Bu gün on üçüncü gündür İsrail, havadan, karadan ve denizden Gazze’yi bombalıyor. Gece gündüz bombalama devam ettiğine göre şimdiye kadar yüzlerce ton bomba Gazze’ye ve mazlum Filistinlilerin başına yağdırıldı. Yedi yüz küsur şehid, binlerce yaralı ve viraneye çevrilen yerleşim yerleri. Aylarca ambargo altında tutularak gıdadan, yakıttan, ilaçtan ve kısacası her şeyden mahrum bırakıldıktan sonra gelen bu ağır savaş!
İsrail’in ambargoyu başlattığı günden beri Arap yönetimlerinin bir tepki göstermemesi ve ambargoya tam destek vermeleri, İsrail ile hemfikir olup onay vermelerinden sonra İsrail’in savaşı başlatması, savaş başladıktan sonra Mısır ve Abbas yönetimlerinin Hamas’ı suçlu göstermeleri, savaşın bunca şiddetine ve Gazze’de yaşanan dayanılmaz şartlara rağmen Refah sınır kapısını açmamaları gösteriyor ki, İsrail ve bu Arap yönetimlerinin hedefi Hamas’ı yok etmektir. Vakıa bunu açıkça göstermektedir. Arap yönetimlerinin ez cümle; Mısır, Suudi Arabistan, Abbas yönetimi ve Ürdün’ün ciddi bir tepki göstermemeleri ve ellerindeki önemli caydırıcı güçlerini kullanmayıp herhangi bir yaptırıma gitmemeleri de bunun ayrı bir kanıtıdır. Venezuella devlet başkanı Cahavez kadar da şerefli bir tavır gösteremediler.
Aylarca ambargo uygulayarak tükenme noktasına getirdiklerine inandıkları Gazze ve Hamas’ı kısa sürede teslim alacaklarını düşünüyorlardı. Böylece hem gasıp İsrail hem de sözü geçen Arap yönetimleri de rahatlayacaktı.
Ama İsrail, on üç gündür dünyanın en modern ve en yıkıcı silahları kullanmasına rağmen mazlum Gazze halkını katletmekten ve şehirlerini viraneye çevirmekten başka hiçbir başarı gösteremedi. Özellikle kara harekatını başlattığından beri büyük kayıplar vermekte ve karadan hiçbir ilerlemeyi sağlayamamaktadır. Moralleri çökmüş, kaybettikçe ve kayıplar verdikçe hırçınlaşan ve bombardımanı yoğunlaştıran İsrail, bırakın ilerlemeyi, girdiği yerlerden çekilmeye başladı.
Hamas ve Gazze halkının Hamas’a bağlılığını göstererek kahramanca direnmesi ve bütün yıkım ve tahribatlara rağmen moralinin yüksek, duruşlarının dik olması, herkes tarafından müşahede edilmektedir. Onların bu izzetli duruşları bütün dünya halkları tarafından desteklenmekte ve takdir edilmektedir.
Savaşın başında ateşkes ve buna benzer girişimler şiddetle red ediliyordu. ABD, batılı ülkeler ve Arap yönetimleri hiç seslerini çıkarmadılar. Eğer İsrail başarılı olsaydı zaten bunlar memnun kalacaklardı. Gasıp İsrail’in kaybetmeye başladığı andan itibaren adı geçen ülke ve yönetimlerden ses çıkacağı belliydi. Nitekim İsrail’in kazanmayacağı anlaşılınca bu güçler ateşkes ve benzeri girişimlerde bulunmaya başladılar.
ABD, Fransa ve Mısır’ın ateşkesi sağlama çabaları İsrail’in savaşı kaybedişinin gizlenmesi ve daha büyük bir hezimete uğramasının önünü almaya yöneliktir. Özellikle Mısır ve Abbas yönetiminin çabaları, kendi durumlarını kurtarmaya ve ortamdan nemalanmaya yöneliktir.
Yoksa savaş onların istediği şekilde gitseydi asla ve kat’a onlar ateşkese yanaşmazlardı. Allah’a şükürler olsun yine yenildiler. Aynen Hayber’de yenildiklerinde nasıl birbirlerine girdilerse bu gün de birbirlerine girip suçlamalarda bulunuyorlar.
Şimdi yeni bir merhaleye girildi. İzzet ve şerefle direnen Hamas, inşallah bundan sonraki süreci de isabetle götürür. Bundan sonraki sürecin bu şiddetli savaştan daha çetin olacağını bilmek gerekir. Bütün hesaplarını Hamas’ın yok edilmesi üzerine yapanlar, bunun mümkün olmayacağını görünce bu sefer daha sinsi davranarak Hamas’ın daha az kazançla çıkması için gayret gösterecekler. Yenildikleri halde bu yenilgilerini prestije çevirmeye çalışan bu hassas aşamada inşallah Hamas; Allah’ın verdiği bu galibiyetin imtiyazlarını iyi kullanır ve lanetli kavim, büyük Şeytan ve hain işbirlikçilerin hesaplarını boşa çıkarır. “Allah şüphesiz inananları savunur, çünkü hainleri ve nankörleri hiç sevmez.” (Hacc 38)
Filistin’in seçilmiş ve meşru tek başbakanı İsmail Haniye, bu savaşı hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayıran anlamına gelen “Furkan” Savaşı diye isimlendirmişti. Gerçekten de bu savaş Furkan özelliğini hakkıyla yerine getirdi. Hakkı batıldan, münafıkları müminlerden, hainleri dostlardan, zalimleri mazlumlardan, şereflileri şerefsizlerden, izzetlileri zelillerden, özgürlükçüleri köle ruhlulardan… ayırdı. Tağut ve müstekbirlerin, hain ve münafıkların, namusuz ve şerefsizlerin gerçek yüzlerini ortaya koydu.
İzzet ve şerefle direnip Müslümanların ve etrafı mübarek kılınan toprakların izzetini koruyan kahraman Filistinli mücahidleri ve şehid düşen yiğitlerin şehadetini tebrik ediyor, yüce Allah yar ve yardımcıları olsun.
Selam ve dua ile…
M. Zeki GÜNEY |