Bismillahirrahmanirrahim “Mü'min erkek ve kadınları, yapmadıkları bir şeyle suçlayıp incitenler, iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar.” (Ahzab: 58) “Ey iman edenler! Fasık biri size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat: 6) “Onu duyduğunuzda ‘Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır’ demeli değil miydiniz?” (Nur: 16) İftira; yapmadığı hâlde başkasına kötü bir işi yükleme, yalan yere birisine suç isnat etme, bühtan manalarına gelir. Bühtanın en büyüğü Allah’a (cc) ve Resulüne (sav) karşı yapılan bühtandır ki bu birçok ayeti kerimede belirtildiği üzere kâfir ve müşriklerin iftiraları olup inkâr manasındadır. Bu yazıda ele aldığımız iftira kavramı insanlar arasındaki ilişkiler bağlamındadır. Kâfir ve müşriklerin ahlakı olan iftira, maalesef Müslümanların içine de girmiş ve zaman zaman ağır tahribatlara yol açmıştır. Bazen bir şahsın, bazen bir ailenin, bazen de bir cemaatin huzurunu alt üst eden iftira, önemine binaen ayet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde şiddetle men edilerek bu suçun dünya ve ahiretteki cezası hatırlatılmaktadır. Bununla birlikte bir iftira karşısında Mü’minin takınması gereken tavır belirtilmektedir. Bize gelen kaynağı belirsiz veya zayıf haberleri araştırıp gerçek yapısını tespit etmeden bu haberlerle amel etmememiz gerektiği yukarıdaki ayet-i kerime mealinde açıkça zikredilmektedir. Yine yukarıya mealini aldığımız başka bir ayet-i kerimede belirtildiği üzere bazen Mü’minler aleyhinde söylenen bir sözün veya haberin hiç araştırılmadan ‘Bu apaçık bir iftiradır’ şeklinde Müslümanlar arasında cevabını bulması gerektiği zikredilmektedir. İslam Tarihinde yaşanan ve Hz. Ayşe (r.anh) annemize karşı münafıklar tarafından uydurulan ve bazı Müslümanların da buna alet olduğu ‘ifk’ hadisesi biz Müslümanlar için büyük bir önem arz etmektedir. İftirayı kim ortaya attı, bu iftirayı kim yaydı, iftiranın Müslüman fertlerde ve İslam Cemaatinde oluşturduğu tahribatın ölçüsü ne idi, Müslümanların bu iftiraya karşı tavırları nasıldı?.. şeklinde sorular uzatılarak geniş bir araştırmaya girilirse meselenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. İslam toplumu içerisinde ferdi olarak en büyük bühtan namus konusundaki iftira olduğu söylense de, bir Müslüman’ın akidesine taalluk eden iftira ve ithamlar bundan çok daha büyüktür. Örneğin; bir Müslüman’ı münafık, mürtet, kâfir, kâfirlerin işbirlikçisi… şeklinde itham etmek iftiraların en büyüğüdür. Bununla birlikte İslam düşmanlarının Müslümanlar aleyhinde uydurdukları iftiraların Müslüman fert veya cemaatlerce dikkate alınarak hedefteki Müslüman fert veya cemaatlerin itham edilmesi en az diğeri kadar büyük bir cinayettir. Maalesef içinde yaşadığımız zaman diliminde bazı Müslüman kesimlerin bu tür çarpık zihniyetle hareket ederek Müslüman kardeşlerini mahkûm etmeye çalışmaları katilden beter bir fitnedir. İslam düşmanlarının haber kaynaklarıyla beslenen bu cemiyet veya kurumların bu tutumları kendilerini fısk-u fucur bataklığında daha derinlere batırırken mağdur kesimin de canını yakmaya devam etmektedir. Konu ile ilgili bazı hadis-i şerif meallerini zikredelim: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir.” (Buhârî, Müslim) “Her duyduğunu nakletmesi, kişiye yalan olarak (vebal yönüyle) yeter.” (Müslim, Ebû Dâvud) Muaz İbn Esed el-Cühenî anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir Mü’mini bir münafığa karşı korursa, Allah (cc) da onun için Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de bir Müslüman’a kötülenmesini isteyerek iftira atarsa, Allah (cc) onu, Kıyâmet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından temizlenip) çıkıncaya kadar hapseder.” (Ebû Dâvud) Rabbimizden dileğim; zayıf-güçlü, haklı-haksız, kusurlu-mükemmel, bilgili-bilgisiz, çalışkan-tembel, cesur-korkak, yumuşak-sert, oturan-çalışan…tüm Müslümanların gerek fert gerekse cemaat olarak birbirleriyle İslami ölçüler ve insafla muamele etmeleridir. Bu vesileyle siz tüm kardeşlerimin önümüzdeki günlerde kutlanacak mübarek Kurban Bayramını tebrik ediyorum. Allah’tan (cc) gerek kendi ülkesinde gerekse ülkesi dışında esaret ve zulüm altında olan tüm Müslümanlara bu bayramları layıkıyla yaşayacakları özgür ortamlar nasip etmesini niyaz ederim. Amin. Allah’a (cc) Emanet Olunuz… Kerim Yararlı |