Bınavê Xuda Bir önceki bölümde ele aldığımız BOP’un hedef ve amaçları konusuna devam ediyoruz: 3- Enerji kaynakları olan Petrol, Gaz ve Su kaynaklarının ve bunların nakil hatlarının güvenliğinin sağlanması, denetim ve kontrol altına alınması Petrol ve doğalgazın çok uzun vadede tek enerji kaynakları olacağında tam bir ittifak var. Son 150 yılda 950 milyar varil petrol tüketilmiş. Bilinen yataklar ise 1,200 milyar varildir; yani neredeyse 200 yıllık petrol rezervi anlamına gelir bu. Bugün için yılda 29 milyar varil tüketiliyor. (14) Dünya petrol üretiminin ise %72’ si “Büyük Ortadoğu” diye adlandırılan bu bölgede üretilmektedir. İstatistik rakamlara baktığımızda en az 200 yıl daha enerji olarak Petrol ve Gaz’a bağımlı olunacağından ve bu enerjinin neredeyse hepsinin Büyük Ortadoğu’da bulunması bu bölgeyi başlı başına bir hakimiyet arenasına dönüştürmektedir. Enerji konusunu iki başlık altında ele alabiliriz. Birincisi; enerji kaynaklarının ele geçirilmesi veya denetim altına alınması; ikincisi ise, bu enerjiyi kullanım alanlarına ulaştırmak için nakil hatlarının yapılması ve bu hatların güvenliklerinin sağlanmasıdır. Kısa vadede bitirilmesi ve kullanıma açılması beklenen enerji hatları ile mevcut kullanımda olan hatların genel olarak ne durumda olduklarına kısaca bir bakalım Hayfa Limanı Batıya Açılan “Yeni Rötterdam” oluyor. Kerkük-Hayfa (KHP) ve Musul-Hayfa (MHP) petrol boru hatları 55 yıldır çalışır durumda değil. ABD’nin Irak’ı işgali ile yeniden gündeme gelen boru hatlarında, Ağustos 2003 tarihinde ABD’nin onayı ile İsrail tarafından çalışmalara, tahrip olmuş yerlerinin onarımına başlandı. Hatta İsrail, bu işler için Türk müteahhit şirketlerine de başvurdu. Bu durum o zamanki gazetelerde memnuniyetle karşılandı. Bu petrol boru hatları tamir edildiğinde, İsrail’in hayfa limanına günde 5 milyon varil petrol taşıyacaklar. Irak’ın şu anda hedeflediği petrol üretiminin günde en çok 3 milyon varil olması düşünüldüğünde, sadece kuzey Irak’a bu denli yüksek kapasiteli hatların yapılması, gelecek 15-20 yılda hiçbir şeyin şansa bırakılmadığının en iyi kanıtı. Bu hatların kısa sürede devreye girmesi ile günlük kapasitesi 1 milyon varil olan ve ABD’nin meşhur Halliburton-Kellog-BroqnRoot şirketi tarafından korunmasına rağmen neredeyse günaşırı bombalanan Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattına bağımlılıktan kurtulacaktır Tüm Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi projesi olan İsrail-ABD kaynaklı Büyük Ortadoğu Projesi’nde tabii Irak’ın güneyindeki dev petrol sahaları ve Suudi Arabistan petrolleri de unutulmuyor. İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonlarında, Suudi petrollerini Akdeniz’e taşımak için ABD ordusunun inanılmaz desteği ile yapılan Trans-Arabistan (TAP) petrol boru hattı, uzun süredir kapalı. Bir ucu Lübnan’a, bir ucu da İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nden Hayfa’ya giden bu hattın onarılarak yeniden hayata geçirilmesi çalışmalarına başlandı bile. Bu hat, günde 2 milyon varil Suudi petrolünü İsrail’in Hayfa Limanına taşıyacak. Bu hatta Irak güneyindeki dev petrol sahalarını bağlayacak ve günlük kapasitesi 1 milyon varil olacak eklenti (Rumeyla-Hayfa petrol boru hattı, RHP) boru hattının da kısa sürede tamamlanması ile Trans-Arabistan (TAP) hattı, Hayfa’ya günde toplam 3 milyon varil Güney Irak ve Suudi petrolü taşıyabilecek. Bu sıralarda İsrail kaynaklı haritalarda, Hayfa’nın adının altına “Yeni Rotterdam” yazılması boşuna değil. Ortadoğu petrollerinin Akdeniz’e, yani batı’ya bu şekilde tümüyle İsrail denetiminde açılması büyük Ortadoğu Projesi’nin ilk perdesidir. Birinci perdede Ortadoğu petrollerinin denetimi sağlandıktan sonra Büyük Ortadoğu Projesi’nin ikinci perdesi, Rus ve Hazar petrollerinin denetimine yöneliktir. Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı’nın dayandığı Azerbaycan’daki uluslar arası AIOC konsorsiyumu vasıtasıyla günlük kapasitesi 1 milyon varil olan Baku-Tiflis-Ceyhan Petrol boru hattı doldurulmaya çalışılıyor. Ayrıca 11 Ekim 2005 tarihinde Türkiye ile İsrail bakanlarının yaptıkları ortak basın toplantısının bir diğer konusu da Rus Petrollerinin ve Rusya’dan geçen Kazak petrollerinin bir kısmının Samsun-Ceyhan arasında yapılacak ve günlük kapasitesi 2 milyon varil olacak bir boru hattına (SCP) verilmesindeki görüş birliği idi. Artık böylece, gerek Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) ve gerekse Samsun-Ceyhan (KCP) petrol boru hatlarından gelecek Hazar ve Rus petrolleri, Ceyhan-Aşkelon (CAP) petrol Boru hattı yolu ile İsrail’e gidebilecekti. (15) 4- “Büyük Ortadoğu” diye tanımlanan geniş bölgenin özellikle Sosyalist Ekonomi formasyonunun çökmesiyle oluşan yeni dönemde Kapitalist, liberal Ekonomik sisteme entegre edilmesi. Otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü bu coğrafyada, parlamenter demokrasinin temellerini atmak Büyük Ortadoğu Projesinin ilan edilen amacıdır. Projenin diğer bir hedefi de bölgeyi dünya ekonomisine dahil etmektir. BOP’un, Ortadoğu’yu dünya kapitalizmine entegre etme çabası olduğu, ABD’nin Ortadoğu resmi politikasının açıklandığı Dış İlişkiler internet sitesinde açıkça ortaya konmaktadır. Bu sitede, ABD’nin Ortadoğu’da bir serbest ticaret bölgesi oluşturma çabası içinde olduğu belirtilmekte ve bölge ülkeleri ile yaptığı serbest ticaret anlaşmaları ortaya konmaktadır. Sitede dikkati çeken bir diğer nokta da, bölge ülkelerinin İsrail ile ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesinin tavsiye edilmesidir.(16) 5- İsrail’in orta ve uzun vadedeki güvenliğini sağlayarak Ortadoğu ülkelerini yeni bir dizayn ile İsrail’in varlığını tehdit edecek konumdan çıkarması ve İsrail’in üstün bir konuma sahip olmasının sağlanması. Şimon Perez tarafından kaleme alınıp 1993 yılında New York’ta basılan “Yeni Ortadoğu” (The New Middle East) isimli kitap incelendiğinde, bugün ABD’nin dillendirdiği “Büyük Ortadoğu Projesi”nin aslında kimlerin eseri olduğu açıkça görülecektir. Perez kitabında, Ortadoğu’nun Avrupa Birliği (AB) veya hiç değilse Kuzey Amerika Serbest Ticaret Birliği (NAFTA) modeline benzer bir yapılanma ile yeniden yapılandırılabileceğini, bölge siyasetinin ekonomik çıkarlar çerçevesinde yeniden şekillendirilebileceğini; böylece tamamıyla ortadan kalkmasa da sınırların anlamlarını yitirebileceğini belirtiyor. Perez, kitabının bir bölümünü de, “Yeni Ortadoğu”da girişilebilecek ortak yatırımlara ayırmış. Perez’in kitabında zikrettiği yatırımlardan en ilginci Kızıldeniz, Ölü Deniz ve Ürdün Nehrinin birleştirilmesi projesi. Amerika’daki Yahudi örgütlerden büyük destek gören bu proje bugün Ortadoğu’ya “Barışı Teşvik Projesi” olarak takdim edilmektedir. Öte yandan, Yeni Muhafazakârlardan Richard Perle ve Douglas Feith 1996 yılında dönemin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu için “A Clean Break: A New Strategy for Security the Realm” (Açık Bir Kopuş: Küresel Güvenlik İçin Yeni Bir Strateji) adlı bir rapor hazırlamışlardı. Sözü edilen raporda İsrail hükümetinin, Türkiye ve Ürdün’le işbirliği halinde Suriye’nin zayıflatılması ve kuşatma altına alınması için, Saddam rejiminin yıkılması gerektiği belirtiliyor ve “Yeni Ortadoğu” için önerilerde bulunuluyor. (17) Prof. Dr. Anıl Çeçen "Büyük İsrail" in Ortadoğu'da Müslüman varlığının, Arap varlığının dışlanması ve devre dışı bırakılması olduğunu söylüyor. Bunun için bu projenin merkezinde İsrail yer alıyor. Büyük İsrail Projesi'ne göre Kudüs'ün merkez olacağı Siyon Tepesi'nde yeni bir tahtın kurulacağı bir İsrail Devleti hedeflemektedirler. Bunun için bu bölgede küçük devletler planlamaktadırlar. Çünkü alan olarak bölgede en küçük devlet İsrail'dir. Batı standartlarına göre bakıldığı zaman bu ülkeler hacim olarak büyüktürler ve hepsinin İsrail konumuna getirilmesi gerekmektedir. İsrail bu projeyi "Yol Haritası" için kullanmak istemektedir. (18) Bir sonraki bölümde devam edeceğiz inşallah. Selam ve dua ile… M. Zeki GÜNEY KAYNAKÇA: 14- BOP’un Amaçları ve Araçları/ Ali Bulaç 15- L.Tufan Erdoğan/ Petrol-Jeoloji Yük. Müh. 16- Collin Powel’in The Witness Megazine ile röportaja bkz. http://thewitness.org/agw/mulligan 121504.html ve Bak. http://mepi.state.gov/c10122.html 17- Umran/ Nisan 2004/ Turan Kışlakçı BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ Mİ? BÜYÜK İSRAİL PROJESİ Mİ? 18- Emperyalizmi Yeniden Yorumlama Modeli Olarak Büyük Ortadoğu Projesi/ E. Fatih Belge |