İbrahim’in (as) yadigârı, Hüzünden kulelere dönüştü içimde Kutsal şehir yitirdi kendisine ait olan her şeyi Tüketti ötelerden gelen bütün umutları Zaman cehaletin kitabında titrek ve şaşkın Güneşi kuşatan son cellâtlar, Ağalar, paşalar, putçu Azerler Dadandılar İbrahim’i güneşin ruhuna Elçiler kenti Kudüs! Şaşkın fırtınaların avucunda can çekişir! Roma kulelerinde söylenir şirkin son şarkıları! Yankılanır Kisra’nın saraylarında zulmün teraneleri! Gece en ağır örtüleriyle ruhumu kuşatıyor Neredesin ey kutsal ölüm! Kurtar putçuluğa baş kaldıran son umudumu! Neredesin yeryüzünü arındıran Nuh’un (as) Tufanı! Nerdesin Sodom ve Gomoreyi yerle bir eden azap! Gökten inen ilahi nur okşadı saçlarımı Gecenin son karanlıkları, O’nun gelişiyle dalga dalga eridi Onun gelişiyle hayat yeniden yaratıldı Muhammed’in (sav) gelişiyle, Nur dağından yankılandı tevhid çağrısı! “La ilahe illallah” Nuh’un gemisi demir attı sahile Sarsıldı şirkin demirden kaleleri Geceye tutulan ruhum, Tutsaklık bendini aşararak, Özgürlük denizine açıldı. İnsanlığın emini Muhammed (sav) Ötelerden rahmet haberleriyle geldi. Miraca tırmanarak, Rabbin sonsuz semalarından, Cennetin müjdesini getirdi. Zaman hakta şekillendi, Kutsal şehir, onursuz bir inadın ardından, İbrahim’i (as) renge büründü. Doğudan batıya bütün yeryüzü, Hakkın rahmet ikliminde yeniden şekillendi. Yıllar fırtınalara gebe, Güneşin avucunda eridi zaman Gecenin ıslak saçları arasında, Kabuk bağladı ruhlarımız. Alınlarımızdaki tevhidi iklimler, Romanın putçu rüzgârıyla vuruldu. Zihinlerimiz bin bir prangayla Batının onursuz avucunda zamana tutsak düştü Solmaya başladı güneşin kutsal rengi, Dadandı canımıza Ebu Cehiller! Hayber’in rövanşına oynar Ben-i İsrail! Neredesin Nur dağından haykıran Tevhidin sesi? Neredesin karanlık gecelerimizi parçalayan kutsal şafak? Neredesin yeryüzünü adaletle dolduran insanlığın umudu? Neredesin ilahi nurla ruhumuzu aydınlatan yüce resul? Neredesin insanlığın emini? Neredesin ya Muhammed (sav)? Elimizden tut ya Muhammed (sav)! Özgürlüğe susamış yorgun ruhlarımızı, Rahmet pınarlarında yıka! Allah’tan aldığın vahiyle onar hayatımızı! Ey âlemlerin rahmet kaynağı! Ey karanlıkları kurşun gibi yaran ilahi nur! Elimizden tut! Kurtar bizi gafletin ölümcül hastalığından! Kurtar bizi ruhumuza dadanan çirkin hayatlardan! Abdullah Şafak |