Mustazaflara… Kabarır günah bulutları Tepesine boşalır insanlığın İlhada tutulur kâinat Hicran boşalır lezzetler ümranından Hayat, ölümün ince çizgisinde dolaşır Acı acı kokmaya başlar tatlı meyveler Bitişe yelken açan yılgın gözler, Solmaya yüz tutar cevval çehrelerde! Dökülür hazan yaprakları gibi sımsıcak ümitler! Hikmet güneşi doğar şarkın lahuti semalarından Toprak atar koynundaki hercümerci Tohum tutar en ıssız iklimlerde Şafağın ongun saatlerinde Filizlenir masum yüzlü yavrular Mukaddes avuçlarda büyür Tevhid asrının asi çocukları! Direnir günün soğuk çehresine İsyan yüzlü simalarda açılır Başkaldırır en hınzır lahzalara Olgunlaşır sabır mektebinde Onur kalelerine tırmanır Kıyam kalemiyle çizer diriliş saatini Günü en tatlı yerinden kavrar Aydınlatır dört bucağını, Zaman denen muammanın! İsyan andını haykırır hamaset pınarında Parçalar günahtan bulutları Çağın sarp yokuşlarında, Tufanın ortasında vaveyla çeken, Bir okyanus derinliğinde eriyen, Ruhları kirleten günün en serin yerlerinde Acımsı bakışlara dikilir Kulak kabartır imdat çığlığına Dağ gibi büyür Umut olur, kederli yüreklere! Ahir zaman kıskacında Ölü çehreler dolaşır Hayat, mülhit sokakların pejmürde eğlencesi! Kor bir nümayişe mahkûm zihinler arasından Yeni bir günle doğdular! Ellerinde özgürlük meşalesi, İnkılâp ruhuyla geldiler! Dokundular insanlığın gayret damarına! Koca bir tufan koptu Sarsıldı payeleri karanlık iklimlerin, Ve çözüldü gâvur yüzlü donuk saatler Yürüdüler… Bir kurşun gibi yararak karanlığı Tevhidin sıcak aydınlığında Açıldılar hayatın kıyılarına Azmin yengisidir bu! Sarsılmayan iradenin, Belalar okyanusundan damlayan sabrın, Gülün nazenin teniyle buluştuğu, Umut çiçeğidir açar yüreklerde! İsyan şehrinden yükselir kutsal haykırış İntizarın tevhid yüzlü sancısı Dağıtır karanlık saatleri! Zulmeti parçalayan nur ikliminden Zamanı sarsan sayhalardan Sancağı yükselir biçarelerin Hayatın en yumuşak mevsimi İlk günkü gibi Doğuşun müjdesiyle gelir. Çağın mustazaf bilinçleri Koydular yüreklerini kâinatın orta yerine Bir daha dönmemek üzere Yardılar zulmün kalın perdelerini Bir nur bulutu gibi Kuşattılar gönül coğrafyasını! Tufan dalgaları arasından, Çınar gibi yükselecek tevhid sancağı Gün yeniden başlayacak Güneş ilk günkü gibi, Isıtacak biçare yürekleri! Mevûdun aydınlığında Fıtratla buluşacak kainat Ve yeryüzü yeniden Barış ülkesine dönecek! Abdullah ŞAFAK |