Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

YIKILIŞIN AREFESİNDEKİ İSRAİL / ABDULLAH ŞAFAK

 Bir taraftan İsrail’in kuruluşunun altmışıncı yıl kutlamaları gerçekleştirilirken, diğer taraftan Siyonist rejimin geleceğiyle ilgili ümitsizlik hissi bu rejimin düşünürleri ve devlet adamları arasında gittikçe yayılmaktadır.

Kuruluş yıldönümü merasimlerinin gerçekleştiği bu günlerde Siyonist rejimin düşünürleri ve siyasetçileri, rejimlerinin hızlı bir şekilde yok oluşa doğru gittiğini, İsrail’in yok olacağının öngörüsünün Siyonistlerin arasında gelecekle ilgili büyük bir ümitsizliğe dönüştüğünü ifade etmektedirler. Siyonistlerin basın organları bu tür düşünceleri “Ahirzaman görüşleri” olarak nitelendirmektedirler. Bu düşünceler, Siyonist rejimin bütün imkanlarını kullanarak oluşturmaya çalıştığı  kendine güven ortamını sarstığı için önem kazanmaktadır. Bu düşüncelerin sahipleri ya Siyonist rejimin merkez kurumlarında etkili şahsiyetler, ya da uzun yıllar İsrail’deki hakim sistemle direk irtibat halinde bulunan düşünürlerdir. Siyonist rejimin üst makamlarının da İsrail’in geleceğiyle ilgili düşüncelerinde benzer bir neticeye ulaştıkları, ancak bunun aksinin ispatı için her yola başvurdukları iddiaları sıkça dile getirilmektedir.

İç ve Dış Tehditler

Telaviv Üniversitesi öğretim görevlisi olup İshak Rabin ve Ehud Barak hükümetlerinde adalet ve eğitim bakanlığı yapan Prof. Armon Robinstayn, bundan sonra Siyonist rejimin varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığına inanmaktadır. Bunu da iki ayrı tehdide bağlamaktadır. Bunlardan birincisi dış tehdit olup Telaviv’in Araplara karşı engelleyici bir ortam oluşturmada karşılaştığı başarısızlık ve yenilgidir. İkincisi ise dahili olup, İsrail’de gittikçe yaygınlaşan yolsuzluklar ile Siyonistlerin İsrail’in kurulması için bina ettikleri değerler sisteminin darmadağın olmasıdır.

Siyonist profesör Robinstayn, Ha'aretz gazetesine verdiği mülakatta sözlerini şöyle devam etmekte: “İsrail’in Araplara karşı giriştiği büyük savaşlarda elde ettiği zaferler, Arapların Telaviv’den intikam alma gibi bir temayüle dönüşmedi. Ancak başka tartışmalar çıkmış, ortam büyük bir çıkmaza girmiştir. Gelişmekte ve yaygınlaşmakta İslam tartışmalara dini renk katmakta, İsrail’in düşmanlarının artmasına sebep olmaktadır.”

Robinstayn, konuşmasının devamında şunları dile getirdi: “Mevcut Arap rejimlerinin ebede kadar yaşayacağını düşünmek ahmaklıktır. Bir gün İsrail uykudan uyanacak ve her tarafının İslamcı sistemler tarafından kuşatıldığını görecek. Bu sistemler sadece Telaviv’in varlığına muhalefet etmeyecek, aksine onu ortadan kaldırmak için bizzat asker sevk etmeye çalışacaklar.”

Siyonist rejimin eski adalet bakanının Ha'aretz gazetesine verdiği mülakatın diğer bölümünde, bu rejimin atom silahlarına güvenenleri alaya alarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Arap dünyası, siyasi iradeyi kazandığı zaman bu tür teknolojiye rahatlıkla sahip olabilir.”

Siyonist rejimin yok olacağının belirginleşmesinden bahsederken, İsrail’in varlığını koruma yolunda İsrail gençlerinin fedakarlıklardan kaçınan temayülü ve ordunun üyesi olmalarına rağmen bu konuda gösterdikleri duyarsızlıkları örnek göstermekte, bu şahısların sorumluluktan kaçınmasıyla halktan küçük bir tabakanın sırtına büyük bir yükün yüklenmesine sebep olduklarını belirtmektedir.

Telaviv Rehber Eğitimi okulunun müdürü de aynı görüşleri paylaşanlar arasındadır: “Siyonist değerler sisteminin yıkılışının sebeplerinden biri, İsrail rehberlerinin bizim gençler için uygun birer olgu olmamalarıdır. Siyonist rehberler, düşmana karşılık vermek için feryat çekerken, kendi çocuklarının savaş meydanlarında bulunmasına müsaade etmezler”

Yerz İshel konuşmasının devamında şunları söyledi: “Siyonist rejimin başbakanı Ehud Olmert’in iki oğlu, askerlik hizmetlerinden kaçmak için yabancı ülkelere gittiler.

İsrail’in eski askeri istihbarat kurumu başkanı General Shalum Qarz, bu konudaki düşüncelerini şu ifadelerle dile getirmektedir: “Araplarla mevcut tartışmaların çözümünde Telaviv’in muhalefetini sürdürmesi İsrail’in yok olmasına sebep olacaktır.” Qarz, Amerikalı müsteşrik Bernard Luis’in tavsiyelerinin devamında İsrail’in Araplarla müzakerelerinden kaçınmasının zorunluluğu tezine şiddetle karşı çıkarak şunları dile getirdi: “Mevcut durumun sürmesiyle ortaya çıkacak netice İsrail’in yok olmasıdır.”

Siyonist rejimin eski emniyet yetkililerinden İshel, konuşmasının devamında, bu rejimin rehberlerinin uzun süreli ateşkes anlaşmaları yapıp 1967 sınırlarının içerisine çekilmelerini tavsiye etmektedir.

Meşru Olmayan Varlık:

İbrani diliyle yayın yapan, işgal devletinin en büyük gazetelerinden Yedioth Ahronot gazetesinin önlü tahlilcisi Nahum Barnea, İsrail’in ikinci Lübnan savaşına giriştiği ilk gün yenildiğini iddia edip konuşmasını söyle sürdürmektedir: “İsrail, askeri ve ekonomik açıdan güçlü olduğu halde halk, gelecekle ve bu rejimin bekasıyla ilgili güven ve itimadını yitirmiştir.”

Barnea, Amerikalı Yahudi yazar Kurdesin başına gelen bir macerayı anlatmakta, bunun İsrail’in ümitsiz geleceğini açıkça ortaya koyduğunu belirtmektedir: “Kurdes, uçuşundan birkaç saat önce, uçakla yolculuk için gerekli sağlık iznini alma düşüncesiyle Los Angeles’te bir doktorun yanına uğrar. Doktor, onun mesleğini sorar. Kurdes, yazar olduğunu söyler. Doktor, hangi konularda yazdığını sorunca Kurdes, İsrail’in geleceğiyle ilgili yazdığını söyler. Doktor, bu cevaba şu sözlerle tepkisini belirtir: Anladım, demek siz kısa hikaye yazıyorsunuz”

Barnea yazısının devamında şunları dile getirmektedir: “Doktorun otomatik cevabı, İsrail’in geleceğinden ümitsizliğe kapılmış Siyonistlerin genel düşüncelerine hakim olan havayı göstermektedir. Hepsi böyle bir hissi içlerinde barındırdıkları halde, bununla ilgili hiç kimse konuşmamaktadır. Topluluğu saran kaygılar önceki veya sonraki savaştan kaynaklanmıyor, belki de durum bundan daha derin köklere sahip.”

Söz konusu yazar sözlerine şöyle devam etmekte: İsrail’in askeri ve ekonomik gücü rotasını kaybetmiştir. Güçlü ekonomi, muntazam ordu ve örnek üniversitelere rağmen Yahudilerin güvenliğini sağlamaya muvaffak olamamış, onlar için tabii bir yaşam ortamı oluşturmayı başaramamıştır. Yeryüzünde varlığı tartışmalı olan tek ülkenin İsrail olduğu hakkında hiç kimsenin şüphesi yok.”

Yazısının devamında şunları dile getirmektedir: “İsrailliler, Filistin milli hareketinin Siyonist hareketten daha kısa ömürlü olduğunu söylerler. Bununla birlikte dünyada hiç kimse Filistinlilerin bağımsız bir devlet kurmalarıyla ilgili haklarına itiraz etmemektedir. Yahudilerin bu nimete yönelik hakları ise tartışma konusudur. Arapların ve Müslümanların böyle bir hakka sahip olduklarıyla ilgili hiçbir şüphe yoktur.”

Siyonizm İsrail’in Katilidir

İsrail parlamentosu eski başkanı Abraham Burg, “Hitlere Karşı Zafer” isimli kitabında, İsrail’in güç yollarını kullanmadaki ısrarının onun yok olması için yeterli sebep olduğunu bildirmektedir. Siyonist rejimin kurucularından, dini Mefdal partisinin kurucusu Josef Burg’in oğlu Abraham Burg, İsrail’i bir kaleye benzemekte, askeri araç-gereçlerin bu kalenin altında hapsedilmiş durumda olduklarını belirtmekte ve artık İsrail’in nefes alacak güce sahip olmadığını iddia etmektedir. İsrail’in eski yöneticilerinden olan Burg sözlerini şöyle sürdürmekte: “Bugün Siyonist topluluk korku ve panik pençesine esir düşmüş, gözlerimizin önünde yok olmaktadır. Ordudan bizim için zafer hediye etmesini istediğimiz zaman, bu askeri grubun zor ve güç kullanmanın hal yolu olmadığını idrak edemediğini hakim tabaka bilmelidir. Harita üzerinde Gazze’nin yok edilmesiyle ilgili sohbetler, geçmiş olaylardan ibret dersi almadığımızı göstermektedir.”

Abraham Burg, sözlerine şöyle devam etmekte: “Siyonist topluluk, korkuya kapılmış bir topluluktur. Psikolojik olarak iyi bir durumda değiliz. İsrail, sürekli devam eden psikolojik problemlerle boğuşmaktadır. Nazizm macerası, dengeli gidişatımızı kaybetmemize sebep oldu. Bütün dünyanın bizden bıkmış durumda olduğunu zannediyoruz. Kimliğimiz ifratla ve sert tabiatla karışmış. Siyonist topluluk, kılıçla yaşayan bir topluluk olup böyle bir hissi kendi ceddinden miras almış. Acaba Filistin toprağında inşa ettiğimiz engelleme duvarı bizim parçalanmışlığımızı haber vermiyor mu?”

Burg, sözlerini şöyle sürdürdü: “Faşizmin İsrail’e hakim olması diğer bir tehlike olarak geleceğini tehdit etmektedir. İsrail, faşist, zorba, haşin, emperyalist, köksüz, ruhi ve manevi asaletini kaybetmiş bir ülke olup tek başına kendi yatağına kapanmış, inzivaya çekilmiştir. Filistinlerin öldürülmesi için emir verilmesi, evlerinin viran edilmesi, zorla göçe tabi tutulmaları ve zorla göç siyasetine meşruiyet bağışlamak İsrail’e hakim olan yaygın faşizminin göstergesidir. İsrail’i tehdit eden tehlikelerden biri de onun demokratik olmayışıdır.”

Burg, Siyonist hareketin İsrail’in Yahudi ve demokrat bir devlet olduğu iddiasını alaya alarak sözlerini şu cümleyle noktaladı: “Yahudi olmakla demokrat olma faktörlerinin bir arada bulunması mümkün değildir”

Güvensizliğin Ortaya Çıkışı

Menahan Begin’in kurduğu ikinci hükümetin sekreteri Abraham Tyrash İsrail’in geleceğiyle ilgili şunları dile getirmektedir: “Dünya üzerinde yaşayan Yahudileri İsrail’e göçe teşvik etme projesinin yakın zamanlarda Yahudi ajansı tarafından durdurulması, Siyonist düşüncenin iflas ettiğini açıkça göstermektedir. En önemli işi Yahudilerin muhaceretini gerçekleştirmek olan Haysh projesini uygulayan özel güçlerin korunmasında Siyonist hareketin yenilgiye uğradığı tamamen belirginleşmiştir. Bugün yeryüzünün farklı yerlerinde yaşayan Yahudilere göre İsrail’de yaşamak, Yahudi düşmanı grupların bulunduğu farklı ülkelerde yaşamaktan daha tehlikelidir. Yahudilerin İsrail’i himaye seviyesi oldukça düşmüştür. Yapılan araştırmalar, Amerika’da yaşayan Yahudilerin % 70’nin İsrail’e hiç gitmediğini, böyle bir düşüncelerinin de bulunmadığını göstermektedir. Yine araştırmalar, Amerika Yahudilerinin % 50’sinin Yahudi olmayanlarla evlilik yaptığını ortaya koymaktadır. Ayrıca % 50’si için de İsrail’in varlığı veya yokluğunun hiçbir önemi yok. Bu arada geriye doğru göç eden İsraillilerin sayısında da büyük bir artış meydana gelmiştir. Yaşadıkları yeri terk eden İsraillilerin sayısı 750 bine ulaşmıştır.”

Siyonist parlamentonun eski  başkanı ve Likud Partisinin önemli rehberlerinden Ravy Riulin, İsrail’in ümitsiz geleceğiyle ilgili başka bir misali dile getirmektedir: “Çok sayıda İsrailli, ihtiyaç anında yaşam yerlerinden kaçabilmek için Avrupa pasaportu almaya çalışmaktadır. İsrail’in yok olmaya ve yıkılmaya gidiş hissi Yahudileri Avrupa pasaportu almaya sevk etmiştir.”

Konuşmasının başka bölümünde, savaş durumunda Yahudilerin gönüllüce ve fedakarca savaşa iştirakleriyle ilgili şu uyarılarda bulundu: “Bu macera, İsrailliler arasındaki birliğe tesir etmekte ve aralarında düşünsel, toplumsal ve siyasal ihtilaflara düşmelerine sebep olmaktadır. Diğer bir deyişle, İsrail’in altmışıncı kuruluş yıldönümünde, Avrupa pasaportu almaya güç yetirememiş ve hiçbir sığınma yerleri olmayan Siyonistler ile İsrail dışındaki bir ülkede yaşamak için pasaportu bulunanlar arasında şiddetli ihtilaflar yaşanmakta, bu iş toplumsal, kabilesel ve siyasi bir bölünmeye dönüşmektedir.”

Bazı Siyonistler, işgal topraklarına göçmekten kaçınmalarıyla Yahudilerin, İsrail’in kurulmasıyla ilgili efsanelere inanmadıklarını gösterdiklerini ileri sürmektedirler. Kanada’da yaşayan Yahudi azınlığın reisi Yooly Goldshteyn, İbrani’ce yayın yapan Ha'aretz gazetesine verdiği demecinde şunları dile getirmektedir: “Siyonistlerin dünya üzerinde yaşayan Yahudileri İsrail’e muhacerete ikna etmek için ileri sürdükleri efsanelerin tuzağına kimse düşmemektedir. İsrail’in Yahudi kavminin düşmanlarına karşı son kalesi olduğuna kimse inanmamaktadır.

Mezkur makalenin diğer bölümünde şu ifadelere yer verilmiştir. “Kanada’daki Yahudi topluluğunun en yoğun olduğu Montreal kentindekilerin % 85’i İsrail’den buraya göç eden Yahudilerdir. İsrail, eski Rus bloğunda yaşayan Yahudilerin İsrail’e göç etmesi için çok çaba harcadı. Buradan göçen Yahudiler bir müddet İsrail’de yaşadıktan sonra muhaceret kararı alıp Kanada’ya yerleştiler.”

Kaynak: Mısır el Ehram Gazetesi

Çeviren: Abdullah Şafak
Diger Basliklar
   ZİNDANDAKİ ADAM
   AYRILIK!
   HIÇKIRIK!
   ERKEN ÖLÜR ANALAR!
   ZİNDANI SARAN ÖFKE!
   BİAT
   BULUŞMA
   YAŞLI GENERAL
   ARTIK HER ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ...
   EY BİRADER
   AĞIR CEZA
   ÇOCUK
   HASRET
   35 CAN
   YENİ BİR GÜN DOĞUYOR
   DEĞİŞİM
   DOĞUM
   BASKIN
   İSYAN ATEŞİ
   BAYRAM SABAHI
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git