Çağın en yıkılmaz duvarlarının,
İnkârın en geçilmez kalelerinin önünde
Mavzerimi kuşanmış bir asker gibiyim
Gönlümü O’nun gönlünden aldım
Ruhumu O’nun ruhundan
Çiçeklerin en zarif yaprakları
Gülistana dönüşür tenimde
O’nun adıyla!
Gün üşür
Dağ yalnızlık saatleriyle titretir omuzlarını
Yedi alem cevelana tutuşur
Şimşek gibi çarpar,
Yalınayak çocukların iki büklüm yüreği!
Savaş meydanlarını ürkütür,
Savaşçı kılıçların çalımlı sesi!
O’nun adıyla!
Müslüman,
İsyan adamıdır!
Firavun’un en kibirli damarına
Musa’nın asasıyla vurur!
Davud’un sapanından çıkan taşın,
Hesabıyla oturur isyan sofralarına!
Bir yudum nefes için,
Onurlu bir ses için,
Siper eder gövdesini
O’nun adıyla!
Hicran yüklü saatlerin koynunda
Sessiz bir sarhoşluğa gömülür düşlerim
Tufanların kucağına düşer umut edilen umut
Bir türkü yükselir ölüm üstüne
Çağın en onulmaz ruhu,
İsyan dağlarının yamacına tutunur
Gün, en kutsal saatleriyle
Yoğrulur imanın uçsuz bucaksız ufuklarında
O’nun adıyla!
Omuzlarım iki büklüm
Bin parçaya bölünür tenimin en savunmasız yerleri
İman ateşiyle tutuşur namuslu yürekler
Yoluna toprak olduğum,
Gönlümün en tepesine oturttuğum yar!
Umut akar üstüme merhamet pınarından
Ruhumda isyan çiçekleri yeşerir
Sabırla kuşanır en kavgacı yanlarım
O’nun adıyla!
Kalbime akar,
Kalbinden akan sevda!
Uğursuz toprak sancılarla boğuşur
Ölümle sarmaş dolaş biteviye hayatlar,
Korku imparatorluğunda isyanlara tutuşur!
Yitirilen hedeflerin ortasında
İnancın ruhuyla canlanır yüreğim
Kudüs’ten, Bosna’dan, Çeçenya’ya
Yedi cihana açılır
O’nun adıyla!
Rahmet yağar üstüme Kibriyadan
Ruhuma dokunan el,
Baharın en müstesna yüzüyle donatır
Fıtrat ülkesine kurulur yüreğim
Kuşanır uçsuz bucaksız ufuklarım Eyyub'un sabrıyla
Dağılır hayatı esir alan ölüm tılsımı
Bereketle tutuşur yeryüzü
Yitirilen bütün kelimelere
Kaybolan bütün umutlara
Can gelir yeniden
O’nun adıyla!
ABDULLAH ŞAFAK |