Bismillahirrahmanirrahim "İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Allah kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi şüphesiz ki sevmez" (Lokman: 18). Ebu Said ve Ebu Hureyre (ra) anlatıyorlar: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle buyurdu: "Büyüklük ridamdır, izzet de izarımdır. Kim bu iki şeyde benimle niza ederse ona azab veririm." (Müslim, Ebu Davud) Kibir; büyüklenmek, büyüklük taslamak, kendisini başkalarından üstün görerek onları aşağılamak manalarına gelir. Ayet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde çokça yer alan bu kavram insanı küfre ve fıska götüren en önemli amillerdendir. Kimisi Allah (cc) ve Resullerine (as) karşı büyüklenerek küfre sapmıştır. İblis, Firavun, Nemrut, Ebu Cehil… gibileri bu sınıftandır. Kimisi de insanlara karşı büyüklenerek fısk-u fücur ve zulüm bataklığına batmıştır. İman etmiş fakat imanlarının gereğini yerine getirmeyen Müslümanlar da bu ikinci sınıfa girerler. Allah (cc) ve Resulü (sav) dünya ve ahiret hayatını karartan bu iğrenç ahlaktan insanları şiddetle men etmişlerdir. Hayatımızı karartan ve nice insanları azdıran bu tehlikeli ahlaktan mutlaka sıyrılmalıyız. Çünkü kibirlenmek şeytani bir ahlaktır. Şeytan bundan bir fayda gördü mü ki biz fayda görelim. Tam tersine şeytan bu tavrıyla bulunmuş olduğu büyük makamı kaybetmekle beraber dünya ve ahirette Allah’ın (cc) hışmına uğramış oldu. Ateşin toprağa üstünlüğünü savunup Rabbine karşı büyük bir cüretkârlık örneği sergileyen İblis bu hareketine karşı dünya ve ahirette Allah’ın (cc) laneti ile mükâfatlandırılmıştır! Ne kötü bir mükâfat değil mi? Yine kibirleriyle meşhur Firavun ve Karun’un akibetlerini hepimiz biliriz. Biri denizin, diğeri de yerin derinliklerine gömülerek helak olup gitmişlerdir. Bir hadisi şerifte bu tür helake bir örnek daha vardır: Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir adam, nefsinin hoşuna giden bir takım elbise içinde saçları da yapılmış olarak giderken yürüme sırasında kibre düşmüştü ki, birden yere battı. Kıyamet kopuncaya kadar orada zorlukla batmaya devam edecek." (Buharî, Müslim) Allah (cc) bütün müstekbirleri acilen ve en kötü bir şekilde cezalandırmaya kadirdir. Ancak ayet-i kerimelerde belirtildiği üzere hepsine belli bir imtihan süresi biçilmiş, azgınların suçlarının artması için bu süre uzatılmıştır. Kibir kavramının Müslümanları ilgilendiren bölümü ile ilgili bazı istisnaları vardır. Bunu hadis-i şeriflerden öğrenelim: Cabir İbnu Atik (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: “…Bir kısım gurur vardır ki Allah hoşlanmaz, bir kısmı da var, Allah hoşlanır. Allah Teala'nın sevdiği gurur, kişinin savaş sırasında ve sadaka verme esnasında duyduğu gururdur. Allah'ın buğzedip sevmediği gurur ise, taşkınlık ve övünme sırasında duyduğu gururdur." (Ebu Davud, Nesâî) Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Yakışıklı bir adam Resulullah'a (sav) gelerek: "Ben güzelliği seviyorum. Gördüğünüz gibi bana güzellik de verilmiş. Kimsenin beni, ayakkabı bağı bile olsa bu hususta geçmesinden hoşlanmıyorum. Ey Allah'ın Resulü! Bu (haram olan) kibre girer mi?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Hayır! buyurdular. Ancak kibr, hakkı ibtal, halkı tahkirdir!" (Ebu Davud) Konu ile ilgili Bediüzzaman Hazretlerinden bazı inciler alalım: “Büyük Görünme Küçülürsün Ey enesi çifteli, kafası da kibirli! Şu mizanı bilmeli: Her adam için elbet cem'iyet-i beşerde, içtimaî binada, Görmek görünmek için şu mertebe denilen bir penceresi var. Ger pencere, kamet-i kıymetinden yüksekse, tekebbürle tetavül edecek, uzanacak. Ger pencere, kamet-i himmetinden alçaksa, tevazu'la tekavvüs edecek, eğilecek. Kâmillerde, büyüklük mikyasıdır küçüklük. Nâkıslarda, küçüklük mizanıdır büyüklük...” (Sözler: 724) Siz siz olun asla Allah’a (cc) ve Mü’minlere karşı tekebbüre girmeyin. Kendisinin bir damla sudan yaratıldığını unutarak kendisini bir şey zanneden, Mü’minlere karşı büyüklenen, insanları hor gören insanlık yoksunu kimseler gibi olmayın. Çünkü bu tip yaratıkların burnu er geç yere sürünecektir. Selam ve Dua ile… Kerim Yararlı |