Yeni Sayfa 1
Bizim
orda erken ölür analar
Beyazlar dökülür ela gözlü bebeklerin saçlarından
Saba rüzgârları kalkar çölün en dip yerinden
Güneşin ilk ışıkları yakar içimizi
Tenlerimize dokunur kırık kalpleri okşayan poyraz
Soğuk bir Çarşamba sabahı
Titreşir kulaklarımızın zarı
Bir tabancadan boşalır uğursuz kurşunlar
Kalbinden vurulur yetim bir çocuğun düşlerine takılan sevda!
Bizim orda erken ölür analar
Şehrin paslı çeşmelerinden kirli sular dökülür
Kırk gün kırk gece savaş çığlıkları atar haşin yüzlü adamlar
Kızıl bulutlar yarışır ufuklarda
Bin bir yamalı kahır yeleği sırtımıza yapışır
Keder yüklü acılar boşalır her yamasından
Hicran yağmurları akar damarlarımızdan
Issız sokakları sarar bir acın ekmek kokan feryadı
Ayak parmaklarımızı emer anne yüreğini yakan acı
Güneş sararır mazlumları yüklenmiş bir geminin güvertesinde
Semada buğulanır hayattan kopan sıcak saatler
Bizim orda erken ölür analar
Gözlerinden dökülür matem rüzgârları
Yorgun gecenin ince ruhunda
Kabuk bağlar iç kanatan ağır yaralar
Duanın gövdesine yapışır zaman
Serin sular akar parmak uçlarımızdan
Fecrin matemli ışıkları kör bıçakla kesilir
Bir gül gibi açılır gözbebeklerde umut adlı saatler
Bizim orda erken ölür analar
Devşirilir atinin haberleri gözlerinin akından
Alınlarına hüzün çizgileri yapışır yeni doğan yavruların
Korku yağmurları yağar tepelerimize
Şehrin iskelesini tutar ölüm meleği
Ecelin serin kanı boşalır kılcal damarlarımızdan
Bizim orda erken ölür analar
Ilık şarkılar yükselir kırışmış dudaklardan
Nazarlardan süzülen meltemler akar içimize
Gözler sararır denizin son dalgasında
Yıkık bir duvarın en dip yerinde
Bir ölüm kadar yakın durur çocuklar
Çağa kafa tutan pervasız ruhlar
Kurulur el pençe arzın dibinde…
Selama durur yorganından sıyrılan bebek
Bizim orda erken ölür analar
Abdullah ŞAFAK
|