Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
Resmini gördüm bir Mayıs sabahında Ellerin kelepçeli, çıkıyordun mahkeme kapısından Yürüyordun, iki yanında asker! Birden bire burkuldu yüreğim! Daldım hatırasına eski günlerin!
Beraber başladık bu yürüyüşe Bir “Besmele” sıcaklığında Nefes nefese yarışırdık zamanla Akdeniz’in ölü ruhlu mümbit topraklarına Ümit ekerdik, emektar çiftçi soluğunda
Tarlalarımız vardı, tabiat ananın kucağında Cevher yüklü kutsal tohumlarımızı Ekerdik rahmine yeryüzünün Boyun eğmezdik hainlere, engereklere Sırtımızda imandan dokunmuş zırhlar Cleopatra kapısından dalıp Açılırdık şehrin kederli sokaklarına Elimizde kazmalar, bir işçi öfkesiyle Sıyırırdık mülevves kabuklarını şehrin!
Hepimiz bir kişiydik Ruhumuz bir, fikrimiz bir, yüreğimiz birdi. Oysa bize gelmedi İstanbul Garbe demir atmış cihanın payitahtı Bir hıyanet rüzgârıyla Dadandı ruhumuza!
Tam on yıl önce bir Mayıs sabahında Başladı yürek yakan ayrılığımız İster onuncu yıl hatırası bil bu selamı, İster ruhları birbirinden kopmamış iki dostun nostaljisi
Resmini gördüm, çıkıyordun mahkeme kapısından Daldım hatırasına dibi görünmez dostluğun Ağarmış saçların bitimsiz emeğin haritasıydı Gözlerin yürüyüşe çıktığımız günkü gibi, Azmin en koyu ruhuyla kuşanmış! Oysa Yusuf’un ülkesine açılan kapının adıdır zindan!
Sevgili dostum! Hayattayım! Yedi düvele dağılmış saçlarım Hicret ufkunda geceliyorum Gözlerim seninki gibi! Zaman nehri çağları da kemirse, Can bedende kaldıkça, Devam edecek kutsal yürüyüş! İnan bana, kazanan biz olacağız İnan bana, Yusuf’un kutsal ülkesini, Ellerimizle kuracağız.
Ümit yataklarında tevhide tutulan yürekler, Zillet siperine yatmadılar! Baş döndüren putçu entrikalar, Fücur bulutlarından dökülen yağmur, Rıhtımda gezinen sarhoşlar gibi, Bir nefeslik can taşıyor, Sadece bir nefeslik…
Yedi kapılı, beton duvarlardan örülmüş Yusuf’un ocağı! Yedi düvel öteye sürülmüş yüreklerimiz! İnan bana, bir şafak vaktinde Avuçlarımızda sımsıcak güneş Ayı ikiye yaran ellerin aşkına Öfkeyle celallenen kurşuni yüreklerimiz Soysuzun, arsızın tepesinde patlayacak Başladığımız gün yaptığımız dua kabul olacak Medine’ye dönüşecek şehir Barışın ve sevginin yurdu olacak! Bir Mehdi erdeminde Bir İsa iffetinde Vaad edilmiş zaferler aşkına İlk günkü gibi olacak yeryüzü Bütün günahların üstüne Bütün isyanların üstüne Rahmet perdeleri çekilecek!
Bir araya geleceğiz ilk günkü gibi, Mehdi’nin nur ülkesinde! Kabul edilen duanın şefkatli avuçlarında Kökü asırlara dayanan umut ağacının gölgesinde Hasret gidereceğiz sevgili dostum… Hasret gidereceğiz ilk günkü gibi… İnan bana…