Yakın zamanda Kürt Özgürlük Hareketi 10. kongresini gerçekleştirdi. Bu konuda neden hala 'Kürdistan İşçi Partisi' ismi taşınıyor. 'Kürt Özgürlük Hareketi'nin sosyalizm, Marksizm anlayışı ve anti-kapitalist, anti-emperyalist kimliği nedir?' gibi sorular soruluyor. Bu ve benzer sorulara açıklık getirmek gerekiyor. PKK bir kimliktir. İşçi partisi ismi bu hareketin bir kimliğidir. Bir Önderliksel doğuşu ifade ediyor. On binlerce şehidi tanımlıyor, bir halkı tanımlıyor. Her gün milyonlarca insan sokaklarda 'PKK halktır, halk burada' diyor. Bir halkın kimliğidir. Kürt halkının iradeli, iddialı, özgür var oluş ve yaşayışının adıdır. Dolayısıyla bu kimlik elbette devam edecek, yaşayacak. Geçen yıllarda acaba değişebilir mi diye denendi. Değişemediğini gördük. Değiştirmeye çalışmanın tehlikeler arz ettiğine de tanık olundu. Değişmedi, ya var olacak ya olmayacak. Öyle bir gerçeklik yaşanıyor. Yani değiştirmeye kalkmak yok olmaya götürüyor. Bu Kürt halkına, Bölge'ye dayatılan inkar ve imhayla bağlı bir olay ve doğrudur da. Kürt Özgürlük Hareketi dışında Bölge'de bir özgürlük duruşu olamaz. Kürt Özgürlük Hareketi'nden vazgeçersen o zaman özgürlük duruşu ortadan kalkar, o da imha ve inkar demektir. Dolayısıyla Kürt Özgürlük Hareketi'nin Kürt insanının ve halkının özgürlük bilinci, ruhu, ölçüsü, duruşu kimliği olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu büyük bir mücadeleyle, kanla, terle gerçekleşmiş bir olgudur. Değiştirmek mümkün olmuyor. Hiç kimse de bundan sonra denememeli. En azından önümüzdeki süreçler açısından denenmemelidir. Tarihin ileri süreçleri ne getirir, o ayrı bir konu.
Devletçi iktidarcı sosyalist çizginin reddi Kürt Özgürlük Hareketi'nin çeşitli kategorilere dair anlayışlarında ne tür değişiklikler oldu, kendini nasıl tanımlıyor? Bu bir sosyalist hareketir tabii ki. Fakat reel sosyalizmin devamı değildir. Ya da 19. ve 20. yüzyıl sosyalizmini olduğu gibi devam ettiren bir hareket değildir. Köklü değişim ve yenilenmeler sosyalizmde yaşadı. En esaslısı paradigma değişimidir. Devletçi iktidarcı sosyalist çizgiyi, ideolojiyi doğru bulmuyor. Onun başarısı olmayan bir yanlışlık, yanılgı olduğunu değerlendiriyor. Bunu tarihsel sürecin değerlendirmesinden çıkarıyor. Dolayısıyla ispatlıyor. Somut eleştiri ve kanıtları var. Bu anlamda 19. ve 20. yüzyıl sosyalizminin yarattığı teorik anlayışlardan uzaklaşmış durumdadır. Yani sosyal demokrasiden, ulusal kurtuluşçuluktan, yine Sovyet sosyalizmden uzaktır. Hepsini eleştirdi, devletçi iktidarcı paradigmayı aşamayan, sosyalizmler olduğu için hiyerarşik devletçi sistemin birer mezhebi olarak değerlendirir. Geriye dönüşü Sovyet sosyalizminin çözülüşünü, ulusal kurtuluş ile sosyal demokrasinin, kapitalizmin liberalizmiyle birleşmesini de buraya bağladı. Paradigmaları ayırdı. Söylemde veya pratik uygulamalardaki bazı ayrılıklar süreçle ortadan kalkıyor, yeniden esasta birleşiliyor, devlet ve iktidarda birleşiliyor. Nitekim bu birleşme gerçekleşti. Bu bakımdan o anlayışların hepsinden uzaktır. Onun için kendisini ayrı bir sosyalizm olarak tanımlıyor.
Kürt Halk Önderi bilimsel demokratik sosyalizm dedi buna. Daha çok demokratik sosyalizm olarak tanımlıyor. Sosyalizmin devletle ilişkilendirilmesine karşıdır. Demokrasiyle ilişkilendirilmesi, birleştirilmesini doğru buluyor. Ancak sosyalizmin özgürlük, eşitlik ilkelerinin demokrasiyle birleştiği zaman hayat bulacağına, toplum yaşamında gerçekleşeceğine inanıyor. Bunun nasıl bir sistemle pratikleşeceğine dair de düşünceler var, Kürt Halk Önderi onu da geliştirdi. Demokratik komünalizm dedi ya da demokratik Konfederalizm sistemi olarak tanımladı. Bu anlamda demokratik sosyalist ideolojiyi esas alıyor. Geçmiş sosyalizm tanımlarından farkı, bir sosyalizmi demokrasiyle birleştirmek, devletten ayırmak olduğu gibi, bir de sosyalizmin özgürlük ve eşitlik arayışlarına da farklı içerikler getiriyor. Dünyada ortaya çıkmış, düşünce olarak savunulmuş, pratikleşmiş bazı pratiklerden ya da düşüncelerden de ayrıdır.
Örneğin eşitliği küçük burjuva tarzda salt eşitlikçilik olarak görülmüyor. Bunu Lenin, çeşitli güçler de düşüncede eleştirdiler. Küçük burjuva salt eşitlikçiliği bir tehlike olarak gördüler. Fakat pratikte aşamadılar onu. Sovyet pratiği aşamadı. Birebir hepsini aynılaştıran eşitlikçiliği doğru bulmuyor. Bu çok tehlikeli. Kürt Halk Önderi ona firavun eşitlikçiliği dedi. Köleleştirmeyi andırıyor. En geride, en altta, yoksullukta eşitleştirme oluyor. Zenginlikte, büyümede, geliştirmede eşitleştirme değil. Zenginlikte, büyümede, gelişmede eşitleşmekten kastımız şudur, herkesin yeteneğini sonsuz katabilmesi, ihtiyacı kadar kullanması. Öbürü niye bu kadar kullanıyor, herkese bir tas çorba eşitlikçiliği değil bizim eşitlikçiliğimiz. Özgürlükte de öyledir. Özgürlüğü de burjuva liberalizminin anlayışından tümden koparıyor. Özgürlük anlamında her türlü keyfiyeti reddediyoruz. Özgürlüğü disiplin, örgütlülük ve sorumluluk olarak tanımlıyoruz. Sorumluluk bilinci, disiplinli, örgütlü davranış ve başarılı çalışma tarzı olarak özgürlüğü tanımlıyor. Birey ve toplum özgürlüğünü böyle ön görüyor. Bu anlamda içerik olarak özgürlük ve eşitlik kavramlarında da var olanlara eleştiriler var, hareketin kendi içerik tanımlaması var. Bunlar temelinde demokratik sosyalizmi bir ideolojik kimlik olarak tanımlıyor. Bunun geniş teorik tanımı yapıldığı gibi örgütlenmesi, bir kişide ve partide şekillendirmesi de vardır ve yeni Kürt Özgürlük Hareketi militanlığı ve yaşamı buna göre oluşuyor. O temelde pratikleşmeye de çalışılıyor.
Marksizm önemli bir tarihsel dönemeci oluşturur Marksizmi reddetme gibi bir durum olamaz. Fakat o klasik Marksistler gibi kendimizi Marksist olarak tanımlamıyoruz. Marksizmin bir devamıyız ya da değiliz de denilmiyor. Kürt Halk Önderi'nin anlayışına göre Neolitikten bu yana doğal komünal toplum değerlerinin demokrasi mücadelesi temelinde günümüze kadar yürüttüğü, geldiği bir süreç var. Buna özgürlük ve demokrasi mücadelesi tarihi diyoruz. Bu tarih içerisinde çok çeşitli düşünce akımları ortaya çıkmış, bunlar örgüte dönüşmüş, eyleme dönüşmüş. Dünyanın değişik yerlerinde ayaklanmalar, eylemler olmuş, pratikleşmiş ve günümüze kadar gelmiş. Tarihin çeşitli kesimlerine uzun süreli damgasını vuran özgürlük hareketleri olduğu gibi kısa süreli olanlar da olmuş. Dinler, felsefeler gelişmiş. Marksizm bu özgürlükçü demokratik gelişmelerin 19. yüzyılın ortasında ortaya çıkan kapitalizme karşı özgürlük ve eşitliği yaratma iddiasını taşıyan son büyük çıkışı oluyor. Marksizmi böyle tanımlıyor. İnsanlığın özgürlük, eşitlik mücadelesinde önemli bir tarihsel dönemecini oluşturuyor. Büyük bir harekettir. Uğrunda milyonlarca insanın mücadele ettiği hatta yüz binlerce, milyonlarca insanın canını verdiği bir harekettir. 20. yüzyılın ortasında dünyanın bir numaralı ideolojik akımı haline geldi. Bu biçimde insanlık tarihini etkiledi. Öyle basit ele alınacak bir ideolojik akım değildir. Fakat şimdi bir gerileme ve düşüşü yaşıyor. 19. ve 20. yüzyıl içerisinde ortaya çıkardığı gelişmelerin önemli bir bölümü 20. yüzyılın sonunda çözüldü, çöktü. Biz bunun nedenlerini çözümledik. Marksist hareket içinden çıkıldı, tümüyle öyle olmasa da ondan etkilendi. Marksizmin ulus ve sınıf mücadelesinden etkilenerek ortaya çıkan bir hareketir. Fakat süre içerisinde hem Bölge'deki pratik gelişmelerin etkisiyle hem de reel sosyalizmin çözülüşünün sonuçlarının etkisiyle yeni düşünceler geliştirdi. Kürt Halk Önderi'nin baştan itibaren böyle özgürlüğü taşıyan bir Önderliksel çıkışı oldu.
Kısmen ilk birinci doğuşta reel sosyalizmden ayrıldı. 80'lerin ortasında ikinci partileşme hamlesinde biraz daha ayrıldı. Üçüncü partileşme hamlesi ya da üçüncü Önderliksel doğuş ise Marksizme tutarlı, kapsamlı eleştirileri ve özgürlük, eşitlik ilkelerini Marksizmin ön gördüğü teorik yaklaşımdan ayrı ön görme durumunu ifade ediyor. O düzeye getirdi. Bu anlamda kapsamlı eleştiriler temelinde yeni bir zihniyet, yeni bir teorik anlayış, özgürlük ve eşitlik ilkelerinin içeriğini yeni bir anlayışla doldurma durumunu yarattı Kürt Halk Önderi ve Kürdistan Özgürlük Hareketi. Bu bir gerçektir. Bu anlamda Marksizmin ilkelerini olduğu gibi savunan bir hareket değil. Marksizmden doğdu, içinden çıktı, onunla ilişkili oldu, ondan adım adım kopuldu, o aşıldı. Markizmden ayrılma yok. Marksizmi reddetmiyor, Marksizmi aştı.
Kürt Halk Önderi, Marks düşüncesini ve gerçeğini aştı. Onun hata ve eksikliklerini ortaya çıkardı ve onların yerine doğrular koydu. Yine Marksizmin 19. ve 20. yüzyıla özgü olan, dolayısıyla eskiyen ilkelerini de aştı, onun yerine de yenilerini koydu. Ama onun var olan doğrularını da alıyor. Onun gibi dinde, felsefede var olan doğruları da alıyor. Yani Kürt Özgürlük Hareketi, neolitikten bu yana var olan bütün doğal komünal toplum değerleri, düşünce yapısıyla bütün demokrasi ve özgürlük mücadelelerin birikiminin 21. yüzyılda oluşmuş bir sentezidir. Hepsini tarihsel miras olarak görüyor. Hepsinin bir devamı olarak görüyor. Ama biz hiçbirinin de doğrudan devamı değildir. Bu durum Marksizm için de geçerlidir. Marksizmi önemli bir tarihsel kesitin özgürlük ve eşitlik akımı olarak, büyük gelişmelere yol açan bir akım olarak değerlendiriliyor. Ama onun da ciddi hata ve eksiklikleri olmuş. düzeltilmesi, yenilenmesi gerekiyor. Tarihte kalan yanları olmuş, dolayısıyla tarih olmuş. Köklü bir yenilenme gerekiyor. Kürt Özgürlük Hareketi bu yenilenmeyi ifade ediyor. Bu anlamda Marksizmin birçok ilkesinin tersini düşünüyor, ondan kopuş var.
Anti-kapitalistlik ve anti-emperyalistlik sözle olmaz Özellikle paradigma anlamında da Marksizmin esas aldığı çıkış olarak önüne koyup, belirlediği şeylerden değişiklik yapma durumu var. Çıkış noktaları ayrı, dolayısıyla vardığı sonuç noktaları ayrıdır. O bakımdan Marksizm açısından da bunu söyleyebiliriz. Böyle yaparak biz Marksizmi şimdi devam ettiriyoruz, denilemez. Özgürlük akımı kendi ismiyle, kendi kimliğiyle tanımlanıyor. Fakat Marksizmi öyle reddeden, her bakımdan kötüleyen bir konumu yoktur. Kürt Halk Önderi'nin öyle bir düşüncesi yoktur. Bu yaklaşımları saygısızlık sayıyor. Gerçeği ifade etmiyor onlar. Tarihi yerine oturtuyor. Dolayısıyla 21. yüzyılın yeni bir özgürlük, eşitlik ve demokrasi çizgisini tanımlıyor, 21. yüzyılın sosyalizmini tanımlıyor. Bunu Kürt Halk Önderi yaptı, dolayısıyla Hareket buna Apoizm diyor. Öyle söylemekten de çekinmiyor.
 Apoizmin anti-kapitalist, anti-emperyalist kimliği esastır. Fakat bu bazılarının özellikle kaba materyalist ve dogmatik diyalektikçilerin yaptığı gibi değil. Yani klasik Marksistlerin yaptığı gibi anti-kapitalist ve anti-emperyalist değildir. O eğilimler günümüzde sözde anti kapitalist ve anti emperyalisttirler. Özde ise kapitalizmi, emperyalizmi ruhlarında, bilinçlerinde, yaşam ölçülerinde yaşayan, yaşatanlardır. Ama bu hareket öyle anti-emperyalist, kapitalist değil. Ruhta, duyguda, bilinçte, davranışda kapitalizmi ve emperyalizmi yok eden, onu aşmaya çalışan bir anti-kapitalizm, anti- emperyalizm yaklaşımı var. Öyle kapitalizme, emperyalizme lafta meydan okuyan değildir. Diğer yandan onlara cepheden savaş açıp, ordularla kapitalizmi yenmeyi ön gören bir durumda da değildir. Ama kapitalizmi bir yaşam sistemi olarak görüp -ki Kürt Halk Önderi buna kapitalist modernite dedi- duygularla o yaşam sistemini aşmayı, yok etmeyi, birey ve toplum yaşamında aşmayı ön gören bir anti-kapitalistlik var. Kapitalizm karşıtlığı bu biçimdedir. En tutarlı anti kapitalistlik budur. Kapitalizmin bu anlamda her şeyine karşıdır. Öyle lafta da değil. Sahte bir biçimde kapitalizm karşıtlığı değil. Kapitalizmi kendi yaşamından silmeyi ön gören bir anti kapitalistliği var. Anti-emperyalistliği de zaten oradan çıkıyor. Kürdistan bölünmüş, parçalanmış, emperyalist savaşların en çok yürütüldüğü ülkelerden birisi olmuş bir alan, kapitalizmin en çok böl-yönet olarak uygulandığı bir alan. Dolayısıyla emperyalist hegemonyaya karşı duruş var.
Bölge üzerindeki etkinliği kırılmak istendiği gibi Ortadoğu ve dünyadaki hegemonik etkinliği de kırılmaldır, verilen mücadele bu yönlüdür. Kapitalizme ve emperyalizme karşı insanlığın mücadele edip, kendilerini ayrı yaşatmalarını ön gören bir teorik anlayış ve toplumsal sistem modeli de var. Öyle alternatifsiz, kapitalizm ve emperyalizm karşısında çözümsüz de değil. Bu anlamda demokratik Konfederalizmi Bölge'de, Ortadoğu'da, dünyada insanlığın kapitalist sistemden kurtularak, yaşamasının modeli olarak yeni bir insan ve toplum yaşamının modeli olarak ön görüyor. Anti-kapitalizmi ve anti-emperyalizmi de bu biçimdedir. Bazıları bunu anlamıyorlar, bazıları anlıyor, çarpıtmaya çalışıyorlar. Bazıları günümüzde sahte anti-kapitalist ve anti-emperyalisttirler. Gırtlaklarına kadar kapitalist moderniteyi, emperyalizmin etkilerini yaşıyorlar. Ama lafta da anti-kapitalistiz, diyorlar. Kapitalist, emperyalist sistemin politik aracı konumundalar. Kapitalizm ve emperyalizme karşı slogan atıyorlar. Biz böyle anti kapitalist olduk, diyorlar. Onlar aldatıcıdır. Aslında kapitalizm gerçeğiyle işbirlikçiliği gizlemeye ve saklamaya dönük sahte, uydurulmuş düşüncelerdir, onlar. İnsanlığı kandırmak ve aldatmak için yaratılmış sahte düşüncelerdir. Bu gerçeğin görülmesi lazım. Özellikle Türkiye'de böyle anti-kapitalist ve emperyalistler var. Bol bol slogan atıyorlar ama Türkiye sistemini övüyorlar. Türkiye içinde rahatlıkla yaşıyorlar.
ABBAS TÜRKMEN
kaynak: gundemonline.org |
