Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

REJİM’İN HİZBULLAHİ HAREKETE KARŞI DERİNDEN MÜCADELESİNİN KARANLIK VE KİRLİ PERDELERİ -9
Bınavê Xuda 1991 yılının son aylarında başlayıp 1995 yılına kadar devam eden PKK-Hizbullah çatışması sürecinde Hizbullahi hareketin gücü ortaya çıkmış, PKK önemli ölçüde güç kaybına uğramış ve Hizbullah karşısında yenilmişti. TC devleti ise, hem karşısında aciz kaldığı PKK’ya karşı kendini toparlama imkanı bulmuş hem de çok daha tehlikeli olabilecek Hizbullah gücünü görmüş oldu. Aynı zamanda bu çatışmadan önemli kazançlar elde etti. PKK-Hizbullah çatışmasının neticesi, Hizbullah’ın daha büyük bir güç olduğunu gösteriyordu. Hizbullahi hareket, çatışmalı bir sürecin kendisini önemli ölçüde deşifre edeceğini biliyordu. Nitekim, bu çatışmalar esnasında önemli sayıda Müslüman, devletin güvenlik ve istihbarat güçleri tarafından fişlendi. Cemaat, rejim güçlerinin bu süreçten su-i istifade edeceğini biliyordu. Hangi yollara başvuracağını, nasıl istifade edeceğini bekliyor ve araştırıyordu. Henüz elde çok ciddi ve somut bilgiler olmamakla beraber şüphe uyandıran ve koku veren emareler görünüyordu. Somut bilgiye çok ihtiyaç duyuluyordu. Somut bilgiyi elde etmenin en iyi yolu da kaynağından elde etmektir. Bu anlayışla cemaat, gerek kendi içinden ve gerekse kendi dışından tespit ettiği ajan ve işbirlikçileri yakalayıp sorgulamaya başladı. Gerçekten de en doğru yöntem buydu. Ajan, işbirlikçi, muhbir, hain gibi kavramlar hakkında kamuoyunda farklı algılama biçimleri mevcuttur. Bunun en büyük müsebbibi de PKK’nın, mutlak teslimiyet ve itaat içerisinde görmediği veya şüphelendiği herkesi bu unvanlarla itham edip bertaraf etmesidir. Hizbullahi hareketin ise böyle bir çıkmazı olmadığı gibi bu unvanları ağza almaktan bile hoşlanmaz. Kesin olarak tespit ettiği ajanları sorgulamaya başladı. Bu sorgulamalarda akla hayale gelmeyecek şeyler ortaya çıktı. Özellikle derin devlet ve ona bağlı çete ve örgütlerin Hizbullahi harekete karşı verdikleri mücadelenin boyutu ve yöntemleri hayret vericiydi. Sorgulamalar derinleştikçe işin detayları ve şebeke elemanları ortaya çıkıyordu. Bundan sonraki bölümlerde ele alınacak konulara taalluk ettiği için önemli bir bilgiyi burada vermek gerekir. Cemaat, MİT, JİTEM ve POLİS İSTİHBARATI ile çalışan yüzlerce kişiyi sorguladı. Yüzlerce sesli ve görüntülü kaset, binlerce sayfa bilgi elde etti. Bu sorgulamalar içerisinde devletin bu üç örgütüyle çalışan farklı alanlardan kişiler mevcuttur. Bu üç örgütten herhangi birine bağlı olarak çalışan bir ajan, sorgusunda bağlı olduğu komuta kademelerini, tanıdığı bütün elemanların bilgilerini verir. Örneğin bunlardan biri, bağlı bulunduğu kurumla çalışan hırsızlık şebekesinin reisini, bir diğeri mafya çetelerinden birinin reisini, bir diğeri, başka örgüt veya grubun içinde faaliyet gösteren ajanı, bir diğeri fuhuş çetelerinin elemanlarını, bir diğeri İslamcı mafyanın oluşturulması için gayret gösteren işbirlikçi kişileri, yükselmiş biri ise, daha üst makamlarda öngörülen ve planlanan projeler hakkındaki bilgileri, hatta uluslar arası düzeydeki faaliyetler hakkında bilgileri verir. Bir kere ipin ucunu eline geçirdin mi gerisi kendiliğinden gelir. Bu nedenle hemen hemen her kesim içerisinde faaliyet gösteren ajan ve muhbirler sorgulanmıştır. Genelde sorgular ve neticesinde alınan bilgiler hakkında soru işaretleri ve şüpheler oluşmaktadır. Ancak bilinmelidir ki bu sorgulamalar neticesinde alınan bilgiler test ve tahkik ettirilmiştir. Hatta verilen bilgiler o kadar çok hayret vericidir ki eğer kendileri söylemezse kimsenin ne sorma ihtimali var nede bunu gerektirecek bir sebep vardır. Bu dönemde ağırlıklı iki hususun üzerinde durulduğunu ve öncelik verildiğini görmekteyiz. Birincisi; Hizbullahi Hareketin içerisine ajan sızdırma, ikincisi ise; PKK-Hizbullah çatışmasının sürdürülmesini sağlama gayretleri. Çatışmaların kendiliğinden durmasını “PKK-Hizbullah ateşkesi” olarak gören TC’nin güvenlik ve istihbarat örgütleri, kendisine karşı bir ittifakın gerçekleşmesi durumunda tehlikenin ne kadar büyük olacağını düşünerek bu çatışmanın sürmesi için elinden geleni yaptı. Provokatör eylemler düzenleyerek çatışmaları körüklemeye, her iki tarafın mensuplarına karşı cinayetler işleyerek çatışmayı uzatmaya çalıştı. Böyle provokasyonların olabileceğini bekleyen Hizbullahi hareket, hem çatışmalar başlamadan önce bu ihtimalleri PKK tarafına bildirmiş hem de çatışma boyunca sürekli böylesi saldırıların ne zaman ve nereden yapılacağına karşı hassasiyet gösteriyordu. Çatışmaların hız kestiği son dönemlerde bu türden provokatif eylemlerin yapıldığını fark eden cemaat, bu provokasyonlara karşı oyuna gelmeyerek karşılık vermedi. Özellikle bu maksatla Hizbullahi harekete karşı birçok eylem gerçekleştirildi. Önceki bölümlerde ismini verdiğim Molla Gıyaseddin Barlak’ın Tatvan’da şehid edilmesi, Silvan şehir merkezi ve köylerinde, Batman merkez, Diyarbakır merkez ve köylerinde onlarca eylemin derin devlete bağlı çete ve örgütlerce yapıldığı tespit edildi. Ayrıca Hizbullah adı kullanılarak şehir merkezi ve köylerde PKK’ya yakınlıkları ile bilinen kişilerin evlerine girilerek kaçırıldıkları, kaybettirildikleri veya cesetleri bir kenara atılarak Hizbullah adına akrabalarına telefon açılarak tehdit edilip cenazelerinin yerini söyledikleri tespit edildi. Bu çatışmanın sürdürülebilmesi için başvurulabilecek bütün yollar denenmişti. Şüphesiz ki daha tam olarak tespit edilemeyen yöntemler de vardır ama biz bilmiyoruz. Ancak bütün gayretlere rağmen bu taktik başarılı olamamıştır. Hem kamuoyu aleyhte olmuştur hem de Hizbullahi cemaat şüphelendiği ve fark ettiği bu tür eylemlere karşılık vermeyip aksine bu karanlık güçlere yönelerek oyunlarını deşifre etmeye, hesaplarını bozmaya çalışmıştır. Bu taktik tutmadı, tutmadığı gibi derin devletin aleyhine oldu. Aynı zamanda Hizbullah’ın bu derin güçlere yönelmesine vesile oldu. O güne kadar rejim güçlerinin zahiri olarak Hizbullahi harekete karşı yaptığı operasyonlar, baskılar, tutuklamalar, yargısız infazlar, uyguladığı gaddarca işkencelerin yanında derinden verdiği mücadelenin çok daha sinsi, şeytani, gayri ahlaki ve çok daha yıkıcı olduğu görülmüştür. Özelde Hizbullahi harekete, genelde de tüm halkımıza karşı sürdürülen karanlık ve kirli olan bu yıkıcı ve gayri ahlaki yöntemlere karşı Hizbullahi hareket de, ciddi yöntemlere başvurarak tespit, çözmek ve bertaraf etme yoluna gitti. PKK’ya karşı gösterdiği başarıyı derin devlete bağlı karanlık örgüt ve çetelere karşı da gösterdi. Bu sessiz ve derinden verilen çetin mücadele 17 Ocak 2000’e kadar sürdü ve bu tarihteki Beykoz olayıyla alenileşti. Gerçeklerden haberi olmayanlar veya mantık yürütme hastalığına müptela sözde aydın ve uzmanlar Hizbullahi hareketin 2000 yılına kadar devlet güçleriyle direkt bir çatışmasının olmadığını dile getirerek anlamsız bazı yorumlarda bulunuyorlar. Halbuki özellikle 94 ile 2000 yılları arası derinden ve sessizce verilen çetin mücadele aleni olarak PKK’ya karşı verilen mücadeleden yirmi kat daha fazladır. Hizbullahi hareketin içine ajan sızdırma girişimlerini de inşallah bir sonraki bölümde ele alacağım. Selam ve dua ile……. Said GABARİ
Diger Basliklar
   BDP/PKK, HİZBULLAHİ HAREKETE KARŞI KULLANDIĞI DİL'İ TERK ETMELİDİR
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -4
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -3
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -2
   HİZB-İ KONTRA GERÇEĞİ -1
   HİZBULLAH İLE İLGİLİ İDDİALAR, MAKSATLI VE ÇELİŞKİLERLE DOLUDUR
   SİİRT'TEKİ TRAJEDİ...
   HİZBULLAH'IN KORUCULUĞA BAKIŞI ÜZERİNE / SAİD GABARİ
   BATI MERKEZLİ İSLAMCI KESİMLERİN HİZBULLAHİ HAREKETE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ / SAİD GABARİ
   HİZBULLAHİ HAREKETİ OLDUĞUNDAN FARKLI GÖSTERME GAYRETLERİ VE SEBEPLERİ / SAİD GABARİ
   İFTİRA, ÇARPITMA VE ÇAMUR ATMA FURYASI / SAİD GABARİ
   NEWRUZ PİROZ-U SED CAR MUBAREK BE! / SAİD GABARİ
   ŞEHİD ŞEYX MUHAMMED ZEKİ ATAK’I ANARKEN / SAİD GABARİ
   ERGENEKON SAVCISI HİZBULLAH GERÇEĞİNİ ÖĞRENMEK Mİ İSTİYOR? / SAİD GABARİ
   AŞILAMAYAN ZİLLET VE İHANET DUVARLARI / SAİD GABARİ
   BİR AJAN’IN JİTEM’İN KURULUŞU İLE İLGİLİ VERDİĞİ BİLGİ / SAİD GABARİ
   NE YAZDIYSAK HEPSİ ÇIKIYOR / SAİD GABARİ
   HİZBULLAH ARŞİVİNDEN ÇIKAN BELGELER KOMPLO MALZEMESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR / SAİD GABARİ
   ÖZELEŞTİRİ VE HİZBULLAH -2- / SAİD GABARİ
   ÖZELEŞTİRİ VE HİZBULLAH -1- / SAİD GABARİ
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git