Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Gözleri horluktan asagi düsmüs bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasaglam iken de secdeye davet ediliyorlardi (fakat yine secde etmiyorlardi). Kalem/43

Bir Hadis:
Müslüman, dilinden ve elinden diğer müslümanların güvende olduğu, mü’min de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir. (Tirmizi, İman 12)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : HAMA KATLİAMI

Bınavê Xuda

Batılı güçler, Osmanlı ve Ortadoğu topraklarını paylaşmak için çeşitli anlaşmalar yaptılar. Buna göre Suriye toprakları Fransızlara bırakılmıştı. Fransızlar, 1920’de Suriye’yi işgal ettiler. Alimlerin önderliğinde yapılan direniş büyük katliamlarla bastırılıyordu. Bu arada Mısır’da Üstad Hasan El Benna önderliğinde İhvan-ı Müslimin hareketi kurulmuş ve hızla ülke içerisinde yayılıyordu. Mısır’da okuyan Suriyeli öğrenciler de İhvan hareketinden etkilenip hareketin faaliyetlerine iştirak ediyorlardı. Bu öğrenciler ülkelerine dönüp İhvan benzeri örgütlenmeye ve faaliyet göstermeye başladılar. Suriye’deki faaliyetlere öncülük eden Abdulgani El Hamid bizzat Üstad Hasan El Benna’nın derselerine katılmıştı. 1930’lu yılların sonunda faaliyetlerini yaygınlaştırmaya çalışan el-Hamid, Hama’da bazı aydın ve tüccarları bir araya getirerek Mısır’daki gibi ders halkaları oluşturdu. Bu ilk oluşuma Cemiyet-i İhvan-ı Müslimin adı verildi ve Abdulgani el-Hamid hareketin rehberliğini yürütmeye başladı. Gençlerin yoğun ilgi gösterdiği İhvan, yavaş yavaş büyümeye başlamış, taraftarlarının sayısı 600’ü bulmuştu. Daha sonra Doktor Nuris Abdurrezak’ın rehberliğinde faaliyet gösteren Suriye İhvan’ı  1944 yılında ülkedeki tüm cemiyetleri bir çatı altında toplamayı başardı. Böylece İhvan, ülkenin en büyük İslami cemaati unvanını kazandı.

Mustafa Sıbai, Mısır’da Üstad Hasan el Benna’nın hareketine iştirak ederek önemli görevler almıştı. 1934 yılında ingiliz sömürgeciliğine karşı mücadele ettiğinden tutuklanarak cezaevine konulmuştu. 1941 yılında serbest bırakıldığında ülkesi Suriye’ye dönüp Fransız sömürgeciliği aleyhinde faaliyetlere başladı. Fransızların ülkeyi terk etmeleri için halkı örgütlemeye çalıştı. Şebab-ı Muhammed (Muhammed Gençliği) isimli örgütü kurdu. Ardından İhvan’a katılıp aktif faaliyetlerde bulundu. 1944 yılında ihvan’ın liderliğine seçildi. Ondan sonra ülke sık sık darbelerle sarsılıyordu. Gelen bütün yönetimler ihvan’a karşı sert önlemler almasına rağmen önünü alamıyor ve 1951 yılında yapılan seçimlerde33 milletvekili çıkarak gücünü ortaya koyuyordu.

Bu tarihten sonra ihvan için kara günler başladı. Mustafa Sıbai’nin felç geçirerek hareketi idare edemez hale gelmesi ve 1960 yılının ortalarında şiddetli tartışmalar ve görüş ayrılıkları sonunda üçe bölünmesi sonucu haraket gücünü kaybetti. İktidara gelen baas rejiminin şiddetli basıkılarına karşı örgütlenmesini derinleştiremediği için karşı koymada başarılı olamadı. Mervan Hadid grubu baas rejiminin şiddetli baskısı karşısında şiddet ile karşılık verilmesi gerektiğini savunuyordu. Bu maksatla silahlı mücadele için hazırlıklara başladı. Kısa sürede rejimin önemli adamlarını öldürmeye başladı. Mervan Hadid’in şehadetinden sonra da silahlı mücadele devam etti. 1980 yılında İhvan’ın silahlı güçlerinin düzenlediği silahlı eyleme hedef olan Hafız Esat son anda canını kurtarabilmişti. İhvan hareketi karşısında başvurduğu bütün yöntemlere rağmen rejim aciz kalıyordu. 1980 yılında o meşhur 49 nolu kanun çıkarıldı. Bu kanuna göre rejime karşı mücadele veren ihvan mensupları idamla yargılanacaktı. İlk etapta Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat Esat komutasındaki birlikler Palmira zindanındaki 550 ihvan mensubunu şehid ettiler. İhvan üyelerine yönelik çıkarılan idam kararından sonra yakalanan üyeler göstermelik bir şekilde yargılanıp idama mahkum ediliyordu.

HAMA KATLİAMI

İmha hareketine karşı durmaya çalışan İhvan’ın silahlı kanadı, eylemlerine daha fazla ağırlık vermeye başladı. Hama kenti, derinişin merkezi durumundaydı. Devlet bu kentte istediği operasyonları yapacak imkanlara sahip değildi. Direniş oldukça çetindi. Ordu komutanı olan Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat Esad, Şubat 1982 yılında orduyu harekete geçirerek, Hama kentinin karadan ve havadan vurulmasını emretti. Gece hava saldırısıyla başlayan kıyım, üç hafta (3-24 Şubat) boyunca aralıksız devam etti. Bu üç hafta içerisinde çocuk, kadın, yaşlı ve gençlerden 30 bin kişi öldürüldü. Şehir şiddetli depremler sonucunda yerle bir edilmiş harabeyi andırıyordu. Şehirde canlı yakalanan 15 bin insandan bir daha haber alınamadı. Askerler tarafından yağmalanan mağazalar daha sonra ateşe verilmek suretiyle şehir halkının gelir kaynakları yok edildi. Binlerce ev bombardımanla ve bolduzerlerle yerle bir edildi. Hama’da üç ay boyunca ezan sesi duyulmadı. Yapılan tespitlere göre bombardımanlarda 38 cami ve İslami merkez yok edildi, 19 cami hasar gördü ve bir kısmı da hükümet tarafından farklı amaçlarla kullanıldı. Hama kiliselerindeki tarihi ikonaların bombardımanlarla yok edilmesini kimse engelleyemedi. Askerler şehirdeki bütün eczaneleri yağmaladılar. 52 eczaneden sadece bir tanesi yağmalanmamıştı. Katliamın kurbanları arasında 40 günlük bebekler ve anne karnındaki embriyolar dahi vardı. Bebekler, yalvaran annelerinin gözleri önünde balkonlardan aşağı atıldılar. Askerler hamile bir kadının karnını delerek doğmamış çocuğun ölümüne neden oldular. Birçok çocuk haftalarca süren yiyecek sıkıntısı yüzünden hayatını kaybetti. Askerler, mücevherlerini vermeyi reddeden kadınların ellerini yaraladılar. Birçok kadın, askerler tarafından işkence ve tecavüz edilerek öldürüldü. Kadın ve çocuklara karşı şiddet uygulamayı reddeden askerlerin cezası ölüm oldu. Yaşlılar da ayrım yapılmaksızın infaz edildiler. Evlatlarını gömmeye çalışan yaşlılar acımasızca öldürüldüler. Güvenlik kuvvetleri ölenlerin gömülmesine müsaade etmiyor teşebbüs edenleri bile öldürüyordu. Hama katliamından sonra 800.000 kadar Suriyeli ülkeyi terk etti.(1)

Geçen aralık ve ocak aylarında İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırı 23 gün sürmüş, bu süre içerisinde 1300’den fazla şehid, 5000’den fazla yaralı, 9000 civarında ev harabeye dönmüştü. Canlı olarak şahid olduğumuz bu saldırıların vehametini hama katliamıyla kıyasladığımızda ortaya çıkan farkın boyutu hama katliamının israil’in Gazze saldırısından onlarca kat daha şiddetli ve yıkıcı olduğunu göstermektedir.

Böylesi katliamlar, müstekbir güçlerin onayı olmadan yapılması zordur. Ayrıca İslam coğrafyasında Müslümanlara hükmeden yönetimler de ikna edilmeden böylesi katliamların yapılması gayri kabildir. Nitekim israil, ABD, Batı ve Arap yönetimler tarafından desteklenmeseydi ve onların onayı olmasaydı Gazze katliamlarını gerçekleştirebilir miydi? Hama katliamına baktığımızda da durum aynısıdır. Arap rejimlerinin hepsi de Hafız Esad rejimiyle aynı. Hatta bu rejimler de aynı şekilde islami hareketlerin varlığından ve yükselmelerinden rahatsızdırlar. ABD ve Batının islami hareketlere bakışı ve tavırları zaten malumdur. Durum böyle olunca Hafız Esad hiçbir endişe, sıkıntı ve tepki görmeden cinayet ve katliamlarını serbestçe yaptı. Nitekim hiçbir tepki ve yaptırımla karşılaşmadığı gibi sözde insanhakları savunucuları ve kurumları da adeta bu cinayet ve katliamlara kulak tıkamışlardı.

Aslında Hama katliamıyla bölgede yükselişe geçen islami hareketlere bir gözdağı verililyordu. Baas rejimi böylece hem ülke içerisinde bir türlü baş edemediği hareketi bastıracak hem de bütün İslami hareketlere ders almaları için bir ihtar vermiş oluyordu.

Hama katliamı, aynı zamanda küfrün ve zulmün tabiatını da ortaya koymaktadır. Çünkü küfür ve zulüm hakka karşı aciz kalınca hemen şiddete yönelir ve hiçbir ölçüyü tanımaz. Tarihte ve günümüzde tağut ve zalimlerin pratikleri hep böyle olmamış mıdır?

Yine hem tarihten hem de günümüz pratiğinden alınması gereken önemli bir ders te; Müslümanların ihtilafa ve tefrikaya düşüp parçalandıkları her dönemde düşmanlarının hemen cesaretlenerek üzerlerine hamle yapıp öldürücü darbeler vurmalarıdır. Hatta sabit olmuştur ki, İslam düşmanları öncelikli olarak Müslümanların birlik ve beraberliklerini ve güçlerini bozmak için vargüçleriyle çalışırlar.

Baas rejimi, Hama katliamıyla İslami hareketi yok etmek istedi. Ancak hiçbir zaman Allah yolunda akıtılan kanlar boşa gitmemiştir. Belki bir müddet hareketin sendelenmesi sözkonusu olabilir ama akıtılan Müslüman kanı eninde sonunda zalimleri kendinde boğar.

Bu vesileyle Şehid Molla Ahmed’i de rahmetle anıyoruz. Şehid Molla Ahmed, Suriye Kürdlerinden olup ihvan hareketi içerisinde yoğun davet ve tebliğ faaliyetleri gerçekleştirmiş, Hama katliamından sonra ülkeyi terketmek zorunda kalarak Türkiye Kürdistan’ına yerleşmiş, bölgemizde yine davet ve tebliğ faaliyetlerine ara vermeden devam etmiştir. Baasçı Esad rejimi, Molla Ahmed’in yaptığı yoğun davet ve tebliğ faaliyetlerinden endişe ederek onu suriyeye kaçırmak istemiştir. Bölgede satın aldığı bazı hainler, 1985 yılında Molla Ahmed’i yakalayıp baas rejimine teslim etmek isterken Molla Ahmed karşılık vererek mukavemet eder. Kaçırmaya muvaffak olamayacaklarını anlayan hain işbirlikçiler onu şehid ederler.

Hama katliamının yıldönümü münasebetiyle bütün müslümanlara taziye ve tesliyetlerimizi arzediyoruz. Şehid Molla Ahmed’i de rahmetle anıyor ve bölgemizde yaptığı davet ve tebliğ hizmetleriyle yad ediyoruz.

Aşık karalı mısın, candan yaralı mısın?

Nedir sendeki bu hal, yoksa Hama’lı mısın?

Selam ve dua ile…

M. Zeki GÜNEY

(1) http://suriye.ihh.org.tr/insanidurum/bagimsizlik/yasama/hama.html istifade edilmiştir.

Diger Basliklar
   YAPILAN TAHLİYELER ÜZERİNE BİR TAHLİL
   BAŞÖRTÜSÜ ÜZERİNE OYNANAN OYUNLAR
   SUSA CAMİ KATLİAMI MİZANINDA HİZBULLAH VE PKK
   İSTİKRARSIZLIK VE ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN BESLENENLER VE..
   KUTLU DOĞUM ETKİNLİKLERİNE NE GEREK VAR!
   MEKKE'DE KANLI CUMA
   SUSA CAMİ KATLİAMI
   KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : MUTKİ İSYANI
   HALEPÇE KATLİAMI
   KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : HALİL-ER RAHMAN CAMİ KATLİAMI
   KIYAMLAR VE KATLİAMLAR : HAMA KATLİAMI
   ŞEYX SAİD KIYAMI -2
   ŞEYX SAİD KIYAMI -1
   FURKAN SAVAŞININ GALİBİ HAMAS
   ALLAH LANET ETSİN
   DEĞİŞİM VE YENİLENME ÜZERİNE
   HİZBULLAHİ HAREKETİN MİSYONU
   YOZLAŞTIRMA FAALİYETLERİ, İNTİHAR VAKALARI VE BATMAN
   HİZBULLAHİ HAREKET VE DIŞINDAKİ ÖRGÜT, GRUP VE OLUŞUMLAR
   TASAVVUF VE TARİKATLAR ÜZERİNE
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git