Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
EN SON SÖZ: ŞEHİDİN KANI / ABDULLAH ŞAFAK (ÇEVİRİ)
Kırmızı çizgiyi çiğneme anlamına gelen İslami direniş komutanlarından Hacı İmad Muğniye’nin Siyonistler tarafından haince öldürülmesi, İslami direnişin büyüyerek devam etmesinin ve kendi hedeflerine daha duyarlı ve daha güçlü bir şekilde ulaşmasının yollarını açmıştır. Görünüyor ki geçmişin dersleri yeterli gelmemiş. Yine görünüyor ki geçmişte yaptığı her saldırıyla birlikte direnişin daha da güçlendiği ve mücahitlerin azminin daha da arttığı düşmana nasihat verici dersler olamamış.
Birçok istihbarat örgütünün şehid komutana ulaşmak için yıllarca uğraşıp bütün imkânlarını seferber ettiği ve çoğunun ortağı olduğu bir cinayetle karşı karşıyayız. Aynı zamanda büyük bir yıkımla karşı karşıyayız. Görünen odur ki, Vinograd rapo-runun da kısmen ortaya koyduğu gibi rüsvalığı devam eden düşman, Temmuz yenilgisinin kendisini soktuğu kötü durumdan sıyrılmaya çalışıyor.
Hizbullah genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın yaptığı konuşmada, İsrail’in terörünün direnişe tesirini, bunun cihad ve zaferin yolunu açtığını açıkça ortaya koyuyordu.
Şeyh Ragıp Harb’ın şahadetiyle (Şubat 1984) İslami direniş işgalcileri Beyrut, Cebel ve Sayda’dan temizlediği gibi direniş büyük bir seviyeye ulaştı. Seyyid Abbas Müsavi’nin şahadetiyle (Şubat 1992) İslami direnişin operasyonları kemiyet ve keyfiyet olarak geliştiği gibi, 2000 yılında zaferin meyvesi toplanmaya başlandı. Komutan İmad Muğniye’nin şahadetiyle, (Şubat 2008) güçlü bir durumda bulunan İsrail son çöküşünü yaşayacak, hezimete uğrayacaktır.
Düşman, bu hareketiyle kendisi için cehennemin kapılarını açtı. Bilinmelidir ki Şehid komutan Hacı Rıdvan’ın talebeleri düşmana en ağır yenilgiyi tattıracak ve İslam ümmetine en büyük zaferi hediye edeceklerdir.
Kan hiçbir zaman ümmeti zayıf düşürmediği gibi şehitler, hiçbir şekilde ümmetin iradesini sarsmaz. Bilakis onlar (şehitler), izzet, özgürlük ve zaferin yeşereceği cihat ağacını daha da güçlendirirler. Rabbi’nin izniyle o güzel ağaç her zaman ve her yerde meyvesini verecek. Direniş bayrağı yere düşmediği gibi, Hacı Rıdvan’ın kardeşleri ve yol arkadaşları var oldukça asla yere düşmeyecek. Mücahitlerin kanlarıyla yazdığı zafer yolundan geri dönülmeyecek. Evlerinin kapılarını cihad, zafer ve şahadet için açan ümmetin sözlüğüne hezimet kavramı girmeyecek. Şehid İmad Mağniye’nin anne ve babası, üç güzel filizleri olan Fuat, Cihad ve İmad’ı cihad ve direniş yoluna feda ettiler.
Cihad evi şahadet evine dönüştü ve daha önceden sunulanlar geri dönmedi. Ama İmad’ın cihadı, en iyi infak olup her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Allah Teâlâ dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Teâlâ, Hacı İmad için cihadın bereketini arttırdı. Onun ellerine zafer nimetini verdi ki bu onun için ilk güzellikti. Sonra Allah Teâlâ bu salih kuluna merhametle bakıp yüzünü müjde ve hayırla doldurdu. Onu daha büyük olan ahiret güzelliğiyle seçti, o da şehadettir. Mücadelesi, şahitliği ve şahadeti mübarek olsun.
Cihad evi aynı zamanda şahadet evidir. Kimin ölümü şahadetse, kim ki şahadet için ölümü arzuluyorsa, zafer onun ellerinde en kuvvetli iradedir.