Bismillahirrahmanirrahim "Allah yolunda infak edin ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İhsan edin, şüphesiz Allah ihsan edenleri sever.” (Bakara: 195) "Ey imân edenler! Kazandığınız şeylerin ve yerden sizin için çıkarmış olduğumuz şeylerin temizlerinden infak ediniz. Kendiniz göz yummadan alıcısı olmadığınız bayağı şeyleri vermeye yeltenmeyin. Ve biliniz ki, şüphe yok Allah Teâlâ ganidir, hamîddir" (Bakara: 267) "Mallarını Allah yolunda sarf edenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir." (Bakara: 261) Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Kulların sabaha erdiği her günde iki melek semadan iner ve bunlardan biri şöyle dua eder: "Ey İlahımız! İnfak edene halef (devam) ver." Diğeri de şöyle dua eder: "Ey İlahımız! Cimriye de telef ver." (Buhari, Müslim) İnfak; helal olarak elde edilen mal veya benzeri ihtiyaç maddelerini hayır yolunda harcamak, sarf etmektir. İnfak kavramı sadaka kavramı gibi ayet ve hadislerde çokça zikredilir. Bu iki kavram ‘zekât’ manasına kullanıldığı gibi diğer hayır harcamaları için de kullanılmıştır. Ayet-i kerimelerde ve hadisi şeriflerde her iki anlamda da Müslümanlara emir ve tavsiyeler mevcuttur. Sahabe-i Kiram her konuda olduğu gibi bu meselede de Allah (cc) ve Resulü’nün (sav) emir ve tavsiyelerinin uygulanmasında en müşahhas örnek olmuşlardır. Yardımlaşma konusunda da dünyaya destanlar yazdıracak fedakârlıklarda bulunan sahabe darlıkta ve yoklukta İslam ümmetinin güçlü dayanışmasını göstermişlerdir. Tebük Seferi hazırlıkları için İslam ordusunun askeri teçhizata ihtiyaç hissettiği bir dönemde Resulullah’ın (sav) çağrısı üzerine sahabe-i kiram servetlerini meydana dökmüşlerdir. Hz. Ebubekir (ra) servetinin tamamını (dört bin dirhem); Hz. Ömer (ra) servetinin yarısını (dört bin dirhem); Hz. Osman (ra) gerekli takımlarıyla birlikte üç yüz deve ve elli (veya yüz) at, bunların süvarilerinin teçhizatı, bin dinar nakit para; Abdurrahman bin Avf servetinin yarısını (sekiz bin dirhem)… Diğer varlıklı sahabeler de infak seferberliğinde ellerinden gelen katkıyı sağlamışlardır. Ayrıca “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar asla iyiliğe ermiş olamazsınız…” (Â1-i İmran: 92) ayeti indiği zaman sahabeler infak konusunda birbirleriyle yarışmışlardır. Hz. Talha çok kıymetli hurma bahçesini, Hz. Ömer kendisine ait olan Hayber Hurmalığını… vakfetmişlerdir. İslam’da infak edilecek yer sıralaması ayet ve hadislerde genellikle aile ve birinci derece akrabalardan başlar uzağa doğru gider. Bir hadis-i şerifte Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: "Bir kimsenin sarf edeceği en faziletli dinar; kendi aile fertlerine infak ettiği dinar ile Allah yolunda hayvanına ve yine Allah yolunda cihad edecek olan arkadaşlarına harcadığı dinardır" (Müslim, Tirmizi, İbn Mace, Ahmed b. Hanbel) İnfak’ın dünyevi ve uhrevi birçok faydaları vardır. Fakir ile zengin arasındaki diyalogu gerçekleştirerek hem maddi, hem sosyal, hem de psikolojik açıdan toplum huzurunu sağlar. Zulüm ve baskı altında bulunan Müslümanların bu zulümden kurtulması ve zalimlere galebe çalmasında maddi olarak en önemli katkıyı infak oluşturur. Yukarıda meali verilen ayet-i kerimede infakın uhrevi sevabına işaret edilmektedir. İnfak, dünya hayatında da sahibi için maddi bir kayıp değildir. Çünkü Allah (cc) rızası için yapılan infakta bereket vardır. Kişi Rabbinin isteği doğrultusunda malını sarf eder ve kendisine bahşedilen nimetlere şükrederse Allah (cc) ona verdiği nimeti artırır. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur: "Mal sadaka ile eksilmez…'' (Müslim, Tirmizi, Muvatta) Yine rivayetlere göre sadakanın ömrü uzattığı, Allah’ın (cc) gazabını dindirdiği, belayı ve kötü ölümü engellediği, zafere sebep olduğu, rızkı çoğalttığı belirtilmektedir. Biz Müslümanlar birinci derecede aile ve yakın akrabamızı gözetmek, onların maddi sıkıntılarını gidermekle mükellefiz. Bunun dışında günümüzde İslami mücadele Cemaat, vakıf, dernek… vasıtasıyla verildiği için bu alanda yapacağımız düzenli ve devamlı yardımları da bağlı bulunduğumuz Cemaat, vakıf veya derneğe vererek bu alandaki sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Yardım alanı elbette bahsedilenlerle sınırlı değildir. Gücümüz nispetinde bize yakın olan fakir, yoksul, mağdur, muhtaç, kimsesizlere gerek ferdi gerekse cemaatsel olarak el uzatmak gerektiği gibi, bizden uzak mekânlarda kâfir güçlerin zulmü altında olup yardıma, desteğe muhtaç kardeşlerimiz için (Filistin, Çeçenistan…) de yardım kampanyaları açmalıyız. Bu alanda başka İslami cemaat veya dernekler tarafından sürdürülen kampanyalara da destek vermeliyiz. İnfakta temel olarak zengin ile fakir arasında bir ayrım yoktur. Herkes maddi gücüne göre infakını yapar. Aşağıdaki hadis-i şerif meali üzerinde tefekkür ederek infak hususunda bilinç ve pratiğimizi sürekli canlı tutmalıyız. "Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun.'' (Buhari, Müslim, Nesai) Allah’a (cc) emanet olunuz. Kerim Yararlı |