Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'in izni olmaksizin hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir. Tegabün/11

Bir Hadis:
Biat etmeyerek ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur. Müslimin diğer bir rivayetinde; Cemaatten ayrılarak ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

SUSA CAMİ KATLİAMI

“Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).” (Cin Suresi 18. ayet)

“Allah’ın mescidlerinde O’nun anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır...” (Bakara Suresi 114. ayet)

İslam, mabet ve ibadethanelere özel bir önem vermektedir. Rasulullah (sav)’ın siretine baktığımızda mescidi, sosyal yaşam ve devlet idaresinin merkezine yerleştirdiğini görmekteyiz. Ondan sonra Hulefa-i Raşidin döneminde de aynı yolun takip edildiğini görmekteyiz. Bunun çok farklı ve önemli hikmetleri olmakla beraber en önemlisi; sosyal yaşam ve devlet idaresinin maneviyat atmosferi, ibadet anlayışı ve yüce Allah’ın murakebesi altında olmasını sağlamaktır.

İslam, bu anlayışla mescidlere büyük bir misyon yüklerken diğer dinlere ait mabedlere de ihtiramı gerekli görmüştür. Bu nedenle Resulullah (sav) ordu ve seriyeler gönderirken onlara; kilise ve havralara dokunmamalarını, bu mabedlerde kendini ibadete vermiş ruhbanlara karışmamaları yönünde talimat vermiştir. İslam sürekli vasat yolu ve adaleti tavsiye etmektedir.

Bakın vasat ve adalet dairesinin dışına kayanların tavır ve anlayışları nasıl olmuştur:

Aile ve kabile taassubuna sahip Emeviler ve Abbasiler kendi asabiyetleri uğruna peygamber ailesini katletmekten ve onlara her türlü zulmü reva görmekten geri durmadılar. Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde Allah’ın evi Ka’be’ye saldırmaktan ve onu mancınıklarla taşa tutmaktan çekinmediler.

Mezhep ve meşrep taassubuna sahip olup bu hususta ifrata kaçanlar Rableri bir, Peygamberleri bir, Kitapları bir ve Kıbleleri bir olduğu halde bir füruat olan mezhep veya meşreplerine mensup olmayan kardeşlerini toplu halde katletmekten ve mescidlerine saldırıp tahrip etmekten, onları içindekilerle beraber havaya uçurmaktan çekinmemektedirler.

Milliyetçilik ve ırkçılık adına hareket ederek kurtuluşu bu eksende mücadele vermekte görenler; kendi milliyet ve ırklarından olmalarına rağmen kendi anlayış ve ideolojilerini taşımayanları katletmekte ve onlara her türlü zulmü reva görmekten çekinmemektedirler. Halbuki katlettikleri ve zulmettikleri insanlar kendi milliyet ve ırklarındandır! Susa cami katliamı buna en bariz bir örnektir.

Allah’ın mescidlerine saldırmak zulmün tıynetidir. Laik-Kemalist rejimin ilk icraatı Allah’ın mescitlerine saldırmak oldu. Ezanı değiştirip, Kur’an’ı yasakladı, İslami ilimlerin tedrisatını men edip cami ve medreselerin kapılarına kilit vurdu. Bununla yetinmeyip camileri atlar için ahıra çevirdi. Tekke ve zaviyeleri kapatıp İslami libası yasaklayarak yerine batı tarzı giyimi getirdi. Müslüman halk bütün bu zulüm ve baskılara karşı elinden geldiği kadar direnip mücadele etti. Sonra Allah’ı inkar esasına dayalı materyalist ve komünist fikirler halkı kasıp kavurmaya başladı. Din ve dindarlar alay ve eğlence konusu pozisyonuna düşürüldü. Bu saldırılar daha çok Kürdistan üzerinde yoğunlaşıyordu. Cami ve mescidlerde, birkaç yaşlının içerisinde bir gencin namaz kıldığı artık ender rastlanır bir duruma gelinmişti.

Böylesi bir ortamda Hizbullahi bir hareket vücuda geldi ve camileri ihya etmeye, fikri ve ideolojik olarak İslam’ın en yüce nizam olduğunu haykırmaya, dini tedrisata yeni bir ruh kazandırmaya ve halka gerçek kurtuluş yolunun İslam’da olduğunu göstermeye çalıştı. Camilerde artık Kur’an ve İslami ilimlerin dersi veriliyordu. Cami ve mescidlere taze bir ruh ve taze bir kan gelmişti. Artık yaşlıların arasında bir gence rastlamak yerine cami içerisinde gençler arsında birkaç yaşlıya rastlanır hale gelinmişti.

Kürdistan’ın yeniden İslam ve Kur’an ile ihya olmasına tahammül edemeyen mülhidler harekete geçerek cami ve cami ehline saldırmaya başladılar. Camilerde Kur’an dersinin verilmesine, Ramazan aylarında teravih namazlarından sonra Peygamber (sav)’in kurtuluşu gösteren hayat ve metodunun okunmasına ve böylece gençliğin İslam ile kucaklaşmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek saldırmaya ve bu taze ruhu yok etmeye çalıştılar. Cami imamlarına yönelerek Kürdistan’ın güzide alimlerini katletmeye başladılar.

Bununla yetinmeyen mülhidler, 1992 tarihinde 25 Haziranı 26 Hazirana bağlayan gecede Farqin (Silvan)’in Susa (Yol aç) köyünde İslam ve Kuran hizmeti veren muvahhid Müslümanları hedef seçtiler. Kemalist rejim askerlerinin kıyafetlerini giyerek Susa köyüne saldırdılar. Cuma akşamı camide yatsı namazını müteakip siyer dersi yapan Müslümanları cami avlusunda toplayarak onları yaylım ateşine tuttular. Saldırı sonunda on Müslüman şehid olmuş ve dördü de yaralanmıştı. Kürd halkının hakları(!) için mücadele ettiklerini söyleyenler bu mübarek gecede Kemalist rejim askerleri kılığında on Müslüman Kürd’ü şehid etmişti.

Tarih, nasıl Emevilerin komutanı Haccac’ın Ka’beye saldırısını, laik-kemalistlerin camileri at ahırına çevirdiklerini, mezhep ve meşrep taassubuyla camileri içindekilerle beraber havaya uçuran müfritleri lanetle anılır bir şekilde kaydetmişse, Susa cami katliamını gerçekleştiren mülhidleri de lanetle kaydedecektir. O katliamda şehid düşen: M.Hüseyin Çetinkaya (32), M.Said Fidancı (30), kardeşleri Meki (21), Medeni (19), M. Zeki (15), Hc. Ahmet Kantar (40) ve oğlu14 yaşındaki M. Emin, Ali Uslu (28), Adnan Kantar (19) ve Molla A.Haluk Oğuz (21) ve onlar gibi yüzlerce şehid’in kanlarıyla halkımız, üzerine kabus gibi çöken zalim ve mülhidlerin gerçek yüzlerini tanıdı, onların tuzaklarını boşa çıkardı ve yeniden ecdadımız Selahaddin’in şanlı mücadelesine kuşandı.

Rabbimiz! Tüm İslam şehidlerini rahmetinle sevindir, davalarını zaferle taçlandır ve bizleri de yolları üzere sabit kadem kıl ve şefaatlerinden mahrum bırakma!

Selam ve dua ile

M. ZEKİ GÜNEY

Diger Basliklar
   YAPILAN TAHLİYELER ÜZERİNE BİR TAHLİL
   BAŞÖRTÜSÜ ÜZERİNE OYNANAN OYUNLAR
   SUSA CAMİ KATLİAMI MİZANINDA HİZBULLAH VE PKK
   İSTİKRARSIZLIK VE ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN BESLENENLER VE..
   KUTLU DOĞUM ETKİNLİKLERİNE NE GEREK VAR!
   MEKKE'DE KANLI CUMA
   SUSA CAMİ KATLİAMI
   KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : MUTKİ İSYANI
   HALEPÇE KATLİAMI
   KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : HALİL-ER RAHMAN CAMİ KATLİAMI
   KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : HAMA KATLİAMI
   ŞEYX SAİD KIYAMI -2
   ŞEYX SAİD KIYAMI -1
   FURKAN SAVAŞININ GALİBİ HAMAS
   ALLAH LANET ETSİN
   DEĞİŞİM VE YENİLENME ÜZERİNE
   HİZBULLAHİ HAREKETİN MİSYONU
   YOZLAŞTIRMA FAALİYETLERİ, İNTİHAR VAKALARI VE BATMAN
   HİZBULLAHİ HAREKET VE DIŞINDAKİ ÖRGÜT, GRUP VE OLUŞUMLAR
   TASAVVUF VE TARİKATLAR ÜZERİNE
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git