Değerli kardeşim Yahya Boylu’ya ve onun gibi mağdur edilen diğer azizlere…
Yağmur gibi çiselenir Tepelerimizden zulüm teraneleri dökülür Bu kaçıncı sürgün, Bu kaçıncı tehcir! İnatçı kibrin en dip yerinde Zamanın ruhsuz avuçlarında Hep sizin mi olacak biçare devran! Hayat, huysuz atların nefesi gibi, Hızlı akar bu diyarda! Çarmıha mahkûm masum bakışlar Erkenden yaşlanır yetim çocuklar Acı acı yutulur hüzün şerbeti Tel tel olur gözlerde ümit şarkısı! Kibirden dağlar kuran zalimler! Hep size mi gülecek zavallı dünya! Nice tiranlar geçti bu yaşlı kâşaneden Yeri göğü inleten yabani yüzler Yürekleri hoplatan korku hanları Buhar olup uçtular tarih dibinde Zulümler hüsrandan çileye döndü Firavunların zorlu inadı, Toz bulutu gibi savruldu gitti Ey kıyımı seven hoyrat yüzlüler Hep sizin mi olacak tatlı rüyalar! Göklerden hicran dökülür üstümüze Gözlerimiz acılı saatlerle yoğrulur En ince yerinden kanar içimiz Budala çağın sarp yokuşunda Sebat gerek, sabr-ı Eyüp gerek! Bir yudum hayata tutunmak için Çöl gibi masum şafakları, Aşmak gerek bahar melteminde! En vefalı yanlara dayanıp, ayağa kalkmak gerek Vadedişmiş günlerin fecri sadığında Direnmek gerek zalimin yüzüne Direnmek gerek hoyrat ruhlu zalim çağlara… Abdullah ŞAFAK |