Bismillahirrahmanirrahim Bunca nimetinden sonra bizi mubarek Kadir Gecesini barındıran Ramazan’ın son on gününe de kavuşturan Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bu öyle kıymetli bir gecedir ki Cenab-ı Allah (cc) onun için bir sûre inzal buyurmuştur: “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir: 1-5)
Yine başka bir ayet-i kerimede Kadir Gecesi’ne şöyle değinilmektedir: “ Hâ, Mîm. Apaçık Kitab'a andolsun ki, Biz onu (Kur’an’ı) mubarek bir gecede indirdik. Hiç kuşkusuz, biz uyarıcılarız. Hikmetlerle dolu her iş o gecede ayırt edilir.” (Duhan: 1-4) Bu geceyi değerli kılan en önemli özellik, tüm insanlar için hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Rabbimiz bu ümmete Kur’an-ı Kerimi indirme gibi büyük bir nimetin yanında ek olarak bu geceyi bin aydan daha hayırlı kılarak sonsuz rahmetiyle armağan etmektedir. Bununla da -rivayetlerden anlaşılacağı üzere- adeta geçmiş ümmetlerin yaş ortalamalarının bu ümmetinkinden bir hayli fazla olmasından kaynaklanan avantaj eksiğini ilahi adalet ve rahmetiyle telafi ediyor. Kadir Gecesi 80 küsur yıllık bir ömre bedeldir. Bu da yaklaşık olarak 30 bin güne denk gelmektedir. Yani ilahi rahmet ile bu gece yapacağımız bir hayır diğer zamanlarda 30 bin günde -hatta daha fazlasında- yaptığımız tüm hayırlara bedeldir. Böylesine muazzam bir ilahi ikramdan mahrum kalmak akıl kârı olmasa gerek. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: "Kim Kadir gecesinin sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse geçmiş günahları affedilir.'' (Buharî, Müslim) Kadir Gecesinin hangi güne denk geldiği hususunda bazı rivayetler vardır. Bu rivayetlerde Kadir Gecesinin hangi geceye denk geldiği kesin olarak belirtilmemiştir. İslam ulemasının çoğunluğu Kadir Gecesinin Ramazan’ın son on gününün içerisinde olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu konuda bir hadis-i şerif şöyledir: Hz. Aişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kadir gecesini, Ramazan'ın son onunda arayın." (Buhârî, Tirmizî) Kadir Gecesini ihya etme konusunda da şöyle bir rivayet vardır: Hz. Âişe’nin (r.anha) şöyle dediği rivayet edilir: Demiştir ki: “Ey Allah’ın Resûlü, Kadir Gecesine rastlarsam ne diyeyim?” dedim. Buyurdu ki: اَللَّهُمَّ إنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي “Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affet! de.” (Tirmizi, İbn Mâce, Ahmet İbn Hanbel) İtikâf Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: "Resûlullah (sav) vefat edinceye kadar Ramazan'ın son on gününde itikâfa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde arayın." Resûlullah'dan (sav) sonra, zevceleri de itikâfa girdiler." (Buharî, Müslim) Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: "Resulullah (sav) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı, izârını da bağlardı." (Buharî, Müslim) İtikâf, dünyevi işlerden uzaklaşıp Allah’ın (cc) evine konuk olarak orada Kur’an tilaveti, namaz, zikir, dua, tefekkür ile meşgul olmaktır. Resulullah’ın (sav), oruç emri geldikten sonra bu ibadeti (seferde olduğu yıl rivayeti müstesna) hiç terk etmediği rivayet edilmektedir. Sünnet olan Ramazan’ın son on gününü Resulullah’ı (sav) örnek alarak camide itikâfa girerek geçirmektir. Günümüz hayat şartlarının dayattığı zorluklar nedeniyle birçok Müslüman’ın on gün boyunca itikâfa girme imkân ve zamanı olmayabilir. Buna imkânı olmayan kardeşlerin bu gün ve gecelerde namaz için gittikleri mescidlerde kalabildikleri süre için itikâf niyetiyle girmeleri inşallah kendilerine bu ibadet sevabını kazandırır. Ayrıca imkânı olmayan kardeşlerin evlerinde veya bulundukları mekânlarda bu son on geceyi mümkün mertebe yatmadan Kur’an tilaveti, namaz, zikir, dua, salâvat, tefekkür, İslami meseleleri mutalaa… ile değerlendirmeye gayret sarf etmelidirler. Rabbimizin bize bahşetmiş olduğu bu müthiş ikramı birkaç saatlik uyku rehavetiyle heba etmeyelim. Bu gün ve gecelerde anne-baba, komşu, akraba, arkadaş ziyaretleri yaparak, ulaşamadıklarımıza da en azından telefon açarak veya mesaj göndererek gönüllerini hoş edip dualarını almalı, varsa aramızda bir kırgınlık, helallik dilemeliyiz. Kimsesiz, yetim, mağdur, hasta, yaşlı, fakir insanlara yardım elimizi uzatmalıyız. Ayrıca bu mübarek gün ve gecelerde İslam için verdiği mücadelede esir düşmüş, zindana atılmış, hicret etmiş, ülkesi işgal edilmiş, İslami kimliğinden dolayı bulunduğu mekânda zulme uğrayan kardeşlerimize de bolca dua edelim. Gerek kendi memleketimizde gerekse dünyanın diğer yerlerinde Müslümanlara zulmeden azgın güçlerin hâkimiyetlerinin kırılması ve inisiyatifin Müslümanlara geçmesi için Rabbimize çokça yalvarıp yakaralım. Bu vesileyle tüm Dünya Müslümanlarının Leyle-i Kadrini tebrik eder, bu mubarek gecenin Müslümanların ittifak ve kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah (cc)’tan niyaz ederim. Allah’a (cc) emanet olunuz. Kerim YARARLI |