Yine
bir Nuh tufanı yükselir kâşanelerden
Can evinden vurur ayrılık türküsü
Dostlar ayrılır yuvalarından
Ayrılır çocuklar analarından
Ruhlar bedenlerinden ayrılır
Hüzün ateşi sarar
Kızgın alevler dokunur buruşmuş çehrelere
Her ayrılık ağır bir yutkunmaya dönüşür
Yeni bir çizgi çekilir alın haritalarına
Âdemin cennetten kopuşuyla başlar ayrılık
Hicran rüzgârları saçılır ufuklara
Bir peygamber ayrılır coğrafyalardan
Zelzeleyle sarsılır Mü’min yürekler
Matemler dolaşır takatsiz simalarda
Yakar kül eder içimizi çetin ayrılık
Annelerin doğum sancısıdır ayrılık
Sütten kopuşu bebeklerin
Baht evine yürüyüşü genç kızların
Delikanlıların küf kokulu zindanlarda volta atışı
Hicret ülkesinde yıldızları sayışı bahadırların
Cansız bedenlerin beyaz kefenlere sarılışıdır ayrılık
Güneş ayrılır, karalar tutar dağ başlarını
Her ayrılık derin sancılar bırakır içimizde
Hasret yağmurlarında ıslanır saçlarımız
Yıldızlarını bekler bitkin geceler
Issız limanlar gemilerini bekler
Bekler Cudi Dağı Nuh’un ayak seslerini
Nahif gözler hasret kalır bahtiyar rüzgârlara
Necip yavruların yolunu bekler analar
Kimi dört duvar arasında hüzün yağmurlarında ıslanmıştır
Kimi cihanın dört bucağında intizar düşlerine tutunmuştur
Abdullah ŞAFAK
|