer ajan ve muhbirlerden de alınmıştır. Bitmedi ! aynı emniyet müdürü daha sonra basına ve Meclis faili meçhul cinayetler araştırma komisyonuna da Hizbullah’ın Gercüş’e bağlı 3 köyde kamplarının olduğunu ve bunların Jandarma tarafından göz yumularak korunduğunu dile getirmiş ve propagandasını yapmıştır. Aynı bu emniyet müdürü döneminde işbirlikçiliği kabul eden bir muhbire, kendisini kanıtlaması için (yani kendilerinin bu muhbire güvenebilmeleri için ondan emin olmaları gerekiyor) Batman’da tanınan Müslüman bir şahsiyeti öldürmesi istenmiş ancak muhbir buna cesaret edememiştir. Bunu yapmadığı için de çok daha alçakça bir fiil yapması kendisinden istenmiştir ki burada yazmaya edebim müsaade etmiyor. Garip manzaraya bakın ki aynı emniyet müdürü hem ajan ve muhbirlerine “Hizbullah’ın devlet kaynaklı olduğunu ve PKK’ya karşı kullanılmak üzere oluşturulduğunu” yayın diyor, hem aynı elemanlardan Hizbullah mensuplarına suikast yapmalarını istiyor hem de kamuoyuna Hizbullah kamplarının Jandarma tarafından korunduğu ithamını yaparak su-i zan altında bırakmaya çalışıyor. Konuyu fazla dağıtmadan farklı cephelerden ele alalım. İşçi partisi başkanı Doğu Perinçek’in ne mal olduğunu bilmeyen yoktur. En son Ergenekon örgütüyle alakalı olarak tutuklanıp cezaevine konulmuş. Bu adamın derin devletin adamı olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. Hem solcular arasında hem Kürd hareketleri arasında hem de siyaset ve medya alanındaki faaliyetleri her zaman derin devletin talimatları ve stratejileri doğrultusunda olmuştur. Bu adam 92 yılının başında kendisine ait 2000’e doğru dergisinde “ Hizbullah Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezinde Eğitiliyor” başlığıyla Hizbullah’ı Polisle ilişkili olarak göstermeye çalıştı. Halbuki yazıda hiçbir delil ve kanıt yoktu ve sadece afaki yazılmış bir yazı idi. Maksat Hizbullahi hareketi karalamak ve zan altında bırakmaktı. Yazıda sakallı kişilerin çevik Kuvvet merkezine girip çıktıkları dayanak olarak gösteriliyordu. Halbuki bu hiçbir gerçeği ifade etmediği gibi polis içerisinde sakallı sivil polisler de mevcuttur ve bunu bilmeyen de yoktur. Zaman zaman böyle afaki iddialar ortaya atılarak Hizbullahi harekete yönelik karalama ve zan altında bırakma propagandalarının yapılması istenir ve böylece bu harekete yönelik teveccühlerin kırılması hedeflenir. Derin devlete bağlı güçler bunu istedikten sonra bu itham ve iftiraları yapacak odaklar çoktur. Bu itham ve iftiralar her ne kadar yerini bulmasa da en azından iz bırakır ve bu iddialar piyasadaki sözde uzman, akademisyen ve yorumculara ilham kaynağı olur. Bakın çok bariz bir örnek daha verelim. 2000 yılında Hizbullahi harekete yönelik operasyonlarda Hizbullah’ın gizli depolarında çıkan silahlarla ilgili, kaynağı bilinmeyen bir iddia ortaya atıldı. “Kayıp Silahlar” diye bir yaygara koparıldı ve günlerce sadece karalamak maksadıyla “acaba kayıp silahlar Hizbullah cephaneliklerinde mi çıktı” diye bir istifham oluşturuldu. Halbuki ortada hiçbir kaynak yoktur. Silahların kayıp olduğu da yok. Hatta öyle büyütüldü ki gerek polis gerekse Jandarma sözü geçen silahlarla ilgili açıklamalar yaparak Batman Valiliğince alınan silahların envanterlerde olduğunu ve eksiksiz olduğunu kamuoyuna deklare ettiler. Bu iddia üzerine programlar yapıldı, araştırmalar yapıldı, dönemin yetkilileriyle röportajlar yapıldı ama hepsi nafile ve böyle bir şey ortada yoktu. Yoktu ama böyle bir karalama yapıldı ve tutmamışsa da her yeri geldiğinde aklı sıra bazı zavallılar bu iddiaya atıfta bulunmaktan utanmayacaklardır. Yine aynı minvalden bir karalama örneği daha! Daha bir iki hafta önce İstanbul Esenler otogarında yakalanan bazı el bombaları ile ilgili olarak medyada bir iddia ortaya atılarak bu bombaların ve Ağrıda Hizbullah operasyonunda ele geçen bombaların Ergenekon’a ait Ümraniye’de ele geçen bombalarla aynı seriden olduğu iddia edilmiş, Otogardaki el bombalarını teslim alacak olan Ramazan …. Adlı kişinin de Hizbullah örgütüne üye olmaktan arandığı ifade edilmişti. Halbuki böyle bir haberin kaynağı yoktu ve ısmarlama haber olduğu ortaya çıkmıştı. Malatya emniyet Müdürlüğünden bu haberin yalan olduğu ve Hizbullah ile ilgisinin bulunmadığı yönünde açıklama yapılmıştı. Bir kere karalama maksatlı iddia ve iftiralar medyaya yansıdıktan sonra ispatlanmamış, tekzip edilmiş… önemli değildir. Amaç Müslümanları zan altında bırakmak ve karalamaktır. Dikkat edilirse bazıları medyadaki aracılarına istedikleri konuları gündeme getirmelerini fısıldayıp istiyorlar ve onların isteği doğrultusunda yayınlar yapılıyor. Aynı iddia ve iftiralar akademik çevreler ve kamuoyunca uzman olarak tanınan bazı şahıslar tarafından da dile getirilip işleniyor. Bu çevrelerin baz aldıkları kaynaklar, medyada çıkan haber ve yorumlardır. Ellerinde hiçbir somut kanıt ve belge olmadan piyasaya ısmarlanan haber ve yorumlara dayanarak konuşuyorlar. Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Emin Gürses ve onun gibilerine baktığımızda bu çevrelerin de aynı güçlere bağlı oldukları ve onların talimatları doğrultusunda hareket ettikleri görülmektedir. Aynı merkezden ama farklı cephelerden karalama ve zan altında bırakma maksatlı yapılan iddia ve ithamlar, rejimin derin devletine bağlı güçlerin Hizbullahi harekete karşı yürüttüğü mücadelede başvurduğu taktiklerden sadece bir tanesidir. PKK’nın da aynı iddia ve ithamları yapması ilginç bir rastlantı mıdır? Her iki gücün hedef ve maksadı birdir. Doğrusu bu iki gücün her fırsatta ve her platformda bu iddia ve ithamları dile getirmeleri ve işlemeleri kısmen de olsa tesir etmiştir. Selam ve dua ile…. Said GABARİ
Diger Basliklar
   BDP/PKK, HİZBULLAHİ HAREKETE KARŞI KULLANDIĞI DİL'İ TERK ETMELİDİR
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -4
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -3
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -2
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -1
   HİZBULLAH İLE İLGİLİ İDDİALAR, MAKSATLI VE ÇELİŞKİLERLE DOLUDUR
   SİİRT'TEKİ TRAJEDİ...
   HİZBULLAH'IN KORUCULUĞA BAKIŞI ÜZERİNE / SAİD GABARİ
   BATI MERKEZLİ İSLAMCI KESİMLERİN HİZBULLAHİ HAREKETE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ / SAİD GABARİ
   HİZBULLAHİ HAREKETİ OLDUĞUNDAN FARKLI GÖSTERME GAYRETLERİ VE SEBEPLERİ / SAİD GABARİ
   İFTİRA, ÇARPITMA VE ÇAMUR ATMA FURYASI / SAİD GABARİ
   NEWRUZ PİROZ-U SED CAR MUBAREK BE! / SAİD GABARİ
   ŞEHİD ŞEYX MUHAMMED ZEKİ ATAK’I ANARKEN / SAİD GABARİ
   ERGENEKON SAVCISI HİZBULLAH GERÇEĞİNİ ÖĞRENMEK Mİ İSTİYOR? / SAİD GABARİ
   AŞILAMAYAN ZİLLET VE İHANET DUVARLARI / SAİD GABARİ
   BİR AJAN’IN JİTEM’İN KURULUŞU İLE İLGİLİ VERDİĞİ BİLGİ / SAİD GABARİ
   NE YAZDIYSAK HEPSİ ÇIKIYOR / SAİD GABARİ
   HİZBULLAH ARŞİVİNDEN ÇIKAN BELGELER KOMPLO MALZEMESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR / SAİD GABARİ
   ÖZELEŞTİRİ VE HİZBULLAH -2- / SAİD GABARİ
   ÖZELEŞTİRİ VE HİZBULLAH -1- / SAİD GABARİ
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git