Gün kararır Çılgınca işler masum saatler Karanlık çöker akşamın üstüne Yapışır yakamıza ölümcül lahzalar Uzaklarda can alır serseri mayınlar Köşe başlarını tutar ölüm mangaları Kararır hayat Boğazlarda düğümlenir En kutsal kelimeler! Acı yanlarının üstüne yatar En masum çehreler, Gariplere hep ayrılık düşer Bu kuytu viranede! Issız iklimlerin bozkırlarında yeşerir En vahşi ortamlarda büyür “Umit” isimli masum çocuklar Düğümler boğazı koca kelimeler Bir parça ekmek için Bir yudum hayat için Acımasız çarklarda kaybolur Ülkemin biçare insanları En cevelan bilinçler Issız yerlerde yeşerir Soysuz çehrelerde feveranlar yükselir Haşin rüzgârların önünde Biçare düşer zaman Bize hep esaret zincirleri düşer! Zaman gelir Çabucak yaşlanır körpe çocuklar Kan bağlar anaların yüreği Gam deryalarında boğulur Ciğeri parça parça dökülür Hicran yüklü haberlerin ardından! Yakar içimi zalim ayrılık Mazinin acı hatıraları Kor bir ateş gibi dağlar içimi Nereye kadar bu esaret bıra! Tepemizde hep çanlar mı çalacak Bulutları yağmursuz mu dolaşacak memleketimin Çocuklar erken mi yaşlanacak Gariplik hep sırtımda mı büyüyecek Ümitler hep yeis mi doğuracak Demir atmalıyım isyan kelimelerine Yüreğimi parça parça eden zalıma En güzel cevabı vermeliyim Bir şehadet güvercini gibi Özgür yarınlara asılmalıyım Asılmalıyım aya, yıldızlara Yüreğimin büyüttüğü ümit denen sevdaya Abdullah ŞAFAK |