Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'in izni olmaksizin hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir. Tegabün/11

Bir Hadis:
Biat etmeyerek ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur. Müslimin diğer bir rivayetinde; Cemaatten ayrılarak ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

İSLAM DAVASI ŞEHİTLERİ: DR. MUSTAFA ÇAMRAN / M. CELAL MÜCAHİD

Hayatının tamamını İslam davası için adayan, ilim, irfan, isar ve takvasıyla zirveye ulaşan, askeri dehalığı ile örnek bir şahsiyet olan, cihad ve şehadet aşkıyla azim ve kararlılıkla en tehlikeli ortam ve şartlarda kahramanca mücadele eden, zalim ve tağutların karşı savaşımında destanlara imza atan, mazlum ve mustazafların safında yer alan, Şehid Dr. Mustafa Çamran’ı şahadetinin 28. yılında rahmet ve minnetle anıyoruz.

Mustafa Çamran, aslen İran’ın Erak şehrinden olup 1932 yılında dünyaya geldi. Bir yıl Qum kentinde kaldıktan sonra ailesi Tahran’ın güneyine iki odalı bir eve yerleşir. Babası küçük bir dükkân işleterek sekiz nüfuslu ailesini geçindirmeye çalışır. Mustafa 7 yaşında ilkokula gider. Hafta sonu babasının iş yerinde kendisine yardımcı olur.

Şehidin anılarında, okul döneminde ailesine yük olmamak için harçlık almadığını belirterek, henüz küçük yaşlarında fakir ve kimsesizlerin dert ve sıkıntılarını paylaşma duygusunun geliştiğini, sıkıntı içinde olanların çektikleri çileyi anlamak için uğraş verdiğini görüyoruz.

15 yaşlarında iken okul eğitiminin yanında Camiye giderek Ayetullah Talagani’nin yanında tefsir derslerini almaya başlar. Kur’an ve tefsir derslerine düzenli katılan Çamran, zamanını fikir ve düşünceye ayırıyordu.  

Ortaokul ve lise tahsilinden sonra Tahran Elborz Üniversitesinde Fen bölümüne kayıt olup Elektromekanik dalında eğitim alır.

Öğrencilik yıllarında İran Petrolünün milli olması için zamanın yönetimine karşı yapılan gösteri ve eylemlerde ön saflarda mücadele etti.

Siyasi mücadele ortamından geri kalmayan Çamran, Okul eğitiminin yanında Felsefe, din ve içtimai konularda kendini yetiştirerek kısa bir süre içinde bir eğitimci olarak öğrenci yetiştirmeye başlar. Bu görevi ile aldığı cüzi bir maaşla geçimini sağlamaya çalışır.  

Matematik dalında eğitimci olarak öğrenci yetiştirir. Aynı zamanda Felsefe, Edebiyat, Tarih ve İçtimai konularda öğrencilerini yetiştiriyordu. Matematik dalında ve Fen konularında üstün bir yeteneğe sahipti. Eğitim döneminde öğretmenlerinin bile zorlandığı birçok problemi çözerek üstün kabiliyet ve zekâsıyla dikkat çekiyordu.

Fen fakültesinde yüksek puanla birinci olan Çamran, bu puanla ve aldığı bursla 1957 yılında Amerika’ya gitti. Yüksek lisansını Teksas Üniversitesinde bir yılda üstün başarı ile aldı. Buradan Kaliforniya’ya giderek doktorasını Elektrik dalında yüksek puanla aldı. Amerika’ya gittikten kısa bir süre sonra siyasi faaliyetlerinden dolayı bursunun kesilmesi ile Üniversitede araştırma ve tahkikler yaparak geçimini sağladı.

Amerika’da çeşitli projeler geliştirerek büyük radarların gelişiminde çalıştı. İlim ve tahkik dalında kendini yetiştirdi. Bu alanda yıldızı parladı ve serveti elde edebilecek bir mevkiye geldi. Ancak kendisinin asıl gündemi dünya değildi. İran’da ki siyasi ortamı yakından takip ediyordu. Kanlı 15 Hordat katliamının olması ile dünyadan el etek çekti. Kendisi bu olaydan sonra “Dünyayı üç talakla boşadım” diyor ve dünyada parlayan maddi geleceğini, arzu ve isteklerini bir kenara bıraktı. Dünyayı elinin tersi ile iterek tüm kabiliyet ve yeteneğini siyasi düşüncesi ve inandığı değerler uğruna askeri alana yoğunlaşmaya karar verdi.

Tağutlara karşı cihad ile mücadele vermenin gerektiğine inanarak askeri eğitim almak üzere 1963 yılında Mısır’a hicret eetti. Burada Mısır’ın seçkin komando birliğine katılarak askeri eğitimi aldı. Okul ve iş hayatında olduğu gibi bu alanda da üstün zekâ, kabiliyet ve ferasetini kullanmayı bildi.

İki yıl Mısır’da aldığı askeri eğitim ile komandoların ilk zor ve çetin eğitimi Allah’ın yardımı ile dünyanın dört bir yanından eğitim almaya gelen askerlerin arasında birincilikle tamamladı. Burada eğitime giden İranlıların komutanı oldu…

Cemal Abudulnasır’ın ölümünden sonra, Enver Sedat’ın iktidara gelmesi ile Mısır’ı terk etmek zorunda kaldı. Kısa bir süreliğine tekrar ABD’ye gitti. Bir süre burada kaldıktan sonra büyük hicretini Lübnan’a yaptı. Kendisi; “Ben Amerika’da tüm imkânlara ve dünyanın lezzetlerine sahiptim. Ancak bu dünyanın zevklerini üç talakla boşadım ve Güney Lübnan’a geçtim. Tüm imkânlar elimdeydi. Lübnan’a gelerek fakir ve yoksulların arasında kalarak bu hayata alışmak istedim. Kalbimi bu kalpleri kırık insanlara açtım. Daima ölüm tehlikesi içinde İsraillilerin bombalarının altında kalarak mücadelenin lezzetini görmek istedim. Sessizliğimi karanlık gecelerle paylaştım. Bunlara yardım edemezsem bile aralarında kalıp onlar gibi olmak, onlar gibi yaşayıp sıkıntı ve çilelerini kalbimde yaşamak istedim. Dünyanın zevkini ve sefasını yaşayanların arasında kalmak istemedim. Onların teneffüs ettikleri havayı teneffüs etmek istemedim. İlmimi ve yeteneklerimi onların zevkleri için satmak istemedim…” diyor.

Lübnan’ın en tehlikeli bölgesine, Sur şehrine geçerek şii lider Musa Sadır’ın yanına gitti. Onun en yakın çalışma arkadaşı oldu. Burada yetim çocukların yetiştirilmesi ve sanat okulunun müdürlüğünü yaptı. İsrail sınırında mahrum ve fakirlerle bir grup oluşturdu. Onlara İslami ve askeri eğitim vererek mücahitler yetiştirdi.

1973 yılında Musa Sadır’ın rehberliğinde EMEL örgütünü kurdu. Kıt imkân ve şartlarda inkılâbi bir hareket başlattı. Mahrum ve yoksulların safında İsraillilere Allah’ın yardımı ile etkileyici darbeler indirdi.

1975 Lübnan’daki iç savaşla solculara karşı mücadele ederken bir yandan da İsraillilere karşı savaştı.

Lübnan’da kaldığı süre içinde tüm zamanını İslami dava için harcayan şehid, güneyden kuzeye kadar insanların arasındaydı. Sorunlarına ve sıkıntılarına vakıf oluyordu... Zamanının çoğunu Filistinlilerle beraber geçirerek gece gündüz onlarla çalıştı. Savaşta, eğitimde dert ve sıkıntıda kendileri ile temas halindeydi. Direniş liderleri, rehberleri ve askerlerle ilişkiler içindeydi. Kendisi: “Ben o insanlardan değilim ki kahvelerde oturarak çay, kahve yudumlayarak yoksul ve çaresizlerin feryadını radyo ve televizyonlarda dinleyeyim. Koltukta oturarak gazete sahifelerini okuyayım. Üzülerek belirteyim ki birçok aydın bu şekilde meselelere seyirci kalıyor...” diyerek zülüm ve tuğyana karşı sesiz kalınmamasının gerekliliğini yaşantısı ile ortaya koyuyordu.  

Mustafa Çamran, bu ara Necefte bulunan İmam Humeyni ile manevi ve siyasi irtibat içindeydi…

Tağuta karşı mücadelenin sınır tanımadığının farkındaydı ve yetiştirdiği İslam fedaileri bir yandan Siyonistlerle savaşırken diğer yandan da Şah’a karşı mücadeleye hazırdılar.

İran İslam inkılâbı ile beraber Dr. Mustafa Çamran bir grup arkadaşı ile beraber İran’a gelerek İmam ile görüştüler. Çamran geçici olarak vatanına gelmişti. Ancak İslam inkılâbının cazibeliği ve İmamın manevi havasına kendini kaptırarak İran’ı terk etmedi ve şehadetine kadar ülkesinde mücadele etti.

İran’a geldiğinde annesine yazdığı ancak kendisine okuyamadığı mektubunda: “Ey Annem! havaalanında ülkeyi terk ettiğimde sen hazırdın. ‘Xuda hafız’ dediğin zaman: Ey Mustafa, ben seni canımla, sütümle büyüttüm. Şimdi gidiyorsun. Senden hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir beklentim yok. Fakat bir vasiyetim olacak: ‘Hiçbir zaman Yüce Allah’ı unutma’ dedin. Ey Annem: 22 yıl sonra aziz vatanıma geldim. Ve sana söz verdiğim gibi bu uzun zaman içinde bir an bile Yüce Allah’ı unutmadım. Onun aşkı öyle beni sarmıştı ki Onsuz hiçbir anım geçmedi. Sevinçliyim ey anne, bu uzun hicretin ardından vatanıma geldiğim için değil. Belki büyük tağutun yıkılışı için sevinçliyim. Karanlık devrin yıkılışı, özgürlük ve azadi rüzgârının esişine sevinçliyim…” diyordu.

22 yıl sonra o tüm ilmini, irfanını, manevi kabiliyetini ve yeteneğini İslam inkılâbı için seferber etti. Sesiz ve sakin bir şekilde kendini ülkenin yapılanmasına ve cihada verdi. O her zaman dualarında; “Allah’ım, bütün varlığımla, vücudumla, ruhumla ve kalbimle kendimi yoluna kurban etmeye amadeyim. Allah’ım, bu büyük İslam inkılâbını bahşetmenin şükrü için sana şükranlarımı takdim etmeye amadeyim” diyordu ve Allah samimi duasını kabul etti. Tüm zamanını İslam için harcama fırsatını buldu.

İran’a geldikten sonra ilk devrim muhafızlarını oluşturmak için hazırlıklara başladı. Bu ara başbakan yardımcısı görevini de üstlenerek ülkenin sorunlarıyla uğraştı.

İslam İnkılâbından hemen sora halkın münafıklarının Kürdistan bölgesindeki faaliyetleriyle uğraşmak için o bölgeye gitti. Sero, Mervan ve Pavé de ki isyanı bastırmak için harekete geçti. Burada birçok defa şehadetle burun buruna gelen Çamran’ın ismi fedakârlık, isar ve şehadetle anılmaya başlandı. Gösterdiği büyük askeri başarıdan dolayı İmam Humeyni kendisini Savunma Bakanı olarak atadı.

Bir süre sonra yapılan meclis seçimlerinde halk kendisini aday gösterdi ve Tahran milletvekili olarak meclise girdi.

Irak-İran savaşının başlamasının ardından, İmam Humeyni’nin izni ile siyaseti bırakarak halisane bir niyetle ceng meydanına gitti. İmam Humeyni’nin savaştaki temsilcisi olan Ali Hameney ile beraber cephede görev alarak günülü halk birliklerini oluşturdular. Günülü askerlerle birlikte en tehlikeli noktalarda savaştı. Tenha mıntıkalarda düşmanın en şiddetli saldırılarına maruz kaldı. Bu ara Ehvaz bölgesinde Iraklıların büyük bir birlikle tank ve toplarla saldırıya geçtiği bir muhasaraya maruz kalırlar. Arkadaşlarının esir düşmemesi için kıt imkânlara rağmen verdiği taktiklerle büyük bir hezimetten orduyu kurtarır. Askerlerin Ehvaz ile irtibatlılarının kesilmemesi için tek başına düşmanın dikkatini başka yere çekmek için ayrılır. Kendisini yalnız bırakmak istemeyen iki yıllık koruması ve şoförü de kendisinin ardından gider. Çıkan çatışmada her iki arkadaşı şehid olurlar, kendisi de ayağından yaralanır. Uyguladığı taktiklerle orduyu büyük bir tehlikeden kurtarır.

Tedavisinden sonra tekrar savaş bölgesine giden Dr. Mustafa Çamran, kendi ifadesi ile ‘balığın yağda kızartılması gibi’ kurşun ve top yağmuruna tutulduğu çatışma ortalarında, tank ve topların arasında kahramanca savaşıyordu. İşgal edilen birçok yeri Allah’ın yardımı ile geri aldıktan sonra artık Allah’ın takdir ettiği gün gelmişti. … Bölgesinde komuta ettiği birliğinden vedalaşıp askerlerle tek tek kucaklaştıktan sonra işgal altında olan Dehlaviye’nın kurtarılması için üç arkadaşı ile beraber yeni bir cepheye gider. Ayrıldıktan kısa bir süre sonra Irak birliklerinin ani hava saldırısı neticesinde uçaklardan atılan füzelerle yıllardır peşinde koştuğu dua ve gayreti ile yakalamaya çalıştığı şehadet makamına ulaşır…

21 Haziran 1981 yılında şehid olan Dr. Mustafa Çamran’ın mübarek naşı Beheşti Zehra şehitliğine getirilerek defin edilir. İran İslam inkılâbı şehidlerinin anılarını canlı tutmak için değişik savaş bölgelerinde olduğu gibi Şehid Çamran ve arkadaşlarının şehid olduğu noktada anıt mezar yapılmıştır.

Allah, vatanından ayrı yaşamak zorunda bırakılan tüm Müslümanlara Şehid Çamran’ın dönüşü gibi bir dönüş, vatanında İslam için hizmet etme fırsatını ve ömrünün sonu şehadet ile noktalanan hayırlı bir akıbet nasıp etsin. Çamran’ı ve İslam inkılâbının tüm şehitlerini katında mükâfatlandırsın, âmin.

Bu vesile ile Haziran ayında İslam davası için mücadele ederken şehid olan veya vefat eden tüm azizleri, özellikle; İdam edilen Şeyh Said-i Kürdi ve 46 arkadaşını, İmam Humeyni’yi, Susa camisinde şehid olan; M. Hüseyin Çetinkaya ve 9 arkadaşını, Çeçen liderlerinden Şeyh Abdulhalim Sadulayev’i rahmetle anıyor, yollarında azim ve kararlılıkla direnmeyi ve onlara kavuşmayı Allah’tan dilerim.

Allah’a emanet olunuz, selam ve dua ile..

 

M. Celal Mücahid

Diger Basliklar
   DİKTATÖR ARAP REJİMLERİ / (ÇEVİRİ)
   ALMANYA'DAKİ 8 CİNAYET!
   RESİMLERLE BERLİN KUDÜS GÜNÜ YÜRÜYÜŞÜ
   BAŞBAĞLAR KATLİYAMI İÇİN TAZİYE / HACI SALİM YAŞASIN
   İSLAM DAVASI ŞEHİTLERİ: SEYYİT MUHAMMED BEHEŞTİ / M. CELAL MÜCAHİD
   SUSA CAMİİ ŞEHİTLERİNİ HASRET VE MİNNETLE ANIYORUZ / HACI SALİM YAŞASIN
   İRAN'I KUŞATAN OLAYLAR / M. EMİN ÇELİK
   İSLAM DAVASI ŞEHİTLERİ: DR. MUSTAFA ÇAMRAN / M. CELAL MÜCAHİD
   TAHRAN'DAN SEÇİMİN NABZI -2- / M. EMİN ÇELİK
   TAHRAN'DAN SEÇİMİN NABZI / MEHMET EMİN ÇELİK
   HANGİ MİLLETLERİN TEŞKİLATI? / SÜLEYMAN GÜNEŞ (ÇEVİRİ)
   MEZHEP VE HADİS İMAMLARI : İMAM ZEYD (H.80−122, M.699−740) / HC. AHMET ÇELİK
   İSLAM DAVASI ŞEHİTLERİ: ŞEHİD ABDÜLAZİZ RANTİSİ / M. CELAL MÜCAHİD
   KÜRD ULUSAL KONFERANSI VE MÜSLÜMAN KÜRD HALKIMIZI BEKLEYEN MÜSTAKBEL TEHLİKELER
   HİZBULLAH / YAVUZ DELAL (ALINTI MAKALE)
   HALEPÇE ÖLÜM SESSİZLİĞİNDE / SÜLEYMAN GÜNEŞ (ÇEVİRİ)
   SİYONİST TOPLUMUN İDEOLOJİSİ / SÜLEYMAN GÜNEŞ (ÇEVİRİ)
   ARAP REJİMLERİNİN YÖNETİCİLERİ GAZZE’DEN DERS ALDILAR MI? / AHMET DAĞCI (ÇEVİRİ)
   MEŞAL VE HAMANEİ DÜŞMAN ÇATLATTI / ALINTI HABER
   GAZZE’Yi DÜNYAYA KiM GÖSTERECEK? / SÜLEYMAN GÜNEŞ (ÇEVİRİ)
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git