Ey insanlar!
Ey ölmeden ruhlarını ölümün koynuna terkedenler
Ey onursuz şehrin avuçlarında kaybolanlar
Açın gözlerinizi!
Açın yüreklerinizi!
Derin bir nefes alın
Bu yol azap yoludur
Bu şehir ölmeden önce öldürdü sizi
Bu şehir ölmeden önce gömdü ruhunuzu!
Nerede o eski şehirler?
Nerede Resul’ün Mekke’si, Medine’si?
Nerede Selahaddin’in Kudüs’ü?
Nerede serdengeçtilerin Amed’i?
Nerede medeniyetin Bağdat’ı?
Nerede İslam’ın dünyaya haykıran İstanbul’u?
Vuruldu bütün şehirler
Ruhlarını yitirdiler
Sadece isimleri kaldı geride
Hatıraları kaldı hasret saatlerinin!
Yersiz bir gururun ardından
Kör bir ihtirasa kapılıp ayrıldılar hayatlardan
Nerede o insanlar?
Özgürlüğün cennetimsi ruhunun
Rahmetin bereketli yüzünün
Büyük üstadı peygamberler!
Nerede dünyayı ikiye katlayan Zülkarneyn?
Koca bir dirilişin en derin yerinden kopup,
En acı çileleri çeken,
Hayatlarını insanlığa adayan kahramanlar!
Göçtüler, mahlûkata rahmet saçan öğretmenler
Bir adları kaldı geride
Bir de mezar taşları!
Nerede o eski medeniyetler?
İran’ı, Mısır’ı, Roma’sı?
Çağın en derin ufuklarına hükmettiler!
Baş döndüren kudretlere erdiler!
En güçlüydüler
Hayat onlardan sorulurdu
Ölüm yoktu kitaplarında
Her şey onlara aitti
Bütün insanlar köleydi!
Ve ötelerden bir tufan esti
Aldı götürdü avuçlarına alarak
Ne eserleri kaldı, ne namları
Sadece birkaç sütunları kaldı geride
Nerede Aristolar, Eflatunlar?
Nerede İbn-i Sinalar, Farabiler?
Nerede felsefenin, irfanın üstatları?
Derinden dokundular insanlığın zihnine
Hep onlar konuşuldu,
Hep onların diliyle bahisler üretildi,
Onlar da göçtüler diğerleri gibi!
Nerede insanlığa hükmeden Firavunlar, Nemrutlar?
Nerede dünyayı avuçlarında eriten İskenderler?
Ölümün ruhuna vurulup,
Tarihin yapraklarına gömüldüler!
Adları zulümle anıldı,
Lanetlendiler ömür boyunca!
Nerede insanlığı aydınlatan eşsiz kandil?
Nerede rahmet ve özgürlük güneşi?
Nerede hayat yolunu açan aziz Peygamber?
Nerede çağları aydınlatan ehlibeyt?
Nerede yıldızlar gibi parıldayan sahabe?
Nerede insanlığa yol gösteren ulema?
Ayrıldılar bu yıkılmış kubbeden
Birer birer göçtüler
Bir adları kaldı geride,
Bir de çağlara hükmeden feryatları!
Bu yokuş sona erecek!
Bu yol bir durakta son bulacak!
Herkes gibi ölümün kucağında
Hayata veda edecek insanlar!
Ardı arkası gelmeyen ihtiraslar
Rengârenk hayatlar,
Düzenbazlar, hilekârlar, sahtekârlar!
Ölümü rüyalarda bile görmeyen kibirler
Sırçalı köşkler
Japon arabaları
Ve ciğerlerden yükselen nefesler
Bir noktada veda edecek!
Hayat tamamıyla sona erecek
Ölüm herkesi kuşatacak
Kıyamet kopunca en derinlerden
Geride hiçbir şey kalmayacak
Üç beş günlük hatıralar
Bir duvarda asılı resimler
Ve en son mezar taşları
Yok olacak insanlar gibi!
Herkes göçecek!
Yeni hayatın koynuna uyanacak insanlar!
Kimi cennet bahçelerinde gözlerini açacak
Kimi alev çukurlarında
Dünyadaki üç-beş hatıra
Bir rüya gibi belleklerde kalacak!
Abdullah ŞAFAK
|